28 Şubat 2020 Cuma

el-Vehhâb ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ FAZİLETİ VE HAVÂSSI

el-Vehhâb ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ FAZİLETİ VE HAVÂSSI

 Allâh-u Te'âlâ rızkını bol, geçimini geniş ve kolay eder. Maddi ihtiyaçlarından kurtulur.
ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ HAVÂSSI (ON YEDİNCİ İSM-İ ŞERİF)
اَلْوَهَّابُ
"el-Vehhâb"
el-Vehhâb, Yüce Rabbimizin "Kullarına lütuf ve ihsanı bol olan; onlara karşılıksız olarak, çok çok ve tekrar suretiyle lütuf ve ihsanda bulunan" manalarına gelen ism-i şerifidir.

Vehhâb İsminin Özellikleri
Kökeni: Arapça
Arapça Yazılışı: الوهّاب


BU İSM-İ ŞERÎFİN HAVÂSSI
1. Bu ism-i şerifin zikrine devam eden kişinin, Allâh-u Te'âlâ rızkını bol, geçimini geniş ve kolay eder. Maddi ihtiyaçlarından kurtulur.

2. Bu ism-i şerifi çokça zikreden zengin olur, Allâh-u Te'âlâ tarafından kabul görür, ayrıca heybetli ve şerefli olur.
Her kim kuşluk namazının son secdesinde bu ism-i şerifi kırk (diğer bir rivayette on dört) kere okumaya devam ederse, o kişide bu haller hasıl olur.
Nitekim şu kıssa da bunu destekler niteliktedir: Şiblî (Rahimehullâh), Ebû Ali es-Sekafî (Rahimehullâh)ın bir arkadaşına, kendisinin Allâh-u Te'âlâ'nın isimlerinden hangi ismi daha çok zikrettiğini sorunca, o kişi: "el-Vehhâb"
اَلْوَهَّابُ
ism-i şerifi" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Şiblî (Rahimehullâh): "Bundan dolayı malı-mülkü çok oldu" dedi.

3. Mal-mülk hususunda bereket için: "Yâ Kerîm, yâ Vehhâb, yâ Ze't-Tavl"
يَا كَرِيمُ، يَا وَهَّابُ، يَا ذَا الطَّوْلِ
zikrine devam edilirse, biiznillâh çok bereket hasıl olur.

4. Bu ism-i şerif "Kâfî'" ism-i şerifiyle birlikte: "Yâ Vehhâb, yâ Kâfî"
وَهَّابُ، يَا كَافِي
şeklinde zikredilirse her konuda bereket hasıl olur.
5. Bu ism-i şerifin duanın kabul olması için tecrübe edilen hassalarından biri de: "Allâhümme heblî min min rahmetike mâ lâ yümsikühû ehadün ğayruk"
اَللَّهُمَّ هَبْ لِي مِنْ رَحْمَتِكَ مَا لَا يُمْسِكُهُ أَحَدٌ غَيْرُكَ
"Ey Allâh! Bana rahmetinden öyle şeyler bağışla ki, onu Senden başka kimse tutamasın " zikrinin altı kere okunmasıdır.

6. İmanı muhafaza etmek için de:
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾
"Ey Rabbimiz! Bizi hidayet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) kaydırma ve bize tarafından bir rahmet bahşet (ki, hakta sebata muvaffak olalım ve günahlarımızdan kurtulalım)!
Şüphesiz ki (karşılık beklemeden bolca bağış yapan) Vehhâb Sensin, ancak Sen!" (Âli 'Imrân Suresi:8) ayet-i kerimesi her farz namazdan sonra yedi kere okunur.

[Yûsuf ibni İbrâhîm, Kazâu'l-hâcât, sh:26; eş-Şeyh Mâu'l-'ayneyn, Fâtiku'r-ratk alâ Râtikı'l-fetk, sh:323; İmâm-ı Zerrûk, Şerhu Esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:49; Muhammed Şebrâvî, Fevâidü'l 'ızzi'l-esnâ fî şerhi esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:25-26; Yûsuf en-Nebhânî, Se'âdetü'd-dâreyn, sh:505; Seyyid Süleyemân el-Hüseynî, Kenzü'l-havâs, sh:1/71]


Vehhâb İsminin Özellikleri
Kökeni: Arapça
Arapça Yazılışı: الوهّاب

Esma-ül Husna’dan el-Vehhâb İsminin Geçtiği Kuran-ı Kerim Ayetleri
(3:8) Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidâyetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sâhibisin.
(38:9) Yoksa sana o Kur’ân’ı veren çok güçlü ve ihsan sâhibi Rabbinin hazineleri onların yanında mı?
(38:35) Süleyman: “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin.” dedi.
Allah’ın Vehhâb İsmini İnsanlar Kullanabilir Mi?
Vehhâb ismi Allah’a ait isimlerden birisidir ve içerdiği anlamlar bakımından sadece Allah’a özgüdür. İnsanlar tarafından Vehhâb isminin kullanılması çok yanlıştır. İnsanlar tarafından ismin başına Abd eki getirilerek kullanılabilir. Yani AbdulVehhâb şeklinde kullanılabilir. Yani Vehhâb olan Allah’ın kullu anlamına gelmektedir.


Vehhâb esmasının ebced değeri ve zikir saati
Zikir Adedi : 14
Zikir Günü : Cuma
Zikir Saati : Zühre
Sabah gündoğdu vakitte
İkindinin son vaktinde
Akşam namazından bir saat sonraki vaktinde
Gece yarısından sonraki ilk vakitlerde
Bu esma-ı şerif  zikir vakitlerinde ve her vakitte ‘El-Vehhâb’- ‘Ya Vehhâb’ diyerek zikredilir.
Vehhâb İsmi çekildikten sonra eller semaya açılarak istekler ve dilekler yüce Allah’a arz edilir.



Kaynak : Cübbeli Ahmet Hoca Efendi  - Alıntı
 Medya Hesapları:

Youtube : http://www.youtube.com/cubbeliahmethoca
Facebook : http://www.facebook.com/cubbeliahmethoca
Twitter : http://www.twitter.com/c_ahmethoca
Instagram : http://www.instagram.com/c_ahmethoca
Web Site : http://www.cubbeliahmethoca.tv
Alışveriş: https://www.herseybusepette.com/  

Sıkıntılar Kalkması İçin Her Gün "Hasbünallâhu ve ni’me’l-vekîl" Okunmasını Tavsiye Etmiştir

Sıkıntılar Kalkması İçin Her Gün "Hasbünallâhu ve ni’me’l-vekîl" Okunmasını Tavsiye Etmiştir
Mahmud Efendi Hazretlerimiz, sıkıntılı zamanlarda 450 kere;
حَسْبُناَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيل
"Hasbünallâhu ve ni’me’l-vekîl"
zikrinin okunmasını çok tavsiye ederdi. Belâların kalkması için her gün buna devâm edelim!

27 Şubat 2020 Perşembe

Regaip kandiliniz Mübarek Olsun - Okunacak Dualar, Namazlar,Tesbihler

Regaip kandili Mübarek Olsun - Okunacak Dualar, Namazlar,Tesbihler
!!! BU MÜBAREK GECEDE YAPILAN DUA ASLA RED OLUNMAZ !!!
 Regaip kandilinde yapılacak ibadetler ve okunacak dualar
Mübarek 3 ayların manevi sofrasına ve bereket iklimine açılan bir kapı olan Regaip kandili bu akşam idrak edilecek.
Yabacağınız tüm dualardan önce en az 11 istafar 11 salavat okumayı adet edinin.

----------------------------------------

Nebî (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’den
rivayet edildiğine göre:
“Recebin ilk perşembesini oruçla geçireni cennete sokmak, Allâh-u Teâlâ üzerine bir hak olur.”
(Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis,
1/138, Geylânî, el-Ğunye, 1/330-331)
İstifar Duası:
1)  "Estagfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm Gaffâr-üz-zünûb.
Yâ zel-celâli vel-ikrâm.”  11 Defa Okuyunuz
-------------------------------------------

Regaib Gecesi Namazı Nasıl Kılınır?
Regâib Gecesi Namazı: Bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevabı pek çoktur. Bu gecede kılınacak namaz 12 rek’attir. Bu namazın kılınışı şöyledir:
Her rek’atta fatihadan sonra üç kadir suresi ile 12 adette ihlas suresi okunur.
Her iki rek’atta bir selam verilerek 12 rek’at tamamlanır.
On ikinci rek’at kılınıp selam verildikten sonra yerinden kalkmadan yetmiş kere
“Allâhümme salli alâ Muhammedin-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âlihi ve sellim.” denilir.
Sonra secdeye varılır. Secdede yetmiş kere
 “ Subbûhun kuddûsun rabbül melâiketi verrûh” denir.
Sonra secdeden kalkılarak ettahiyyatta oturulur. Ve yetmiş kere 
“Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ ta'lemu feinneke entel azîzül a'zam.” dedikten sonra tekrar secde edilir.
Secdede yetmiş kere
“ Subbûhun kuddûsun rabbül melâiketi verrûh” dedikten sonra, isteklerimizi alemlerin Rabbine arz edilir.
( İhya ulumuddin, Bedir yayınları, 1974, c:1, s:555)

Kuranı Kerim'den Sureler ,Ayetler Okuyunuz
(Yasin Suresi , Mülk Suresi, Kadir Suresi, İhlas Suresi)

2) 111 defa en az :
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed"


Ardından Recep Ayının Faziletli duasını 3 defa okuyunuz
Receb Ayında Okunması Sünnet Olan DuaEnes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:
Recep ayı girdiğinde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem);

 "Allâhümme bârik lenâ fî racebe ve şa'bân ve belliğnâ ramadân."
Anlamı : "Ey Allâh! Receb ve Şa'ban'da bize bereketler ver ve bizi
Ramazan'a ulaştır."
 diye dua ederdi.


Recep ayının ilk on gün zikri :"Subhanel Hayyil Kayyum" 100 Defa

3)  الله
"Yâ Allâh" 1660 defa 


4) لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ
"La İlahe İllallah" Bu kelime zikirlerin en faziletlisidir. Günde 100-1000 defa en az
 Anlamı : “Allah’tan başka ibadet edilmeyi hak eden hiçbir ilah yoktur”


5)   اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü"
Anlamı: "Ben şehadet ederim ki, (Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki) Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür."
6) وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيْم
“La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil’Aziym"
Anlamı :  Güç ve kuvvet ancak Allahu Teâlâ'nındır.
”Bu dua (99) derde devadır. Bunlardan en küçüğü kalpteki sıkıntıdır. Günde 100 - 500 Adet
7)  سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللَّهِ العَظِيمِ
"Subhânallahi ve bihamdihi, Subhânallâhi'l-azîm"
("Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Al-lah'ı tenzih ederim")(Buhari, Kitâbu'd-Daavât, 65)
Bir kimse günde 100(yüz) defa sübhânallahi ve bi-hamdihî derse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır
8)  "Lâ ilâhe illellâhül melikül hakkul mübîn" Günde 100 - 1000 Adet
Anlamı :(Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. O mahlukatın hak olan sahibidir.)
 9) Bolca Namaz Kılalım Özellikler Kaza namazı Sınır Yok

لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 10
 "Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr."
 (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kâdirdir) (100 kere okuyalım)

11)  سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ لِلهِ وَ لاَ اِلهَ إِلاَّ اللهُ واللهُ أكْبَرُ وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيْم

“Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm.”
(Allah şerikten ve kusurdan uzaktır. Her türlü hamd ve minnet Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azamet sahibi olan Allah’a mahsustur.) (100 kere okuyalım)

12)
OKUDUĞU GÜN VEYA GECEDE YAHUT AYDA ÖLENİN BAĞIŞLANMIŞ OLARAK ÖLMESİNE VESÎLE OLACAK BİR ZİKİR.
Peygamber efendimizden(S.A.V) Cübbeli  Ahmet Hocadan Nakil
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

1) La ilahe illallahu vahdehu vallahuekber

2) La ilahe illallahu vahdeh

3) la ilahe illallahu la şerikeleh

4) la ilahe illallahu lahül mülkü velehül hamd

5) la ilahe illallahu vela havle vela kuvvete illa billah.


13)
Resûlullah Efendimiz’in Tövbe ve İstifar duası
Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bir yerde yüz defa:
“Rabbiğfir lî ve tüb aleyye inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm":
Allahım! Beni bağışla ve tövbemi kabul eyle. Çünkü sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin” dediğini sayardık.


14)  Esat Çoşan Hocamızın Sohbetinde Bu Çok Faziletli
Zikirin Açıklaması Var Mutlaka Sohbeti Dinleyin.
”Lâ ilâhe illellâhu adede kelimâtihi
Lâ ilâhe illellâhu adede halkıhî
Lâ ilâhe illellâhu zînete arşihi ,
Lâ ilâhe illellâhu mile semâvâtihi
Lâ ilâhe illellâhu misle zalike meahü vel hamdülillâhi misle zalike "


Regaib, arapça bir kelimedir ve "reğa-be" kökünden gelmektedir. "Reğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib" dir. Kelime olarak "Regâib'in aslı budur.

Receb ayının ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ (c.c) bu gecede, Müminlere, ragibetler (ihsanlar, ikramlar) yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Regaib gecesi'nde yapılan dua kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.
İslam âleminin heyecanla beklediği mübarek üç aylar, Regaip Kandili ile taçlanacak.

Regaib Kandili'nde neler yapılmalı, bu mübarek gece nasıl değerlendirilmeli?

* Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

* Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

* Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

* Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

* Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.

* Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

* Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

* Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

* Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

* Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

* Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

* Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

* O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

* Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat dinlenmeli;

* Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

* Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı.

* Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.

* Hayattaki manevî büyüklerimizin, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

* Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)' ın Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır. Bu Receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var.

Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demektir... Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten... Receb-ül esabb; Allah'ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.

Arifler ve din alimleri kitaplarında yazmışlar ki, bu ay ekim, ekme, ziraat ayıdır. Sevaplı işler, oruç tutmak, tevbe etmek vs. güzel şeyler yapılır. Bir mahsulün ekilmesi gibi ziraat, ekim ayıdır. Şa'ban bakım ayıdır. Ramazan biçim ayıdır, yâni mahsulün alındığı aydır demişler. Demek ki Receb ayı, bizi Ramazan ayına hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor.

Onun için, "Receb ayı tevbe ayıdır." demişler. Yâni kul ne yapacak?.. "Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet..." diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girecek.

Asrı Saadet büyüklerinden bir büyük anlatıyordu:
Mukatil Allah Ondan Razı Olsun mukaddes üç ayların önemini anlatma edabında şöyle buyuruyordu.

Sema'nın Yedinci Katında  Kaf dağı şeklinde bir yer vardır. Burası gümüş gibi beyaz bir alan. Yeryüzünden yedi kere daha büyüktür. Tıklım tıklım meleklerle dolu. O kadar ki, bir iğne düşşe şüphesiz ki meleklerden birine saplanır.

Her birinin elinde "La İlahe illallah, Muhammeden Resülullah yani ( Allahtan başka ilah yoktur, Muhammed aleyhisselam S.A.V onun kulu ve elçisidir)" yazılı bir sancak olduğu halde bütün melekler, Recep ayının her cuma gecesi toplanır ve ümmeti Muhammed'in kurtuluşu için yalvarıp yakarırlar. Ve şöyle dua ederler: " Ey Rabbimiz!.. Muhammed Ümmetine rahmet et onları azaba çarpma" Böylece, sabaha kadar dua ve istiğfar ederler.

Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.) meleklerine şöyle seslenir:

Ey meleklerim! Ululuk ve yüceliğim hakkı için Muhammed ümmetini affettim."

Yarabbi Nasıl Recep Şaban ve Ramazan Aylarını mukaddes kılmışsan öylece o aylara layık amellerle geçirmeyi nasip eyle.

Şa'ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.

Ramazan ayının muhteşemliğinin öneminide Hz peygamberimizin S.a.v hadisi ile anlaşılıyor.

Peygamberimiz (s.a.v) Buyurur ki...

Ramazan Ayının İlk On Günü Rahmet Daha Sonraki On Günü Mağfiret, Son On Günü de Cehennemden Kurtuluş Günleridir

26 Şubat 2020 Çarşamba

ALLÂH-U TE'ÂLÂ'NIN ÜMMET-İ MUHAMMED'E ON İKRAMI


Allâh-u Te'âlâ'nın ümmet-i Muhammed'e verdiği on ikram şudur:

Birincisi: Receb ayı. Zira receb ayı Allâh'ın ayıdır. Allâh-u Te'âlâ bu ayı ümmet-i Muhammed'e bir ikram olarak vermiştir. Çünkü bu ayın diğer aylara olan fazileti, ümmet-i Muhammed'in diğer ümmetlere olan fazileti gibidir.

İkincisi: Şa'bân ayı. Bu ayın diğer aylara olan fazileti, Hz. Muhammed ﷺ'in diğer peygamberlere olan fazileti gibidir.

Üçüncüsü: Ramazân ayı. Bu ayın diğer aylara olan fazileti, Allâh'ın bütün mahlukatına olan üstünlüğü gibidir.

Dördüncüsü: Kadir gecesi. Bu gece bin aydan daha hayırlıdır.

Beşincisi: Ramazân bayramı günü. Bu gün, ramazân ayında oruç tutan mü'minlere, amellerinin karşılıklarının verildiği gündür.

Altıncısı: Zü'l-hiccenin ilk on günü. Bu günler Allâh'ın en çok zikredildiği (tehlil ve telbiye getirildiği) günlerdir.

Yedincisi: Kurban bayramının arafesi. Bu günde tutulan oruç, iki sene oruç tutmak kadar faziletlidir.

Sekizincisi: Kurban bayramı günü. Bu gün, kurbanlar kesilerek Allâh'a yakınlaşmanın günüdür.
Dokuzuncusu: Cuma günü. Cuma günü, bütün günlerin efendisidir.

Onuncusu: Âşûrâ günü. Bu günde tutulan oruç, bütün senenin kefaretidir.
İşte bu zamanlardan her biri, Allâh-u Te'âlâ'nın ümmet-i Muhammed'e olan birer ikramıdır. Bunları, günahlarına kefaret olması için vermiştir. [Ebü'l-Leys Sermerkandî, Tenbîhü'l-Ğâfilîn, 1/528-529]

24 Şubat 2020 Pazartesi

Şura Suresi 30. Ayeti Kerime

 بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم .
 وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ
 Bismillahirrahmânirrahîm
﴾30﴿
Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.

RECEB-İ ŞERİF'İN İLK GECESİNİN VAZÎFELERİ

RECEB-İ ŞERİF'İN İLK GECESİNİN VAZÎFELERİ (24. ŞUBAT PAZARTESİYİ 25. ŞUBAT SALIYA BAĞLAYAN GECE)

1. GİRİŞ DUASI
Evvela şunu belirtelim ki; receb ayında yapılan dualar asla reddolmaz. Nitekim Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: "Rasûlullâh ﷺ receb girmeden bir cuma önce okuduğu hutbesinde şöyle buyurdu:
'Ey insanlar! Şu bir gerçek ki büyük bir ayın gölgesi üzerinize çöktü. O da Allâh'ın sağır ayı olan recebtir.
Kendisinde sevaplar katlanır, dualar kabul edilir, sıkıntılar açılır ve onda bir mü'min için hiçbir dua geri çevrilmez.'" [İbni Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre: Receb girdiğinde Rasûlullâh ﷺ: "Allâhümme bârik lenâ fî racebe ve şe'ğbâne ve belliğnâ ramedân"
اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَانَ
"Ey Allâh! Receb ve şa'bânda bize bereketler ver ve bizi ramazana ulaştır" derdi.

[Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/259; İbni Ebi'd-dünyâ, Fedâilü şehri ramazân, no:1, sh:29-30; Taberânî, el-Evsat, no:3951, 4/558; el-Hatîb, el-Muvazzah, 2/473; Askalânî, Tebyînü'l-aceb, sh:30-31,· İbni Ebî Şâme, el-Bâ'is, sh:70; el-Bezzâr, el-Keşf, no:616, 1/294; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3534, 5/348-349; Fedâilü'l-evkât, no:14, sh:104; İsbahânî, el-Hilye, 6/269; Heysemî, Mecma'u 'z-zevâid, 2/165; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-ummâl, no:18049, 7/79]

2. GUSÜL
Hadis-i şerifte şöyle rivayet olunmuştur: "Her kim recebin başında, ortasında ve sonunda yıkanırsa, anasının kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından çıkar." [Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/139]
Hiç şüphesiz ki, haram aya değer vermek, onu gusülle karşılamak, ortasında ve sonunda da maddi ve m manevi kirlerden arınmaya önem vermek, Allâh-u Te'âlâ'nın değer verdiği şeylere tazim kabilindendir.
Böyle yapanların, Allâh-u Te'âlâ'nın:
وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ ﴿٣٠﴾
"Her kim Allâh-u Te'âlâ'nın hürmetli (yasaklı ve değerli) kıldığı şeyleri büyük tutarsa, bu onun için Rabbi katında tam bir hayırdır" (Hac Suresi:30'dan) kavl-i şerifinde vaad edilen sonsuz hayırlara nail olacakları şüphesizdir.

3. NAMAZI
Recebin ilk gecesinin namazı hakkında Enes (Radıyallâhu Anh)dan merfuan rivayet olunan bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ ashaba hitaben: "Her kim, recebin ilk gecesinde akşamı kıldıktan sonra; bir Fâtiha ve bir İhlas ile yirmi rekat kılar ve onlar arasında on selam verirse, onun sevabının ne kadar büyük olduğunu biliyormusunuz?
Şüphesiz Rûhu'l-Emîn olan Cibrîl onu bana bildirdi" buyurdu.
Biz: "Allâh-u Te'âlâ ve Rasulü bilir" deyince, Rasûlullâh ﷺ:
"Allâh-u Te'âlâ onu, canı, malı, ailesi ve çocukları hakkında korur.
Bu kişi kabir azabından korunur, hesapsız ve azapsız bir şekilde, sıratı şimşek gibi geçer" buyurmuştur. [Cûzekânî, Suyûtî, el-Le'âlî, 2/55]
Receb-i şerifin ilk gecesi kılınacak namazdan sonra şu duayı okumak müstehabtır: "Ey İlahım! Bu gece Sana yönelenler yöneldi. Kastedenler Seni aradı. İstekliler Senin lütuf ve iyiliğinin (kendilerine ulaşmasının) beklentisine girdi. Bu gece içinde Senin rahmet esintilerin, hediyelerin, bahşişlerin ve bağışların vardır ki, onları kullarından dilediklerine ihsan edersin.
Kendilerine Senden bir inayet sebkat etmemiş (ezelde, haklarında iyi karar geçmemiş) olan kimselerden de bu lütuflarını engellersin.
İşte ben, Senin lütuf ve iyiliğini bekleyen muhtaç kulunum. Ey benim Mevlâm! Eğer bu gece yaratıklarından birine lütufta bulunacaksan ve tecellinden tekrar tekrar bir ikramla herhangi bir kuluna cömert davranacaksan, ey alemlerin Rabbi!
Muhammed ﷺ'e ve Ehl-i Beyt'ine salat eyle, zenginliğin ve ihsanınla, bana cömertçe bağışlar ihsqn eyle!'' [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/328]

4. DUASI
Ali ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anh) receb ayının ilk gecesi hiç uyumayıp kendini tamamen ibadete ayırırdı. O gece yaptığı dualardan bir kısmı şöyledir: "Ey Allâh ! Efendimiz Muhammed ﷺ'e ve hikmet (isabetli görüş) kandilleri, nimet sahipleri ve ismet (hatalardan korunma) madenleri olan Ehl-i Beyt'ine salat eyle. Onlar hürmetine beni her türlü kötülükten muhafaza eyle!
(Senden) gaflet ve dalgınlık halinde iken, Sen beni (azabınla) yakalama, işlerimin sonlarını pişmanlık ve nedamet kılma.
Benden razı ol, çünkü Senin mağfiretin (günah işleyerek kendine) zulmedenlere ise bende o zalimlerdenim.
Ey Allâh ! Sana zarar vermeyecek şeyleri (günahlarımı) benim için bağışla. Sana fayda vermeyecek şeyleri (sevapları), bana ver. Şüphesiz ki Sen, rahmeti geniş ve hikmeti eşsiz olansın.
Öyleyse bana genişlik, rahatlık, sükunet, emniyet, sıhhat, şükür, takva, sabır, Sana ve dostlarına karşı samimiyet ihsan eyle !
Bana zorlukla birlikte kolaylık bahşeyle ! Bu duayı aileme, çocuklarıma, senin uğrundaki kardeşlerime, müslüman erkek ve kadınlarla, inanan erkek ve kadınlardan beni doğuranlara şamil eyle!" [Abdülkâdir, el-Geylânî, 1/328-329]

5. ORUCU
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Recebin ilk gününün orucu üç senenin (günahlarının) keffâretidir. İkinci günün orucu iki senenin, üçüncü gününki ise bir senenin keffaretidir.
Sonra her gün bir ay(lık bağışlanma)dır." [Ebû Muhammed el-Hallâl, no:10, sh:64; Süyûtî, el-Câmi'u's-Sağîr, Nebhânî, el-Fethu'l-Kebîr, no:7290, 2/24]
Hadis-i şerifte şöyle varid olmuştur: "Recebin ilk gününü oruçlu geçiren kimseden, cehennem gökle yer arası kadar uzaklaşır." [Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/140]
Selâme ibni Kays (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Recebin ilk günü oruç tutan kimseden, günahları gökle-yer arası kadar uzaklaşır." [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Recebin ilk günü oruç tutandan, Allâh iki senelik günahlarını sildirir." [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327]
Ebu Zer (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Recebin ilk günü oruç tutan kimse(nin bu orucu) bir aylık oruca denk olur." [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-ummâl, no:24262, 8/577]
Abdülğafûr ibni Abdilazîz (Radıyallâhu Anh)ın, babasından (Radıyallâhu Anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Recebin ilk günü oruç tutan, bir sene (devamlı) oruç tutmuş gibidir." [İbni Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, no:6057, 51/238, no:4153, 36/376; Süyûtî, el-Le'âlî, 2/116-117]
Yine böylece Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayete göre, Rasûlullâh ﷺ'in recebin tutulmasına dair teşviklerini duyan bir pir-i fani: "Ya Rasûlullâh! Ben onun tamamını tutmaktan acizim" şeklindeki beyanına karşılık, Rasûlullâh ﷺ efendimiz: "Receb ayından ilk günü, ortasındaki günü ve son günü tut ki, ozaman muhakkak sana, tamamını tutanın sevabı verilecektir.
Çünkü gerçekten güzel bir amel, on misliyle mükafatlandırılacaktır" buyurmuştur.

[Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/331; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/141; Zebîdî, İthâfü's-sâde, 3/422; İbni Arrâk, Tenzîhü'ş-şerî'a, Salât:50, 2/90-92; Zübdetü'l-vâ'ızîn, el-Hobevî, Dürretü'n-nâsıhîn, sh:47]


Kaynak : Alıntı

RECEP AYI İBADETLERİ


RECEP Ayı İbadetleri  ORUÇ Tutulması Tavsiye Edilen Günler
24.02.2020 Pazartesi Akşan Namazı İle birlikte Mübarek 3 ayların başlangıcı
RECEP AYI girmiş olacak.

25 Subat Salı günü mübarek Recebi Şerif ayının ilk gününe gireceğiz, 
RECEP Ayı İbadetleri
ORUÇ Tutulması Tavsiye Edilen Günler
1.gün
2.gün
3.gün
13.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
14.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
15.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
27.gün
30.gün

İlk Perşembe
Perşembe, Cuma, Cumartesi
NAMAZ Kılınış şekli en altta yazılı
1-10 geceleri arası herhangi bir gecede 10 rekat
11-20 geceleri arası herhangi bir gecede 10 rekat
21-30 geceleri arası herhangi bir gecede 10 rekat

ZİKİRLER
1-10 arası her gün günde 100 kere Subhanel hayyil gayyum
11-20 arası her gün günde 100 kere Subhanallahil ehadis samed
21-30 arası her gün günde 100 kere Subhanallahi-r rauf

Üç aylar girince Receb ayından başlayarak Ramazan ayının sonuna kadar şu dua okunmalıdır;
Allahümme barik lena fi Recebe ve Şaban.
Ve belliğna Ramazan.

(Allah'ım! Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır)
Âmin
Receb ayının ilk gecesini ibadetle geçiren sabaha bağışlanmış olarak çıkar.
Kalplerin öldüğü günde Recebin ilk gecesini ihya edenin kalbi ölmez. Allahu Tealâ onun üzerine başının tepesinden hayırları yağdırır, anasının kendisini doğurduğu gibi günahlardan çıkar ve günahkarlardan cehennemi hak etmiş yetmişbin kişiye şefaatçi kılınır.
Recebin ilk gününün orucu üç senenin günahlarına, ikinci günü iki senenin günahlarına, üçüncü günü bir senenin günahlarına kefarettir. Sonraki her gün bir aylık bağışlamadır.
Her kim receb ayının başında, ortasında ve sonunda GUSÜL ABDESTİ alırsa, anasından doğduğu gündeki gibi günahlarından arınır.

Recep Ayı Namazı
Her kim ilk gecesinde akşamı kıldıktan sonra;
1 fatiha, 1 ihlas ile 20 rekat namaz kılar ve 2 rekatta selam verirse onun sevabı Allahu Tealâ onu, canı,malı,ailesi şekilde sıratı şimşek gibi geçer.

Recep ayı içinde otuz rekat namaz kılınır. Bu otuz rekatın on rekatı Recep ayının ilk on günü içinde kılınır.
İkinci on rekatı da ikinci on günü içinde kılınır.
Üçüncü on rekatı da üçüncü on günü içinde kılınır.
Her rekatta fatiha okunduktan sonra üç kere ihlas suresi okunur, ihlası okuduktan sonra da üç kere de Kâfirun suresi.
Namazların kılınış şekli aynı, sonunda çekilen zikirleri farklıdır.
Rabbim cümlemize bu mübarek ayları zikir, fikir, şükür, ibadet ve taâtla geçirmeyi nasib etsin, gaflete düşüp zarar eden kullardan olmayı muhafaza eylesin...
---------------------------------------------------------
Her kim Recep ayında Sabah akşam 70 defa istiğfarda bulunursa Şüphesiz ki Allahu teala Onun cesedini ateşe haram kılar  Ahmed İbni Hicaze (Kuddisi Sirruhu)'nun naline göre; Bu istiğfarı ellerini kaldırarak :  Receb ayı boyunca sabah akşam 70 defa okuyalım
 
اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَانَ 
 "Allahümmağfirli verhamni ve tüb aleyye"

Anlamı :Ey Allah'ım ! Beni bağışla, Bana acı tevbemi Kabul eyle.!


 Siğasıyla yapanın hiçbir derisine
Ateşdeğmez

 ---------------------------------------------------------------


*BU AKŞAM YAPILACAKLAR*

*Hicri ayın başında yani bu gece;* Recebi şerif ayına gireceğiz inşaAllah.

*Vakıa Sure'si maddi ve manevi rızıkların helal, kolay ve bereketli olması niyetiyle okunur..*_

*Bu gece Yasin Sure'si kalplerin Allah CC nazargahına layık olması ve kalplerimizin zikrini hakkıyla yapmak için okunur..*_

*Bu gece Fetih Sure'si hayırları feth etmek niyetiyle okunur..*_

*Ve mührü şerife bakılır...*_

*Bu gece gusul alınırsa inşaAllah hastalıkların deffi ve yeni aya temiz girmiş oluruz.*_

 *Her arabi ayın* *başında “Mülk süresi(Tebareke)” süresini okuyan kimse o ay başına gelecek belalardan korunur.*
*Ayrıca Tebareke süresini okurken şahadet parmağını göbeğine koyup okuyan kimsenin yediği yemekler dokunmaz.*

 *Herhangi imanlı kul hilali gördügünde Allah u Teala ya hamdú senada bulunur sonra 7defa Fatiha Suresi okursa mutlaka Allah u Teala ona o ay boyunca göz şikayetinden afiyet verir*.(Hadisi Şerif)

*İmam ı Terimi (Rahimehullah )ın beyanı vechile Hilal (Yeniay) görüldüğüne 41 kere Fatiha Şerife okuyan kişi o ayın bereketlerine nail olur şerlerinden emin olur.*
Kaynak :Músebbe at ı Aşere)

 *Yola gidenin Arkasından da 41 kere okunursa biiznillah seferde muhafaza olunur ve Selametle dönmesi nasib olur* (Kaynak Músebbe at ı Aşere) 

--------------------------------------------------
RECEB AYINDA HER GÜN ÖĞLE İLE İKİNDİ ARASI OKUNACAK DUA.
İbni Abbas(Radıyallahu Anhuma)'dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte şöyle buyrulmuştur.
Her kim recep,şaban ve ramazanda,öğle ikindi arası okursa. Günahları silinir.


"Estağfirullah el azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etûbu ileyh tevbete abdin zalimin li nefsihi la yemlikü li nefsihi mevten vela hayaten ve la nuşura."


Bu duanın anlamı:

"Kendisinden başka ilah olmayan, hakikî hayatla diri olan Hay, her şeyi ayakta tutan Kayyum olan büyük Allah’dan beni bağışlamasını istiyor ve -bütün benliğimle- ona tövbe edip, yöneliyorum; nefsine / kendine zulmetmiş, üstelik nefsi için ne ölümü, ne hayatı ve ne de öldükten sonra dirilmeyi elinde tutamayan bir kulun tevbesiyle / yönelişiyle (tevbe ediyorum)."
 

--------------------------------------------------------
Mübarek Recep Ayı ve Her Daim Okunmalı  


"ya Allah" diye zikretmeli





لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ  
"La İlahe İllallah" Bu kelime zikirlerin en faziletlisidir. Günde 100-1000 – 70000
Anlamı : “Allah’tan başka ibadet edilmeyi hak eden hiçbir ilah yoktur”


Her 100 kerede bir

Muhammedur Rasûlullah Eklenir.

 لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ 

"Lâ ilâhe İllallâh, Muhammedur Rasûlullah"

   "Allah'tan başka İlah yoktur. Hazreti Muhammed (s.a.s.) Allah'ın Resulüdür."

 

21 Şubat 2020 Cuma

el-Ğaffâr ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ FAZİLETİ HAVÂSSI

ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ HAVÂSSI (ON BEŞİNCİ İSM-İ ŞERİF)
اَلْغَفَّارُ
"el-Ğaffâr"
el-Ğaffâr, Yüce Rabbimizin "Af ve mağfireti, bağışlaması bol olan; kulların günahlarını affetmekle örten; günahları tekrar tekrar affeden; güzel olanı gösterip çirkin olanı örten" manalarına gelen ism-i şerifidir.



BU İSM-İ ŞERÎFİN HAVÂSSI


1. Her kim her cuma namazından sonra bu ism-i şerifi yüz kere zikrederse Allâh-u Te'âlâ'nın kendisini mağfiret etmesinin eserlerini üzerinde görür.
Çünkü Rasûlullâh ﷺ:
"Kim istiğfara devam ederse Allâh-u Te'âlâ onun her sıkıntısını feraha tebdil eder, her darlığmdan bir çıkış yaratır ve onu ummadığı bir yerden rızıklandırır" buyurmuştur. [İbni Mâce, Edeb:57, no:3819, 2/1254]

2. Bu ism-i şerifi çokça zikreden kişi, kendisine gazap edenlerin kin ve nefretlerinin tükendiğini müşahede eder.

3. Yetmiş kere istiğfar ettikten sonra bu ism-i şerifi bin iki yüz seksen bir (1281) kere zikreden kişi Allâh-u Te'âlâ'nın af ve mağfiretine mazhar olur.
Nitekim Rasûlullâh ﷺ: "Elbette ben her gün Allâh-u Te'âlâ'ya yetmiş kere (af ve mağfiret talebiyle) istiğfar ediyorum" buyurmuştur. [İbni Hibbân, es-Sahîh, no:926, 3/205]

4. "Ya Ğaffâr" ism-i şerifini zikre devam eden kimse iyi hal sahibi ve itikadı sağlam birisiyse bu zikirle insanların gözünden gizlenir. (İstemediği insanlara görünmez olur.)

5. "Ya Ğaffâr" ism-i şerifini zikretmenin; harp, kavga ve karışıklık gibi şeylerde güzel tesirleri tecrübe edilmiştir.

6. "Ya Ğaffâr" zikriyle meşgul olan kimseyi günahları çokça bağışlayan Allâh-u Te'âlâ af ve mağfiret buyurur.
Çünkü bu zikre devam etmek Kerîm olan Allâh-u Te'âlâ'dan merhamet talebinde bulunmak anlamına gelir.

7. Seleften bir zatın beyanı vechile; malının ve çocuğunun çok olmasını, rızkının bereketli olmasını isteyen kişi her gün yetmiş kere: "Esteğfirullâhe innehû kâne ğaffâran"
أَسْتَغْفِرُ اللهَ إِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا
"Allâh'tan bağışlanma taleb ediyorum. Çünkü O daima çokça bağışlayandır" desin.



[Yûsuf ibni İbrâhîm, Kazâu'l-hâcât, sh:25; eş-Şeyh Mâu'l-'ayneyn, Fâtiku'r-ratk alâ Râtikı'l-fetk, sh:322; Muhammed Şebrâvî, Fevâidü'l 'ızzi'l-esnâ fî şerhi esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:22-23; Yûsuf en-Nebhânî, Se'âdetü'd-dâreyn, sh:504; Seyyid Süleyemân el-Hüseynî, Kenzü'l-havâs, sh:1/69, 3/182-183]



 Kaynak : Cübbeli Ahmet Hoca Efendi (Allah Ondan Razı Olsun)
Medya Hesapları:

Youtube : http://www.youtube.com/cubbeliahmethoca
Facebook : http://www.facebook.com/cubbeliahmethoca
Twitter : http://www.twitter.com/c_ahmethoca
Instagram : http://www.instagram.com/c_ahmethoca
Web Site : http://www.cubbeliahmethoca.tv
Alışveriş: https://www.herseybusepette.com/  


20 Şubat 2020 Perşembe

el-Kahhâr ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ FAZİLETİ VE HAVÂSSI

ESMÂULLÂHİ'L-HÜSNÂ HAVÂSSI (ON ALTINCI İSM-İ ŞERİF)

اَلْقَهَّارُ
"el-Kahhâr"
el-Kahhâr, Yüce Rabbimizin "Ziyadesi ile kahredici ve yok edici; kudretinin karşısında her şeyi aciz bırakan, kullarına hakimiyet ve kudretle galebe eden ve onları -isteseler de istemeseler de- istediği cihete yönelten ve onları yöneten; her şeyi hükmüne itaat ettirebilen; hak edenleri kahrederek zelil ve perişan hale getiren" manalarına gelen ism-i şerifidir.

BU İSM-İ ŞERÎFİN HAVÂSSI
1. Bu ism-i şerifin hassası dünya sevgisini ve Allâh-u Te'âlâ'dan başkasını büyük görmeyi kalpten çıkarması, ayrıca kişiyi nefsinin alakalarından kurtarmasıdır.
2. Allâh-u Te'âlâ bu ism-i şerifi çokça zikretmeye devam eden kişiye düşmanlarına karşı yardım eder.
3. Bu ism-i şerifin zikrine devam etmek nefsin kötü arzularını yenmek için faydalıdır.
4. Her kimin bir haceti olur da bu ism-i şerifi: "Yâ Kahhâr"
يَا قَهَّارُ
şeklinde yüz kere zikredip, ardından ellerini kaldırarak isteğini Allâh-u Te'âla'ya arz ederse, muradı hasıl olur (isteği meydana gelir).
5. Her kim kuşluk namazından sonra secdeye varıp, secdedeyken yedi kere: "Yâ Kahhâr"
يَا قَهَّارُ
zikrine devam ederse Allâh-u Te'âlâ kendisini zengin eder.
6. Bir zalimi helak etmek için gece yarısında ve güneş doğarken: "Yâ Kahhâru, yâ Ze'l-Betşi"
يَا قَهَّارُ، يَا ذَا الْبَطْشِ
"Ey zalimlerin hakkından gelen! Ey kuvvetli yakalayış sahibi!" zikri yüz kere okunur, ardından da: "(Kh)uz lî hakkî mimmen zalemenî"
خُذْلِي حَقِّي مِمَّنْ ظَلَمَنِي
"Benim hakkımı bana zulmeden şu kişiden al" duası söylenirse o zalim helak olur.
7. Bu ism-i şerifin, düşmanları kahretmek ve zalimleri zelil kılmak hususunda büyük tesiri vardır. Ümmet-i Muhammed'e zarar veren birini ıslah etmek veya ıslahı mukadder değilse helak etmek murad olunduğu zaman tam bir temizlik ve kesin bir itikad ile gece yarısından sonra tenha bir mahalde, kıbleye karşı dönülüp, diz üstü oturularak: "Allâhümme yâ Kahhâr"
اَللَّهُمَّ يَا قَهَّارُ
zikri üç yüz altı kere okunduktan sonra: "Ey Yüce Allâh'ım! Eğer bu kişi zulmünden dönüp ıslah olacaksa onu böyle olmaya muvaffak eyle. Yok eğer zulmünde ısrar ederse onu 'Kahhâr' ism-i şerifinle kahreyle" denilirse, o zalim biiznillâh helak olur.
8. Bu ism-i şerif iki yüzü olan bir kılıç gibidir. Hakkında beddua edilen kimse gerçekten zalim biri değilse, bu şekilde beddua etmekle o kişiye zulm edilmiş olacağı için bu bedduanın kötü tesiri okuyana döner. Tamamiyle hak etmeyen hakkında bu bedduayı etmemek gerekir.
9. Düşmanları ve kahra müstehak olan zalimleri kahretmek için geride geçen şartlar dairesinde bu ism-i şerifin: "Yâ Kahhâr"
يَا قَهَّارُ
şeklinde 1.250.736 kere okunması kaderin okları kadar tesirlidir. [Yûsuf ibni İbrâhîm, Kazâu'l-hâcât, sh:25-26; eş-Şeyh Mâu'l-'ayneyn, Fâtiku'r-ratk alâ Râtikı'l-fetk, sh:323; İmâm-ı Zerrûk, Şerhu Esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:48; Muhammed Şebrâvî, Fevâidü'l 'ızzi'l-esnâ fî şerhi esmâillâhi'l-hüsnâ, sh:24; Yûsuf en-Nebhânî, Se'âdetü'd-dâreyn, sh:504; Seyyid Süleyemân el-Hüseynî, Kenzü'l-havâs, sh:1/69-70]



Kaynak : Cübbeli Ahmet Hoca Efendi
 Medya Hesapları:

Youtube : http://www.youtube.com/cubbeliahmethoca
Facebook : http://www.facebook.com/cubbeliahmethoca
Twitter : http://www.twitter.com/c_ahmethoca
Instagram : http://www.instagram.com/c_ahmethoca
Web Site : http://www.cubbeliahmethoca.tv
Alışveriş: https://www.herseybusepette.com/  



19 Şubat 2020 Çarşamba

Duhâ Suresi'nin Fazileti ve Esrarı

Duhâ Suresi
Çok sevdigin birinin sevgisini kazanmak, ayrilani geri getirmek(es veya helal olan kimse ) için abdest alinir ve 2 rekat namaz kilinir. 30 kere Peygamber efendimize salati selam gönderirlir ve 170 kere ve Duha süresi okunur. Allah'ın izniyle isteğin yerine gelir.

(Dikkat Sadece Eşiniz İçin Okuyun: Bunun dışında helaliniz olmayan biri için isim vererek falanca kızı ve ya falancaoğlu ile evlenmek için okunması dini açıdan sakıncalıdır. Böyle bir okuma yapmak büyü ve sihir gibi olunacağı beyan edilmektedir. İstemeden harama girebilirsiniz.
 Bu durum bütün Sureler-Ayetler- Esmalar ve bütün dualarda geçerlidir. Kısmetiniz size yazılandır.
Yanlışa düşüp günaha girmeyin. )


el-Duhâ
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 11 ayettir.

Anlamı:
Duhâ, kuşluk vakti demektir. Sûre, adını ilk ayette geçen bu kelimeden alır. Fecr sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 11 (onbir) âyettir. Sûrede âhir zaman Peygamberinin hususiyetlerinden biri yani yetim oluşu ele alınır ve kendisi teselli edilir.


بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم .





 Bismillahirrahmânirrahîm

DUHA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

"Ved duhâ.    Vel leyli izâ secâ.   Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ. Ve lel âhıratu hayrun leke minel ûlâ. Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ.   E lem yecidke yetîmen fe âvâ. Ve vecedeke dâllen fe hedâ.   Ve vecedeke âilen fe agnâ.Fe emmâl yetîme fe lâ takher.   Ve emmâs sâile fe lâ tenher. Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis."
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Andolsun kuşluk vaktine
2. Ve sükûna erdiğinde geceye ki,
3. Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.
4. Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır.
5. Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnut olacaksın.
6. O, seni yetim bulup barındırmadı mı?
7. Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
8. Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
9. Öyleyse yetimi sakın ezme.
10. El açıp isteyeni de sakın azarlama.
11. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.

*7 kere okuyanın birşeyi kaybolmaz
*evinden birşeyi çalınmaz
*evinde geçimsizlik,veba ,taun ve cin girmez
*evi demir bir sur gibi korur
*Kaybolan İnsanın İsmini niyet ederek o kişinin gelmesi için okunursa,kısa zamanda geri döner(imam gazali)
*hergün 40 kere 40 gün okuyup,Allahım ya Ğaniyy beni öyle zenginleştirki,bundan sonra fakirlik yüzü görmiyim diye dua ederse Allah her zaman yardımcısı olur.
Hadis: Her kim bu sureyi geceleyin okursa, yetmis bin melaike o kimse icin sabaha kadar istigfar ederler, affolunmasini Allah taleb eder.

17 Şubat 2020 Pazartesi

FATİR SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI

Fatır Suresi nedir? Fatır suresi nasıl okunur? Fatır suresi dinle. Fatır suresinin faziletleri nelerdir? Fatır suresi hakkında bilgi.


Fatır Suresi nedir? Fatır suresi nasıl okunur? Fatır suresi dinle. Fatır suresinin faziletleri nelerdir? Fatır suresi hakkında bilgi. Sizler için Fatır suresine dair merak edilenleri araştırdık. İşte detaylar...
Kur’an-ı Kerîm, Allah’ın insanlara indirdiği son Mukaddes Kitaptır. Kuranı kerimin önemli surelerinden olan Fatir süresinin fazileti ve sırları kendisinde saklı olduğu gibi okunduğunda kişiye manevi armağanlarda verildiğini unutmayalım. Kur’ân, insanların ruhlarını terbiye etmek, kalplerini imanla, akıllarını ilim ve irfanla kemale erdirmek, onlara hakiki hikmet dersini vermek, beşeriyeti hatalı yollardan çevirmek ve hidayet yolunu göstermek üzere inzal olmuştur. Onun için ilk olarak kişi Fatır Suresini okuduğu zaman maksat, öncelikle onun emir ve nehiylerine uymaktır. Fakat sadece okumanın da sevabı ve mükâfatı vardır. Kur’an kendisiyle amel edenlere ve inanarak ibadet kastıyla okuyanlara kıyamet gününde şefaatçi olacaktır..
Kur’ân-ı kerîmin birinci sûresi. 
Fâtiha sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Yedi âyet-i kerîmedir. Kur’ân-ı kerîmin başında olup, okumaya onunla başlandığı için Fâtiha, Kur’ân-ı kerîmdeki mânâların asl olduğundan, Ümmü’l-Kur’ân, hadîs-i şerîfte şifâ olduğu bildirildiğinden Sûretü’ş-Ş âfiye veya Sûretü’ş-Şifâ denilmiştir. Diğer isimleri; el-Esâs, el-Vâfiye, el-Kâfiye, es-Seb-ül-mesânî ve el-Kenz’dir. Sûre, Allahü teâlâya hamd ü senâyı (övgü ve şükrü), O’nun sıfatlarını ve mühim bir duâyı içerisinde bulundurmaktadır. (Senâullah Dehlevî, Taberî)
FATIR SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
“Kötü ameli kendisine şirin gösterilip…” ayetinin (8. ayet) nüzul sebebi ile ilgili olarak Cüveybir, Dahhak’tan, o da İbni Abbas’tan naklediyor: “Kö­tü ameli kendisine şirin gösterilip de onu güzel gören kimse” ayeti, Peygam­berimiz (s.a.): “Allahım! Dinini Ömer b. Hattab veya Ebû Cehil b. Hişam ile güçlendir.” diye dua ettiği zaman nazil oldu. Allah Ömer’e hidayeti na­sip etti. Ebu Cehil’i saptırdı. 8. ayet bu ikisi hakkında nazil oldu. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/519.]
“Allah’ın Kitab’ını okuyanlar…” ayetinin nüzul sebebi ile ilgili olarak Abdülgani b. Said es-Sekafî Tefsir ‘inde İbni Abbas’dan naklettiğine göre “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar…” mealindeki 29. ayet Husayn b. Haris b. Abdulmuttalib b. Abdi Menaf el-Kuraşî hakkında nazil olmuştur. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/547.]
“O bizi lütfuyla içinde ebedî kalacağımız cennete yerleştirdi.” ayetinin (35. ayet) nüzul sebebi ile ilgili olarak Beyhakî ve İbni Ebî Hatim’in Abdul­lah b. Ebî Evfâ’dan naklettiklerine göre: Bir zat Peygamberimize:
– Uyku dünyada Allah’ın gözlerimizi aydın kılmak (istirahat etmek) için verdiği şeylerden biridir. Peki, cennette uyku var mıdır? diye sordu. Peygamberimiz (s.a.):
– Hayır, uyku ölümün ortağıdır. Cennette uyku yoktur, diye cevap verdi. Bunun üzerine o zat:
– Peki, onların istirahatleri nedir? diye sordu. Rasulullah (s.a.) bu soruyu önemsedi ve:
– Orada yorgunluk yoktur. Bütün durumları rahatlıktır, buyurdu. Bun­dan sonra da: “Orada ne bir yorgunluk hissedeceğiz, ne de bize bir bıkkınlık gelecektir.” mealindeki 35. ayeti okudu. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/552.]
“Kâfirler kendilerine bir uyarıcı gelirse…” ayetinin (42. ayet) nüzul sebebi ile ilgili olarak İbni Ebî Hatim, İbni Ebî Hilâlden naklediyor: Kureyşliler, “Allah bizim içimizden bir peygamber gönderseydi, geçmiş üm­metlerden hiçbiri, yaratıcısına karşı bizden daha itaatkâr, peygamberinin sözüne bizden daha çok bağlı, kitabına bizden daha çok sarılmış olmazdı.” dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayetleri indirdi: “Kâfirler ken­dilerine peygamber gönderilmeden önce şöyle diyorlardı: Eğer elimizde geç­miş kavimlere indirilen kitaplardan biri olsaydı, şüphesiz Allah’ın ihlâslı kullarından olurduk.” (Saffat, 27/167-168); “Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha doğru yolda olurduk, demeyesiniz.” (En’am, 6/157); “Müşrikler, kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetler içinde en doğru yolu tutacaklardan biri olacaklarına dair en büyük yeminleriyle yemin ettiler.” (Fatır, 35/42). Yahudiler Hristiyanlarla görüşüp bu konuyu açıyorlar ve biz çıkacak bir peygamberi bekliyoruz, diyorlardı. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/569.]

FATİR SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Fâtır sûresini okumayı âdet haline getiren kimse, cennete dilediği kapısından girmeye hak kazanır.”
Yatağına uzandığında Fâtiha ve İhlâs sûrelerini okuduğun zaman, ölüm dışında kalan her şeyden emîn olursun. (Hadîs-i şerîf-Mecma-uz-Zevâid)
Kim Fâtiha’yı ve İhlâs sûresini okursa, sanki o kişi Kur’ân-ı kerîmin üçte birini okumuş (gibi sevâb sâhibi) olur. (Hadîs-i şerîf-Metâlib-ül-Aliyye)
Fâtiha (sûresi) her hastalığın şifâsıdır. (Hadîs-i şerîf-Dârimî)
Yedi defâ Fâtiha sûresi okuyup dert ve ağrı olan uzva üflenirse, şifâ hâsıl olur. Âyet-i kerîmenin ve duânın tesir etmesi için okuyanın ve okutanın, ehl-i sünnet îtikâdında olması, haram işlemekten, kul hakkından sakınması, haram yiyip içmemesi ve ka rşılık olarak ücret istememesi şarttır. (Ebü’l-Hasen-i Şâzilî)
Mecmau’l-Beyan tefsirinde Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Fatır suresini okursa, kıyamet gününde cennet kapılarından üç kapı yüzüne açılır ve istediği kapıdan cennete girer. [Tabersi, Mecmau’l-Beyan, c 8, s 624.]
Nuru’s-Sakaleyn tefsirinde İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Sebe ve Fatır surelerini gece okursa, Allah onu korur ve destekler ve her kim gündüz okursa ona bir rahatsızlık ulaşmaz ve Allah Teâlâ ona şimdiye dek kalbinden geçirmediği ve arzu etmediği dünya ve ahret hayrını da verir. [Arusi, Hüveyzi, Tefsir-i Nuru’s-Sakaleyn, h.k 1415, c 4, s 345.]
* Bu mübarek sureyi okuyan kimse, mahlukat tarafından sevilir.

* Her gün okunursa, şeytan şerrinden korunur, ömrü de bereketli olur.

* Her kim bu sureyi yazıp da binek aracına koyarsa, hırsızlara ve diğer tehlikelere karşı korunur.

* İşlerinde bolluk ve bereket ve bol kazanç sağlamak isteyen kişi, dört yeni ve temiz pamuklu kumaş parçasına yazılan Fatır suresinin 29-30. ayetlerini kendi üzerinde veya iş yerinde bulundurmalıdır.
(Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir.)








Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Hamd gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı olmak üzere elçiler yapan Allah'a mahsustur. Yaratmada dilediği kadar fazlalaştırır. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir.
2. Allah'ın insanlar için açacağı herhangi bir rahmeti tutacak yoktur. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur. O Azîz'dir, hikmet sahibidir.
3. Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki bunca nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mıdır? O'ndan başka ilâh yoktur. O halde nasıl oluyor da aldatılıp döndürülüyorsunuz?
4. Resulüm! Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önce de nice peygamberler yalanlanmıştı. Bütün işler ancak Allah'a döndürülür.
5. Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah'ın hesap günü hakkındaki vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah'ın affına güvendirerek sizi aldatmasın.
6. Şeytan şüphesiz ki sizin amansız bir düşmanınızdır, siz de onu düşman tutun. O kendi taraftarlarını çılgın alevli cehennem halkından olmaya çağırır.
7. O kâfir olanlara, evet onlara çok şiddetli bir azap vardır. İman edip sâlih ameller işleyenlere de mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
8. Kötülükleri kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimseye benzer) mi? Şüphesiz ki Allah dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete erdirir. O halde nefsin onlar hakkında bir takım üzüntülere dalarak yıpranmasın. Çünkü Allah onların yaptıklarını çok iyi bilendir.
9. Rüzgârları gönderip de bulutları yürüten Allah'tır. Biz bulutları ölü bir yere sürüp onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de böyledir.
10. Kim izzet ve şeref istiyorsa, bilsin ki izzet ve şeref bütünüyle Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, onu da sâlih amel yükseltir. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çok şiddetli bir azap vardır ve onların kurdukları tuzaklar da mutlaka boşa çıkacaktır.
11. Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra sizi çift çift yaptı. O'nun bilgisi olmadan hiçbir dişi hamile kalamaz ve doğuramaz. Ömrü uzayanın ömrünün uzaması, ömrü kısalanın ömrünün kısalması kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılmıştır. Şüphesiz ki bu da Allah'a göre çok kolaydır.
12. İki deniz birbirine eşit olmaz. Şu çok tatlıdır. Susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da çok tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz. Takmakta olduğunuz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasibinizi arayıp şükretmeniz için gemilerin denizi yarıp gittiğini görürsün.
13. Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve ay'ı buyruğu altına almıştır. Her biri belirli bir süreye kadar hareketine devam eder. İşte bu, Rabbiniz Allah'tır. Hükümranlık O'nundur. O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değildirler.
14. Onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. Faraza işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde de şirk koşmanızı inkâr ederler. Her şeyden haberdar olan Allah gibi sana hiç kimse haber veremez.
15. Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her şeyden müstağnidir, her hamde lâyıktır.
16. Dilerse sizi yok eder ve yepyeni bir nesil getirir.
17. Bu Allah'a göre güç değildir.
18. Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenemez. Günah yükü ağır olan bir kimse onu taşımak üzere (birini) çağırsa, yakını dahi olsa, onun yükünden bir şey yükletilmez. Sen ancak görmediği halde Rabbinden korkanları ve namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenirse, o ancak kendi menfaati için temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.
19. Körle gören bir değildir.
20. Karanlıklarla aydınlık bir değildir.
21. Gölge ile hararet bir değildir.
22. Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin.
23. Resulüm! Sen ancak bir uyarıcısın.
24. Biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Geçmiş her ümmet içinde mutlaka bir uyarıcı peygamber gelip geçmiştir.
25. Şayet seni yalanlarlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri onlara açık delillerle, sayfalarla ve nurlu bir kitap ile gelmişlerdi.
26. Sonra ben o kâfirleri yakaladım. Benim intikamım nasıl oldu?
27. Görmez misin ki, Allah gökten su indirdi. Biz o su ile renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, çeşit çeşit renklerde ve simsiyah yollar yaptık.
28. İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkli olanlar vardır. Kulları içinde Allah'tan en çok korkanlar âlimlerdir. Şüphesiz ki Allah Azîz'dir, çok bağışlayıcıdır.
29. Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfedenler aslâ tükenmeyecek bir kazanç umabilirler.
30. Çünkü Allah, onların mükâfatını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.
31. Resulüm! Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekileri tasdik edici olarak gelen gerçektir. Şüphesiz ki Allah kullarından haberdardır, görendir.
32. Sonra biz o Kitab'ı kullarımızdan beğenip seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan kimi nefsine zulmedendir. Kimi mutedildir (Orta yoldadır). Onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayır yarışlarında öncü olanlardır. İşte bu, büyük bir fazl-u keremin tâ kendisidir.
33. Adn cennetleri... Oraya girerler... Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Elbiseleri de ipektendir.
34. Derler ki: "Bizden üzüntüyü gideren Allah'a hamdolsun. Rabbimiz bağışlayandır, çok lütufkârdır.
35. Bizi lütfuyla ebedî kalınacak cennete O yerleştirdi. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz ve orada bize usanç da gelmez.
36. İnkâr edenlere cehennem ateşi vardır. Ölümlerine hükmedilmez ki ölsünler, kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. Biz her nankörü işte böyle cezalandırırız.
37. Onlar orada: "Ey Rabbimiz! Bizi çıkar da, yapageldiklerimizden farklı olarak sâlih amel işleyelim!" diye bağrışırlar. O zaman onlara şöyle deriz: "Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmişti. (Fakat inanmadınız). Artık azabı tadınız! Zâlimlerin yardımcısı yoktur."
38. Şüphesiz ki Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz ki O göğüslerin özünü bilendir.
39. Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur. Kim inkâr ederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfürleri Rableri katında ancak onlara gazabı artırır. Kâfirlerin küfürleri onlara hüsrandan başka bir şeyi artırmaz.
40. De ki: "Allah'ı bırakıp da taptığınız ilâhlarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, onlar yeryüzünden hangi şeyi yaratmışlardır? Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa biz onlara bir kitap verdik de, ondaki bir delile mi dayanıyorlar? Hayır! O zâlimler birbirlerine aldatmadan başka bir vaadde bulunmuyorlar."
41. Şüphesiz ki Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki eğer nizamları bir bozulacak olursa, onları kendinden başka kim tutabilir? Gerçekten O Halîm'dir, çok bağışlayıcıdır.
42. Kendilerine uyarıcı bir peygamber gelirse, herhangi bir ümmetten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, uzaklaşmalarından başka bir şeylerini artırmadı.
43. Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötü tuzak kurarak. Halbuki kötü tuzak ancak sahibine dolanır. Artık onlar öncekilerin sünnetinden (onlara uygulanandan) başkasını mı gözetliyorlar? Sen Allah'ın sünnetinde aslâ bir değişiklik bulamazsın ve sen Allah'ın sünnetinde aslâ bir sapma da bulamazsın.
44. Onlar kendilerinden öncekilerin âkibetlerinin nasıl olduğunu görmek için yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı? Halbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı âciz bırakacak bir güç yoktur. O, her şeyi bilir ve çok güçlüdür.
45. Eğer Allah, insanları kazandıkları sebebiyle hemen hesaba çekseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir zamana kadar geciktirir. Süreleri gelince, artık şüphesiz ki Allah kullarını görmektedir.
 Fatır Suresi hakkında bilgi
Sure adını, birinci ayette geçen "Fâtır" kelimesinden alır. Fatır, Allah'ın sıfatlarından olup "ilk olarak yaratan" anlamına gelir. Bu sure "Melâike suresi" diye de anılır. Fâtır, hamd ile başlayan beş sureden biridir. 45 ayettir. Mekke'de, Furkân Sûresinden sonra inmiştir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 35., iniş tarihine göre ise 42. suredir. Fâtır'ın hemen hemen tamamı, Allah'ın eşsiz yaratıcılığını ve yeniden diriltici gücünü ve aynı zamanda iradesini peygamberleri aracılığıyla izhar etmesini konu almaktadır.
Surenin temel konuları
Tevhidin önemi,
Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller,
Müşriklerin inançları,
Allah'ı inkâr edenlerin karşılaşacakları durumlar,
İnsanın yaratılışındaki hikmetler,
Tabiatla ilgili bazı yasalar,
Cennet ve cehennem tasvirleri.
Surenin temel mesajları
Allah'tan başka ilah yoktur.
Hz. Muhammed, insanlar için bir müjdeci ve uyarıcıdır.
Hz. Muhammed'e indirilen Kur'an, önceki kitapları tasdik eder.
Allah, sonsuz yaratma gücüne sahiptir. O, istediğini istediği şekilde yaratır ve rızık verir.
Evrende işleyen ilahî bir yasa vardır. Tabiat olayları bu yasalar çerçevesinde cereyan eder. Tatlı ve tuzlu suların birbirine karışmaması, ayın ve güneşin hareketleri buna örnektir. İnsan, bunlardan ibret alıp Allah'a inanmalıdır.
Allah'ın yasalarında değişme olmaz.
Allah'ın takdir ettiğine hiç kimse engel olamaz.
Melekleri, putları veya diğer bir takım varlıkları tanrı edinmek küfürdür. Onlara tapınmanın yararı yoktur.
Kıyamette de bir yararları olmayacak ve kendileriyle ilgili inançları reddedeceklerdir.
İnsanlar genellikle peygamberleri yalanlamışlardır.
Dünya hayatına aldanmamak gerekir. Allah'ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir.
Şeytan insanın düşmanıdır. Şeytana karşı uyanık olmak gerekir.
İnkarcılar için şiddetli bir azap vardır.
Kötü işleri kendilerine süslü gösterilen inkarcılar için üzülmemek gerekir. Geçmişte de böyle olmuş, onlar cezalarını bulmuştur. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilmektedir.
Görenle görmeyen, karanlıkla aydınlık, gölge ile sıcaklık, diri ile ölü nasıl bir olmazsa, inananla inanmayan da bir olmaz. Allah, her ikisinin hak ettiğini mutlaka verecektir.
Ancak Allah'tan korkan ve namaz kılanlar öğüt kabul eder.
Allah'tan gereği gibi korkanlar alimlerdir.
Rüzgar ve bulutlarla yağmur yağdırıp ölü toprağı dirilten Allah, ölüleri de diriltecektir.
Herkes Allah'a muhtaçtır, fakat o hiçbir şeye muhtaç değildir.
Herkes kendi yaptığından sorumludur. Kimse kimsenin günahını çekmez, çekemez.
Kur'an'ı okuyanlar, namazlarını kılanlar ve Allah yolunda harcamada bulunanlar için büyük kazanç vardır. Allah onları nimet dolu cennetlere koyacaktır. İnkârcı nankörleri ise, azabının hafiflemeyeceği, ölümün de bulunmadığı cehenneme atacak; onların oradaki pişmanlık yakarışları da fayda etmeyecektir.
Allah'a verilen sözde durmak gerekir. 
Kibirden ve kötülüklerden uzaklaşılmalıdır. Geçmişte niceleri, inkâra ve kötülüklere bulaştıkları için Allah'ın gazabına uğramışlardır. Bunlardan ibret almak gerekir.
Allah, kötülüğe sapan toplumu yok edip onun yerine başka bir toplumu var eder.
Allah, insanları yaptıkları yüzünden hemen cezalandırmaz; onlara tevbe etmeleri için fırsat tanır. Zira böyle yapmayıp derhal cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı.

16 Şubat 2020 Pazar

CİNLERDEN KORUNMAK İÇİN BİR DUA

CİNLERDEN KORUNMAK İÇİN BİR DUA
Şeyhu'l-muhaddisîn Ebu'n-Nadr Hâşim ibni Kâsım el-Leysî (H.134-207) şöyle anlatmıştır: "Ben evimde cinler görüyordum, onlar tarafından bana: 'Ya Eba'n-Nadr! Bizim civarımızdan ayrıl' deniliyordu, bu bana çok zor gelince Kufe'de bulunan İbni İdrîs, el-Muhâribî ve Ebû Üsâme (RahimehümuIlâh) gibi zatlara bir mektup yazarak bana çare bulmalarını istedim.
İmâm-ı Muhâribî (Radıyallâhu Anh) bana: 'Şüphesiz Medine'de bir kuyu vardı ki ne zaman ona bir kova sarkıtsalar cinler onların ipini keserdi. Derken bir kafile o kuyunun ahalisine misafir geldiğinde kendisi onlara bu durumdan şikayetlenince onlar bir kova su istediler, sonra aşağıdaki kelamı söyleyerek (sığınma duasını ve peşine Sâffât Suresi'nin ilk on ayetini okuyarak) suya üflediler ve o suyu kuyuya döktüler. İşte tam o sırada bir ateş çıkarak kuyunun başında söndü' diye cevap yazdı.
Ben bu rivayeti duyunca küçük bir bakır kaba su doldurup bu sığınma duasını onun üzerine okudum, sonra o suyu evin dört tarafına serpiştirdim. İşte tam o anda bana: 'Ya Eba'n-Nadr! Bizi yaktın, biz senin civarından ayrılıyoruz' diye bağırdılar."
 [İbnü 'Âbidîn, 'Ukûdü'l-Ieâlî, sh:503-505]

Duanın Okunuşu ve Manası
"Bismillâhi! İhtesebnâ billâhillezî leyse minhü şey'ün mümteni'un ve bi 'izzetillâhilletî lâ türâmü ve lâ tüdâmü, ve bi sültânillâhi'l-menî'i nehtecibü ve bi esmâihi'l-husnâ küllihâ 'âizîne mine'l-ebâliseti ve min şerrihim ve min şerri şeytâni'l-insi ve'l-cinni ve min şerri külli mü'ğlinin ev müsirrin, ve min şerri mâ ye(kh)rucü bi'l-leyli ve yekmünü bi'n-nehâri, ve ye(kh)rucü bi'n-nehâri ve yekmünü bi'l-leyli, ve min şerri mâ zerae ve berae, ve min şerri mâ (kh)aleka ve mâ ye(kh)lüku, ve min şerri iblîse ve cünûdihî, ve min şerri külli dâbbetin ente â(kh)izün bi nâsiyetihâ inne rabbî 'alâ sirâtin müestekîmin, e'ûzü bi meste'âze bihî Mûsâ ve 'Îsâ ve İbrâhîmüllezî veffâ min şerri mâ (kh)aleka ve zerae ve berae, ve min şerri iblîse ve cünûdihî, ve min şerri mâ yüttekâ, e'ûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîmi, bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîmi, ﴾Sâffât Suresi'nin (1-10) ilk on ayet-i kerimesi okunur﴿"
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. 
37/SÂFFÂT-1 -2-3-4-5-6-7-8-9-10: Ves sâffati saffâ(saffen).Fez zâcirâti zecrâ(zecran).Fet tâliyâti zikrâ(zikran).  İnne ilâhekum le vâhıdun.Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ ve rabbul meşârık(meşârıkı).İnnâ zeyyennâs semâed dunyâ bi zîynetinil kevâkib(kevâkibi).
Ve hıfzan min kulli şeytânin mârid(mâridin). Lâ yessemmeûne ilâl meleil a’lâ ve yukzefûne min kulli cânib(cânibin). Duhûran ve lehum azâbun vâsibun.
İllâ men hatıfel hatfete fe etbeahu şihâbun sâkibun.

 
بِسْمِ اللهِ! اِحْتَسَبْنَا بِاللهِ الَّذِي لَيْسَ مِنْهُ شَيْءٌ مُمْتَنِعٌ وَ بِعِزَّةِ اللهِ الَّتِي لَا تُرَامُ وَ لَا يُضَامُ، وَ بِسُلْطَانِ اللهِ الْمَنِيعِ نَحْتَجِبُ وَ بِأَسْمَائِهِ الْحُسْنَى كُلِّهَا عَائِذِينَ مِنَ الْأَبَالِسَةِ وَ مِنْ سَرِّهِمْ وَ مِنْ شَرِّ شَيْطَانِ الْإِنْسِ وَ الْجِنِّ وَ مِنْ شَرِّ كُلِّ مُعْلِنٍ أَوْ مُسِرٍّ، وَ مِنْ شَرِّ مَا يَخْرُجُ بِاللَّيْلِ وَ يَكْمُنُ بِالنَّهَارِ، وَ يَخْرُجُ بِالنَّهَارِ وَ يَكْمُنُ بِاللَّيْلِ، وَ مِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ وَ بَرَأَ، وَ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَ مَا يَخْلُقُ، وَ مِنْ شَرِّ إِبْلِيسَ وَ جُنُودِهِ، وَ مِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ، أَعُوذُ بِمَا اسْتَعَاذَ بِهِ مُوسَى وَ عِيسَى وَ إِبْرَاحِيمُ الَّذِي وَفَّى مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ ذَرَأَ وَ بَرَأَ، وَ مِنْ شَرِّ إِبْلِيسَ وَ جُنُودِهِ، وَ مِنْ شَرِّ مَا يُتَّقَى، أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ، بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ، ﴿وَالصَّٓافَّاتِ صَفًّاۙ ۝ فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًاۙ ۝ فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًاۙ ۝ اِنَّ اِلٰهَكُمْ لَوَاحِدٌۜ ۝ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِۜ ۝ اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍۨ الْكَوَاكِبِۙ ۝ وَحِفْظًا مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ ۝ لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَاِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ ۝ دُحُورًا وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ ۝ اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ﴾
"Allâh'ın adıyla! Hiçbir şeyin kendisinden korunamayacağı Allâh'ın Zatı'yla ve (zarar dokundurmakla) kastedilemeyen ve noksanlığa uğratılamayan o Allâh'ın izzetiyle yetindik. Allâh'ın korunmuş saltanatıyla örtünüyoruz.
İblislerden ve şerlerinden, insan ve cin şeytanlarının şerlerinden, kendini açık eden veya gizleyen her şeyin şerrinden, gece çıkıp gündüz gizlenen, gündüz çıkıp gece gizlenen her şeyin şerrinden, türetip yaydığı ve emsalsiz halkettiği şeylerin şerrinden, yarattığı ve yaratacağı her şeyin şerrinden, İblis ve ordularının şerrinden ve perçeminden yakalamış olduğun her debelenen canlının şerrinden Allâh-u Te'âlâ'nın esma-i hüsnasının tümüne sığınıcılar olarak (Allâh'ı kendimize kefil yaptık).
Şüphesiz ki Rabbim (kullara yaptığı şeyler hakkında çok hikmetli ve) dosdoğru bir yol üzeredir. (Allâh-u Te'âlâ'nın) halkettiği, çoğaltıp yaydığı ve emsalsiz yarattığı her şeyin şerrinden, İblis'in ve ordularının şerrinden ve sakınılan her şeyin şerrinden, Mûsâ'nın, Îsâ'nın ve (emirleri) hakkıyla yerine getiren İbrâhîm'in sığındığı Zat'a sığınıyorum."
"O tam bir saf yaparak (ayaklarını) safa dizen(melek)lere, ardı sıra tam bir engellemeyle (cinleri insanlardan) men eden (meleklere)lere de, peşisıra (ayetleri ve) zik(i)r(ler)i ardarda tilavet eden(melekler)lere de yemin olsun ki şüphesiz sizin İlahınız elbette birdir; göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin de Rabbi'dir, doğuların da Rabbi'dir.
Muhakkak Biz o (size) en yakın olan göğü muhteşem bir ziynetle; o (parlak) yıldızlarla iyice süsledik. Bir de, her isyankar şeytandan tam bir koruma olsun diye (o yıldızları yarattık).
(Artık) o(şeyta)nlar o en üstün (melek) cemaat(lerin)e kulak verip işitemezler ve (göğe doğru yükselmek istediklerinde, onun) her taraf(ın)dan atıl(an ateş parçalarıyla taşlan)ırlar ki (göklere çıkmak istedikleri her sefer) büyük bir kovulmayla (karşılaşırlar). Devamlı ve şiddetli bir azap da özellikle onlar içindir. Ancak (gaybi haberlerden) ani bir kapışla süratlice çalmış olan biri müstesna ki, onu da hemen (yıldızdan kopan) parlak bir ateş parçası izle(yip helak et)miştir." (es-Sâffât Suresi:1-10)


Kaynak : Alıntı 

14 Şubat 2020 Cuma

Esmaül Hüsna'dan Er-Râfi zikrinin faziletleri ve Sırları

Allah'ın güzel isimlerinden biri olan Esmaül Hüsna'dan Er Rafi'ye dair merak edilenler bu yazıda. Allah'ın güzel isimlerinden olan Er Rafi , dilediğini yükselten ve aziz kılan anlamlarına gelmektedir. Esmaül Hüsna'dan Er Rafi ebced değeri, zikir sayısı, zikir gün ve faziletlerine dair merak edilenleri sizler için derledik. Özellikle bu esmaül hüsna rızık artışı ve meslekte ilerlemek için okunması tavsiye edilmiştir. ER RAFİ...

 Allah'ın güzel isimlerinden biri olan Er Rafi esmaül hüsnası hakkında her şey bu yazıda. Allah'ın güzel isimlerinden olan Er Rafi esmaül hüsnası, dilediğini yükselten ve aziz kılan anlamlarına gelmektedir. Er rafi esmaül hüsnasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir gün ve faziletlerine dair merak edilenleri sizler için derledik. Özellikle su esmaül hüsna rızık artışı ve meslekte ilerlemek için okunması tavsiye edilmiştir.

Er-Râfi; Dilediğini yükselten, kıymetlendiren,  dereceler ve şeref verip yükselten, dilediğinin makam ve mertebelerini arttıran, dostlarını yücelten; dilediğini aziz kılan.
Dilediğini aşağıya indiren, zelil eden Cenab-ı Allah, Er-Râfi’ ism-i şerifi ile dilediğini de yükseltir ve aziz eder. Bir padişahı köle yapabileceği gibi, bir köleyi de sultanlık tahtına çıkarabilir.
Zillettten izzete terfi ettiren, düşeni kaldıran, dereceleri artıran Er-Rafi
Er-Rafi esmasının zikri 351 adettir. Zikir saati Güneş, günü Pazar’dır.
Er-Râfi’ (c.c.) esmasının anlamı: Dilediğini yücelten, yukarı kaldıran, zilletten izzete çıkaran, makam ve mertebelerini yükselten, dereceleri artıran anlamına gelmektedir.
Yâ Râfi’
يَا رَافِعُ
Er-Rafi esmasının ebced değeri, zikir sayısı:
Ebced değeri ve zikir sayısı; 351
Zikir günü; Pazar
Zikir saati; Güneş (Sabah erken ve ikindi sonrası)

Er- Râfi isminin Özellikleri, Faziletleri ve Faydaları:
Her gün 1251 kere “Ya Râfi, Ya Bâsit celle celâlühû” zikrine devam eden kimsenin ilmi ve malı artar.
Her gün 5 vakit namazdan sonra 351 kere “Ya Râfi celle celâlühû”  zikrine devam edenin rızkı artar, maddi işleri açılır, mesleğinde ve işinde ilerler.
Er- Râfi esmasının önemli bir tesir gücü vardır. Dünya ve ahiret derecelerini yükseltmek isteyenler, halk arasında sevilip sayılmak, şeref ve itibar görmek ve yücelmek, Allah tarafından sevilmek isteyenler bu mübarek ismin etkisiyle istediklerine ulaşabilirler.
Er-Râfi’ ism-i şerifi, maddi ve manevi olarak derecelerin ve rütbenin yükselmesi ve rızkın artması için her gün 351 kere okunur.
Pazartesi veya Cuma geceleri akşam namazından sonra 440 kere Ya Râfi ism-i şerifini okuyan halk arasında heybetli ve güçlü olur.
Sabah namazından sonra 351 kere “Ya Râfi celle celâlühû”  zikrine devam eden kimsenin maddi ve manevi dereceleri artar.
Er-Râfi esmasının zikrine devam edip vird edinen kimsenin gam, kasavet ve kederi kalkar.
Zulmünden korkulan bir kimsenin yanına girilmezden önce 70 kere Ya Râfi ism-i şerifini okuyan kimse, o zalimin zulmünden emin olur.
Gece yarısı 351 defa Ya Râfi ism-i şerifini okuyan kimse, gönül rahatlığına ulaşır. Maddi işlerinde kolaylık görür. Rızkı ve malı artar, zenginleşir. Meşru isteklerine kavuşur.
Her türlü işte başarılı olmak, makam ve mevkide yükselmek isteyenler, şeref ve itibar sahibi için Er-Râfi esmasının zikrine devam edilmelidir.
Er-Râfi Esması özellikle işinde yükselmek ve iş bulmak isteyenlerin çokça okuması gereken bir esmadır..
ESMAÜL HÜSNA HAKKINDA GENEL BİLGİLER İÇİN TIKLAYINIZ...
Er-Rafi İsm-i şerifi geçen ve anlamındaki Kur’an ayetleri :
Bakara suresi 127. Ayet:  Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu) rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu).
İbrâhîm (a.s) ve İsmail (a.s), beyt’in (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyorlardı (ve şöyle dua ediyorlardı): “Rabbimiz, bizden (bunu) kabul buyur. Muhakkak ki Sen, Sen, en iyi işiten ve en iyi bilensin.”
Bakara Suresi 128. Ayet: Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu).
Rabbimiz, bizim ikimizi sana teslim olanlardan kıl, zürriyetimizden de sana teslim olan bir ümmet (kıl) ve bize (hac) ibadetinin yerlerini (ve kurallarını) göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki Sen, Sen, tövbeleri kabul edensin, rahmet edensin (rahmet nuru gönderensin).
Bakara Suresi 253. Ayet: Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve lev şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men âmene ve minhum men kefer(kefere), ve lev şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).
İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah, dilediği şeyi yapar.
Âli İmrân Suresi 55. Ayet: İz kâlellâhu yâ îsâ innî muteveffîke ve râfiuke ileyye ve mutahhiruke minellezîne keferû ve câilullezînettebeûke fevkallezîne keferû ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti), summe ileyye merciukum fe ahkumu beynekum fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).
Allah, şöyle buyurmuştu: “Ey Îsâ! Muhakkak ki seni vefat ettirecek olan ve seni Kendime (katıma) yükseltecek olan ve kâfirlerden temizleyecek olan Benim. Sana tâbî olanları kıyâmet gününe kadar, kâfirlerden üstün kılacak olan Benim. Sonra sizin merciiniz Benim (dönüşünüz Bana’dır). O zaman sizin ihtilâf etmiş olduğunuz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.”
Naziat suresi 27.Ayet: E entum eşeddu halkan emis semâu, benâhâ.
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
Naziat Suresi 28. Ayet: Rafea semkehâ fe sevvâhâ.
Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).
Mücadele Suresi 11. Ayet: Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ kîle lekum tefessehû fîl mecâlisi fefsehû yefsehıllâhu lekum, ve izâ kîlenşuzû fenşuzû yerfeillâhullezîne âmenû minkum vellezîne ûtûl ilme deracât(deracâtin), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).
Ey âmenû olanlar! Meclislerde size: “(Oturmak için) yer açın!” denildiği zaman, o taktirde yer açın. Allah da size yer açar (genişlik verir). Ve: “Kalkın!” denildiği zaman hemen kalkın! Allah, sizden âmenû olanların ve ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltir. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Rad Suresi 2. Ayet: Allâhullezî rafeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alâl arşı ve sehharaş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne).
Görmekte olduğunuz semaları (gök katlarını) direksiz olarak yükselten Allah’tır. Sonra arşa istiva etti. Ve Güneş’i ve Ay’ı emri altına aldı. Hepsi belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. İşleri düzenleyip idare eder. Âyetleri ayrı ayrı açıklar ki; böylece Rabbinize mülâki olmaya (ölmeden evvel ruhunuzu Allah’a ulaştırmaya) yakîn hasıl edersiniz.
Mu’min Suresi 15. Ayet: Rafîud deracâti zûl arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzira yevmet telâk(telâkı).
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah’a ulaşmayı dilediği için Allah’ın da Kendisine ulaştırmak istediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah’a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.
Rahmân Suresi 76. Ayet: Muttekiîne alâ rafrafin hudrin ve abkariyyin hisân(hisânin).
Onlar (cennetlikler), yüksek yeşil refrefler (yastıklar) ve harikulâde güzel işlemeli döşekler üzerine yaslananlardır.
Vâkia Suresi 3. Ayet: Hâfidatun râfiatun.
O; alçaltıcıdır, yükselticidir.
Vâkia Suresi 45. Ayet: İnnehum kânû kable zâlike mutrefîn(mutrefîne).
Muhakkak ki onlar, daha önce mutrafi idiler (varlık içinde zevklerine dalmışlardı).
En’am Suresi 165. Ayet: Ve huvellezî cealekum halâifel ardı ve rafea ba’dakum fevka ba’dın deracâtin li yebluvekum fî mâ âtâkum, inne rabbeke serîul ikâbi ve innehu le gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerle sizi imtihan etmek için, bir kısmınızın derecelerini diğer bir kısmınızın üstüne yükselten O’dur. Muhakkak ki; senin Rabbin, cezası çabuk olandır. Ve muhakkak ki; O, mutlaka Gafur’dur (mağfiret edendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).

Cuma vakti okunacak dilek duaları Peygamberimizin duası

Cuma vakti İslam dinindeki 5 kutsal andan biridir. Haliyle Cuma günü okunacak dualar geri çevrilmez ve yaradan dilekleri kabul eder. Peki cuma günü okunacak dualar hangileri, cuma namazı saatlerinde okunan dilek duaları nasıldır? Hz. Muhammed'in hastalara şifa için okuduğu duadan çekilecek olan tesbih ve esmalara kadar bilmeniz gerekenleri hazırladık. İşte cuma günü okunacak dilek, rızık ve şifa duaları; 


Cuma günü öyle bir vakit vardır ki o saatte okunacak dualar kabul olur. Dileklerin kabul olduğu vakitler de özeldir. Cuma vakti de dilek duası, rızık duaları, şifa ve kısmet dualarının kabul olduğu anlardan biridir. İşte cuma günü okunan dualar.

 Cuma vakti İslam dinindeki 5 kutsal andan biridir. Haliyle Cuma günü okunacak dualar geri çevrilmez ve yaradan dilekleri kabul eder. Peki cuma günü okunacak dualar hangileri, cuma namazı saatlerinde okunan dilek duaları nasıldır? Hz. Muhammed'in hastalara şifa için okuduğu duadan çekilecek olan tesbih ve esmalara kadar bilmeniz gerekenleri hazırladık. İşte cuma günü okunacak dilek, rızık ve şifa duaları; 

 

 Cuma günü okunacak rızık duası : Cuma namazından sonra okunacak dua : 

 

 -Allahümme yâ ganiyyü, yâ hamîdü, yâ mübdiü, yâ mu’îdü, yâ rahîmü, yâ vedûd. Eğninî bihalâlike an harâmike ve bifadlike ammen sivâke. 

 

Duanın Türkçe anlamı : Ey Ganî, Hamîd, Mübdi, mu’îd, Rahîm, Vedûd olan Allahım. Beni halâl ettiklerinle iktifâ ettir, haramlara düşürme. Fadlınla, ihsân ederek beni Senden başkasına muhtâc etme! demektir. 

 

 Cuma günü okunacak dilek duası : Cuma günü akşam ezanına 45 dakika kala 

 “Ya Meliki Muktedir sin Allah’ım bana yardım et” ismini (100) defa tekrarlayıp sonrada dileğini söyleyen kişi sıkıntıdan kurtulur ve derdine derman bulur. 

  DİLEKLER İÇİN ESMA : İmam Gazali'ye göre Cuma günü bin kere Ya Allah diyenler evliyalar sınıfına dahil olur. Yine Cuma günü namazdan önce yüz defa Ya Allah, Ya Hudiyen kimsenin hayırlı dileği gerçekleşir. 

 

Cuma günü okunacak kısmet açma duası : Cuma günü abdest alınıp 2 rekât tövbe namazı kılıp 18 defa Cuma suresi okunması hayırlı evlilik için tavsiye edilir. Bunun dışında evlenmek isteyenleri kısmetlerinin açılması için her gün şu duayı okumaları öneriliyor : 

‘’Rabbi inni lime enzelte ileyyi min hayrin fakiru. 

(Manası : Rabbim bana indireceğin her hayra muhtacım.  

 

Cuma vakti saatinde okunacak dualar : Cuma günü ikindi namazı ile güneş batmasına kadar olan zaman diliminde dua edilmesi tavsiye ediliyor. -

La ilahe illa ente ya hannanü ya mennanü ya bedias semavati vel erdi ya zel celali vel ikram”  

RIZIK ARTIRAN DUA : Cuma günü ve onun dışında her gün sabah akşam besmele ile birlikte 19 defa şu duayı okursanız rızık sıkıntısı çekmezsiniz ve rızkınız artar : “Bismillahirrahmanirrahim. Ferdün hayyün kayyümün hakemün adlün kuddusün Ve terzüku men teşaaaü bigayri hısaab.” 

  Cuma günü okunacak sureler hangileri? : Cuma gecesi Kehf suresi okuyan, Kıyamette, yerden göğe kadar bir nurla aydınlanır. İki Cuma arasında işlediği günahlar da affolur. [Tergib] Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur. [Dare Kutni] 

 

CUMA GÜNÜ 7 DEFA İHLAS OKUYANIN... : Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn okuyanı, Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur. [İ.Sünni]  



Cuma namazında hutbe esnasında yüz defa “Ya Basîr” ism-i şerifini okuyanı Cenab-ı Allah hidayete erdirir, kalp gözünü açar. Cuma Günü ”YA VELİYYÜ YA ALLAH” esmasını (1000) defa zikreden kişi her istediğine kavuşur. 

 

  Cuma günü
“LA İLAHE İLLALAHÜ’L MELİKÜ’L HAKKU’L- MÜBİN” (200) defa zikreden Kişi Allah’tan ne isterse verilir. Cuma günü Sabah 'YA-RAKİB esması (312) defa zikrederek istegini Allah’a bildirrisen isteğin kabul olur. 

 

CUMA GÜNÜ DUA SAATİ : Bu vaktin ne zaman olduğu hususunda değişik sözler söylenmiştir. Abdullah ibn Selam Peygamberimiz ile yaptığı 'Cuma vakti' üzerine bir konuşmayı şu sözlerle aktarıyor: “Allah Rasulü (sas) oturuyordu. Ben, ‘Allah’ın kitabında (Tevrat’ta) şu ifadeyi buluyoruz: Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, mümin kul o saati denk getirerek namaz kılıp Allah’a dua ettiği takdirde isteği mutlaka yerine getirilir.’ dedim. Benim bu sözüm üzerine Rasulullah, ‘Yahut bir saatin bir kısmı.’ diye bana işaret buyurdu.  


CUMA GÜNÜ DUA VAKTİ : Ben de; ‘‘Bu vakit (Cumanın) hangi vaktidir?’ diye sordum Bana, ‘O vakit gündüzün saatlerinin sonudur’ diye cevap verdi. Ben: ‘Bu saat namaz vakti değildir.’ deyince bana şu cevabı verdi: ‘Evet, mümin kul namaz kılar, sonra müteakip namazı beklemek maksadıyla oturursa o, sevap yönüyle aynen namaz kılıyor gibidir.” 

 

 TAM SAATİ KAÇ? : Cuma gününde, duaların kesinlikle kabul olunduğu o saatin gizli olduğu söyleniyor. Hz. Ebu Hureyre, Peygamberimiz ile yaptığı konuşmayı şöyle aktarıyor : "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm cum'a gününden bahis açıp dedi ki: "Onda bir saat vardır; müslüman bir kul namaz kılar olduğu halde, o saate erse, Allah'tan her ne istemişse onu Allah kendisine mutlaka verir." 

 CUMANIN EN KIYMETLİ SAATİ GİZLİ : Cuma gününün özel saatiyle ilgili konuşurken Resulullah eliyle o vaktin azlığını işaretliyordu. Ebu Hureyre Cuma gününün o kıymetli vaktinin hangi saatte olduğunu sorunca Peygamberimizin yanıtı şu şekilde oldu: "Bize: “Bu saati ben biliyordum. Lakin sonradan Leyle-i Kadir bana unutturulduğu gibi bu da bana unutturuldu.” buyurdu.