3 Aralık 2014 Çarşamba

Hafızayı Kuvvetlendirecek Namaz ve Tarifi

İbni Abbas’ın Hz Ali’den (radiyallâhu anh) rivayet ettiğine göre; Hz. Ali (radiyallâhu anh) Resûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) gelerek: "Annem ve babam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebu'l Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?" Hz. Ali (radiyallâhu anh): "Evet, ey Allah'ın Resulü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şu tavsiyede bulundu: "Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunup şahit olduğu) meşhud bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Ya'kub da evlatlarına şöyle demişti: "Sizin için Rabbime istiğfar edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk.
Dört rek'at namaz kıl.
Birinci rekâtta, Fatiha ile Yasin sûresini oku,
İkinci rekâtta Fatiha ile Duhân sûresini oku,
Üçüncü rekâtta Fatiha ile Secde sûresini oku,
Dördüncü rekâtta Fatiha ile Tebâreke'l-Mufassal'ı (Mülk sûresi) oku.
Teşehhüdden sonra şu duayı oku:
﴿اَلْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ﴾
﴿اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ﴾
﴿اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِيٓ أَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ﴾  سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَـمْدُ لِلهِ وَلآَ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ  سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ 
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰۤى اٰلِهِ عَدَدَ كَمَالِ اللهِ وَكَمَا يَلِيقُ بِكَمَالِهِ  
اَللَّهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰۤى اٰلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰۤى إِبْرٰهِيمَ وَعَلٰۤى اٰلِ إِبْرٰهِيمَ وَبَارِكْ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰۤى اٰلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلٰۤى إِبْرٰهِيمَ وَعَلٰۤى اٰلِ إِبْرٰهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى سَآئِرِ إِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَا نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ مَا دَامَ مُلْكُ اللهِ تَعَالٰى
﴿رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلاَ تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذِينَ اٰمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَؤُفٌ رَحِيمٌ﴾
اَللَّهُمَّ ارْحَمْنِي بِتَرْكِ الْمَعَاصِي أَبَداً مَا أَبْقَيْتَنِي وَارْحَمْنِي أَنْ أَتَكَلَّفَ مَا لاَ يَعْنِينِي وَارْزُقْنِي حُسْنَ النَّظَرِ فِيمَا يُرْضِيكَ عَنِّي  اَللَّهُمَ بَدِيعَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِي لاَ تُرَامُ
أَسْأَلُكَ ياَ اَللهُ يَا رَحْمٰنُ بِجَلَالِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُلْزِمَ قَلْبِي حِفْظَ كِتَابِكَ كَمَا عَلَّمْتَنِي وَارْزُقْنِي أَنْ أَتْلُوَهُ عَلَى النَّحْوِ الَّذِي يُرْضِيكَ عَنِّي  اَللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِي لاَ تُرَامُ  أَسْأَلُكَ ياَ اَللهُ يَا رَحْمٰنُ بِجَلَالِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُنَوِّرَ بِكِتَابِكَ بَصَرِي وَأَنْ تُطْلِقَ بِهِ لِسَانِي وَأَنْ تُفَرِّجَ بِهِ عَنْ قَلْبِي وَأَنْ تَشْرَحَ بِهِ صَدْرِي وَأَنْ تُعْمِلَ بِهِ بَدَنِي، فَإِنَّهُ لاَ يُعِينُنِي عَلَى الْحَقِّ غَيْرُكَ وَلاَ يُؤْتِيهِ إِلآَّ أَنْتَ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ
Ey Ebu'l-Hasan, bu söylediğimi üç, beş veya yedi cuma yapacaksın, Allah'ın izniyle duana icabet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki, bu duayı yapan hiçbir mü'min icabetten mahrum kalmadı." İbni Abbas (radiyallâhu anh) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ali (radiyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resulullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem.) aynen önceki meclisteki gibi tekrar gelerek: "Ey Allah'ın Resulü!" dedi, "geçmişte dört beş ayet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar ayet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına anlatmak istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem.) bu söz üzerine Hz. Ali’ye (radiyallâhu anh) "Ey Ebu'l-Hasan! Kabenin Rabbine yemin olsun ki, sen müminsin!" buyurdu. (Tirmizi, Da'avat 125)
Duanın Manası:
‘Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.’
‘Hamd olsun o Allah’a ki, gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve aydınlığı var etti.’
‘O Allah’a hamd olsun ki, kulu Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem.)’e Kitab’ı indirdi.’
Allah’ı tesbih ederim, hamd Ona mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah büyüktür. Havl ve kuvvet yüce ve azim olan Allah’ın (elinde)dir.
Allah, bütün kusurlardan münezzehtir. Ona (kendine mahsus hamdiyle) hamd ederim. Azim olan Allah, bütün eksikliklerden münezzehtir.
Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed’e ve Onun âline Allah’ın kemâlâtı adedince ve kemaline yaraşır şekilde salât ü selâm et ve bereket ver.
Allahım, Hz. Muhammed’e ve Hz. Muhammed’in ailesine, Hz. İbrâhim’e ve Hz. İbrâhim’in ailesine salât ettiğin gibi salât et. Hz. İbrâhim’e ve Hz. İbrâhim’in ailesine bereket ihsân ettiğin gibi, Hz. Muhammed’e ve Hz. Muhammed’in ailesine de bereket ihsan et. Şüphesiz Sen, her bakımdan hamde lâyık ve şânı yüce olansın.
Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed’e ve Onun sâir nebî ve mürselîn kardeşleri üzerine, Allah-ü Tealâ’nın mülkü bakî kaldığı müddetçe, mahlûkatının adedi, Zâtının rızası, Arşının ağırlığı ve kelimelerinin mürekkebi adedince salât ü selâm et ve bereket ver.
‘Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, Sen çok şefkatli ve çok merhametlisin.’
Allahım, beni yaşattığın müddetçe ebedî olarak ma’siyetleri terk etme hususunda bana merhamet et, beni ilgilendirmeyen şeylerin altına girmekten beni esirge, Seni benden razı edecek şeylere karşı güzel bakmayı bana ihsan et.
Semâvât ve arzı yoktan yaratan, celâl, ikram ve daimî izzet sahibi Allahım,
Yâ Allah, yâ Rahmân, Senden, celâlin ve yüzünün nuru hürmetine, bana öğrettiğin gibi kalbimi kitabının hıfzı ile sürekli irtibatlandırmanı ve benden Seni razı edecek şekilde onu okumakla beni rızıklandırmanı isterim.
Gökleri ve yeri yoktan yaratan, celâl, ikram ve daimî izzet sahibi Allahım,
Yâ Allah, yâ Rahmân, Senden, celâlin ve yüzünün nuru hürmetine, kitabınla gözümü nurlandırmanı, lisanımı çözmeni, kalbimi ferahlandırmanı, sinemi açmanı ve bedenime amel ettirmeni isterim. Çünkü hakta bana Senden başka yardım edecek yoktur. Onu da ancak Sen verirsin. Havl ve kuvvet sadece yüce ve azîm Allah’ın elindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder