İmâm-ı Yâfi'î (Rahimehullâh) "Ravdu'r-rayâhîn" isimli eserinde meşayıhdan bir zatın şöyle anlattığını nakletmiştir:
"Çok şiddetli bir hastalığa yakalandım, o derece ki kendimden ümit kestim, beni gören de benden ümit kesti. O sırada bulunduğum halin en şiddetli ve sancılı dönemindeyken bir cuma gecesi rüyamda şöyle gördüm:
Bir adam yanıma gelip başımın ucunda oturdu, onun ardından da birçok halk yanıma girdi, girdikleri zaman kuşlara benziyorlardı, oturduklarında ademi' suretine (insan şekline) dönüştüler.
Böylece birçok halk bulunduğum odaya girmeyi sürdürdüler, benim gözüm hep kapıya doğru idi, onların girmesi bitince başucumda oturan zat başını kaldırarak:
'Ben bu beldeye üç kişiyi ziyaret için geldim, birisi budur' diyerek eliyle beni işaret etti.
Sonra: 'Diğeri Sâlih el-Hulkânîdir' buyurdu, ben o zatı daha önce tanımıyordum, bir de üçüncü olarak ismini söylemediği bir kadından bahsetti. Sonra o zat elini yanımın üzerine koyarak: 'Bismillâhi, (rabbiyallâhü,) hasbiyallâhü, tevekkeltü 'alelallâhi, i'ğtesamtü billâhi, fevvedtü emrî ilallâhi, mâşâallâhü, lâ (havle ve lâ) kuvvete illâ billâhi'
بِسْمِ اللهِ، (رَبِّيَ اللهُ،) حَسْبِيَ اللهُ، تَوَكَّلْتُ عَلَى اللهِ، اِعْتَصَمْتُ بِاللهِ، فَوَّضْتُ أَمْرِي إِلَى اللهِ، مَا شَاءَ اللهُ، لَا (حَوْلَ وَ لَا) قُوَّةَ إلَّا بِاللهِ
'Allâh'ın adıyla! Allâh bana yeter! Ancak Allâh'a tevekkül ettim, ancak Allâh'a sığındım, işlerimi Allâh'a ısmarladım, Allâh ne dilerse o olur, Allâh'ın yardımı olmadan (hiçbir şeye) güç bulunmaz' dedi. Sonra bana: 'Bu kelimeleri okumayı çok yap, zira şüphesiz bunlarda her hastalıktan şifa, her gam ve kederden kurtuluş, her düşmana karşı nusret (yardım) vardır.
Bu kelimeleri ilk söyleyenler Hamele-i Arş'dır (Arş'ı taşıyan meleklerdir (Aleyhimü's-salâtü ve's-selâm)).
Onlar Arş'ı taşımakla emrolundukları zaman (O'nun ağırlığına dayanabilmek için) Allâh-u Te'âlâ onlara bu kelimeleri söylemelerini ilham etmiştir ve kıyamet gününe kadar bu kelimeleri söylemeye devam edeceklerdir' buyurdu.
O sırada o zatın sağında bulunan bir adam: 'Ya Rasûlallâh! Bu kelimeleri düşmanla karşılaştığında söylerse ne olur?' diye sorunca: 'Ne iyi, pek iyi, çok iyi olur. Feth, nusret (yardım) ve (zafer) müjde(si nasib olur)' buyurdu. Ben o zatın Ebû Bekr es-Sıddîk (Radıyallâhu Anh) olduğunu düşünerek: 'Ya Rasûlallâh! Bu Sıddîk mıdır?' deyince: 'Bu benim amcam Hamza'dır' buyurdu. Sonra mübarek eliyle solunda bulunanları işaret ederek: 'Bunlar şehitlerdir' buyurdu. Sonra arkasındakileri göstererek: 'Bunlar da salih kimselerdir' buyurdu, sonra yanımdan çıktı. Birden uyanıverdim, bir de ne göreyim, hastalığımdan sıyrılıp çıkmışım. Böylece ben hayatımdaki en sıhhatli zamanım gibi sabaha çıktım elhamdülillâh." [Habîb 'Alî ibnü Hasen el-'Attâs Bâ'alevî, el-Kırtâs, 1/419; es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/93]
Faydalı Malumat
1) Yemen sadatından Habîb Abdülbârî ibni Aydarûs (RahimehuIIâh)ın beyanı vechile; bu altı kelime Hamele-i Arş'ın (Arş'ı taşıyan meleklerin gökleri, yerleri kaplamış olan o büyük Arş'ı taşıyabilme kuvveti kesbetmek için okudukları) dualarıdır ki selef-i salihin onları hiç terk etmezdi. [Habîb Zeyn, en-Nücumü'z-zâhira, sh:77]
2) Üstadımız Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû), Şeyhi Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû)nun kuyudat (kayıtlar)ından kendi el yazısı ile derlediği mecmuasında bu konuda:
"Bu zikirler yevmiyyen (her gün) yedi defa kıraat oluna ki biemrillâhi te'âlâ ve lutfihî (buna devam eden kişi) marazdan mahfuz olup (hastalıklardan korunup, kendisine) vuslat-ı ilellâh (Allâh-u Te'âlâ'ya manen kavuşma) ve husn-ü hatime (imanla bitecek güzel son) müyesser olur" diye yazdıktan sonra: "Yine Efendi Babamız'ın yazısı(ndan alınmış)dır" diye kayıt düşmüştür.
3) Bu zikirlerin lafzı hakkında birkaç rivayet mevcut olup ârif-i billâh Abdülbârî (Kuddise Sirruhû)nun rivayetinde "Rabbiyallâh" ziyadesi bulunmaktadır.
Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû)dan gelen nakilde ise "Lâ havle..." ilavesi mevcuttur. Dolayısıyla ihtiyaten zikirlerin birlikte okunması münasip olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder