Kur’an-ı Kerim şifadır
Tüm dert ve sıkıntılarımız için Yüce kur’anı kerimde dua ve süreler ve ayetler vardır.
İşte bazı ayetler ne için faydalı size sunuyorum.
Üzüldüysen bir üzüntün varsa Bakara Süresi 25 ‘nci ayeti oku.
Bakara (25)
وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ
جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا
مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ
وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ
وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Ve beşşirillezîne âmenû ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî
min tahtihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan
kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî
muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ
hâlidûn(hâlidûne).”
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar
akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine
her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen
rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak
verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada
ebedî kalacaklardır.”
GÜNAH İŞLEDİYSEN AFFINI DİLE (ZÜMER 53)
Zümer süresi (53 ncü Âyet)
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا
مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا
إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi,
innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur
rahîm(rahîmu).”
De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın
rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder.
Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Huzur istiyorsan (Maide 16)
يَهْدِي بِهِ اللّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلاَمِ
وَيُخْرِجُهُم مِّنِ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ
إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
“Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez
zulumâti ilân nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın
mustakîm(mustakîmin).”
Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları
izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola
iletir.
Bir dosta ihtiyaç duyduguna(Bakara 257)
اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى
النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ
يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ
النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri),
vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz
zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ
hâlidûn(hâlidûne).”
Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.
Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan
karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî
kalırlar.
Seni sakinleştirecek bir sevgi arıyorsan(Rum 21)
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا
لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ
فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum ezvâcen li teskunû ileyhâ
ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeten, inne fî zâlike le âyâtin li
kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne).
Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması
ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve
kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için
elbette ibretler vardır.
Depresyondaysan (Rad 28.)
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).”
onlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
Sen kaybeden biriysen(Yusuf 87)
يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ
تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ
إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
“Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ahîhi ve lâ tey’esû min
ravhillâh(ravhillâhi), innehu lâ yey’esu min ravhillâhi illâl kavmul
kâfirûn(kâfirûne).”
“Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın
rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın
rahmetinden ümidini kesmez.”
Hayatında zorluklar seni yorduysa (Inşirah 5)
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
“Fe inne meal usri yusrâ(yusran).”
Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
İnsanlar fazla üstüne geliyorsa( Furkan 63)
وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alâl ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen).
Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir.
Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
Korkulardan kurtulmak istiyorsan (Bakara 62)
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالنَّصَارَى
وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ
صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene
billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde
rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).”
Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve
Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe
inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır;
onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye
hükmedilmiştir).
Affedildiğini duymak istiyorsan(Ali İmran 135)
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ
ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ
الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ
يَعْلَمُونَ
“Vellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe
festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû
alâ mâ fealû ve hum ya’lemûn (ya’lemûne). ”
Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri
zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler
-ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile işledikleri
(günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder