Zikir,
kalplerin şifasıdır. Zikir, nifaktan kurtuluşun yoludur. Zikir,
kalplerin hastalığını gideren manevi ilaçtır. Zikir, rahmeti Rahman’a
ermenin bir vesilesidir. Zikir, ibadetlerin faziletlilerinden büyük bir
ibadettir. Zikir, Allah’ı (c.c) sevmenin bir alametidir.
Değerli dostlar dünyaya geldik iyi, kötü yaşantımızı sürdürüyoruz.
Çoğumuz namazdan zikirden bir haber yaşantımızı sürdüyoruz.
Daha birçok kişi dinden çıkmış haberi bile yok.
Hadis, Kader yok, imanın şartları yok, kur'an eksik, kur'an şu ayetleri değişmeli gibi sözlere inanmış, kur'anda namaz geçmiyor diye namaz kılmaktan beri olan insanlar var.
Ömür çok kısa günler,haftalar, aylar , yıllar su gibi akıp gidiyor.
Kabir var, mahşer var, araf var ne olacak imansız ölürsek halimiz,
kimin umrunda sanki.
Kapılmışız dünyanın nimetlerine, debelenip duruyoruz.
Çalışmak ibadet, çoluk çocuk, eşe bakmak ibadet.
Bizler bunları yaparkende bir taraftan namazımızı kılıp, orucumuzu tutup, zikrimizi yapıp, sadaka ve zekatlarımızı verip,
mahşer günü içinde birikim yapmalıyız.
Her an Rabbimizi anmalı, af ve mağrifet dilemeli kabre ve mahşere günahsız olarak gitmeninde hesaplarını yapmalıyız.
Bunuda yaparken Kainatın Efendisi Resulümüz Hz. Muhammed Mustafa'nın bize ulaşan öğretilerini mümkün olduğunca yapmaya çalışmalıyız.
UĞURSUZLUK, BEREKETSİZLİK, HASTALIK, EKONOMİK SORUNLAR HIZLA ARTMAYA DEVAM EDİYOR, bunun sebebi bizlerin imanındaki zayıflığından kaynaklanmakta olduğunu alimlerimiz dile getiriyor.
Bizler düzelmessek belada musubette artarak devam edecek.
Rabbimiz geçmiş kavimlerden bir çoğunu bu yüzden helak etti.
Bizleride yok edip yerimize imanlı bir toplum getiremezmi ?.
Kendimize çeki düzen vermeli büyük günahlardan kendimizi uzak tutmalıyız.
Hep dua , hep zikir, üzere olmalıyızki RABBİMİZİN YARDIMI GELSİN.
Rabbim bütün Müslüman Erkek ve Kadınların günahları Affetsin,
Camilerimizi cemaatle doldursun. AMİN.
“subhânallâhi ve bi-hamdihi” sözü;
“Ben, Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamd ederim” manasına gelen bir sözdür.
Rabbimizin
en büyük emri tevhid ve en büyük yasağı da şirktir. Bu sözün ehli olan
kişi, bu sözle; tevhidi ikrar ve şirki de inkâr eder. Muvahhid olduğunu
ifade eden bu kişi, ayrıca hamd eden bir hamid olarak Âlemlerin yegâne
Rabbine hamd eder, O’nu (c.c) över. Bu zikir, övülmüş olan bir zikirdir.
Şimdide Nebimiz aleyhisselâm’ın dilinden bu zikirle ilgili ne müjdeler
çıkmış onlara bakalım:
(1.) Ebu Zer radıyallahu anh şöyle dedi: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana: “Allah’ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi? Allah’ın en çok hoşlandığı söz, ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ demektir” buyurdu.” (Müslim)
(2.) Rasulullah
sallallâhu aleyhi ve sellem’e; ‘sözlerin en faziletlisi hangisidir?’
diye soruldu. Şöyle buyurdu: Allah’ın melekleri ve kulları için seçtiği ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ sözüdür.” (Müslim)
(3.) “Dile
hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah’ı hoşnut eden
iki cümle vardır: ‘Subhânallâhi ve bi-hamdihi, sübhânallahi’l-azîm.’ (Ben,
Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na
hamd ederim. Ben, Yüce Allah’ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan
da tenzih ederim)” (Buhari-Müslim)
(4.) “Kim, sabah akşam yüz defa ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse,
onun söylediklerinin bir mislini veya daha fazlasını söyleyen kimse
dışında hiçbir şahıs, kıyamet gününde onun söylediğinden daha faziletli
bir zikirle gelemez.” (Müslim)
(5.) “Bir kimse, günde yüz defa ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse, onun günahları denizköpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır.” (Buhari-Müslim)
(6.) “Bir kimse ‘subhânallâhi ve bi-hamdihi’ derse, cennette onun için bir hurma ağacı dikilir.” (Tirmizi-İbni Mace)
(7.) Aişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: “Bir gece Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in yanımda olmadığını fark ettim; karanlıkta el yordamıyla bakınmaya çalıştım. Bir de baktım ki, rükûda (veya secdede): “Sübhâneke ve bi-hamdik, lâ ilâhe illâ ente” (Ben, Seni ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve Sana hamd ederim. Senden başka ibadete lâyık ilâh yoktur) diye zikrediyor.” (Müslim)
Hadisi
şeriflerde de buyrulduğu üzere; bu söz, Rahman olan Rabbimizin razı
olacağı bir sözdür. Rabbimiz, bu sözü zikredenlere de rahmetiyle muamele
edip, onların razı olacakları ikramları onlara ikram edecektir. Bize
düşen ise, şu ahir ömrümüzde Sahabe-i Kiram (r.anhum) gibi Rabbimizi
razı edip, O’ndan (c.c) da razı olmamızdır. Rabbim cümle Mümin Muvahhid
kardeşlerimize üzerine düşeni yerine getirmeyi nasip eylesin. Allahumme
âmin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder