El-Fettâh İsm-i Şerîfi
“Rahmet ve rızık kapılarını açan.”
“Zorlukları kolaylaştıran.”
“Hidayetiyle kalplere iman ve marifet kapılarını açan.” [Sorularla slamiyet | EL-FETTH]
El-Fettâh, kulların, her türlü güçlük
ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran manasına gelir. Faydalı ilimlere
karşı insanların kalbini açarak, onların islerini kolaylaştıran, bütün
zorluklarını ortadan kaldıran Yüce Allah'tır. Her işinde üstün gelen
O'dur.
İnsanların hayatlarında tecellisini
bir yönüyle, belki de sıkça müşahede ettiklerine kani olduğum ve
düşündükçe rahmetin üstümüze nasıl yağdığını fark ettiğimiz bu İsm-i
Şerîf, “Rahmet ve rızık kapılarını açan; zorlukları kolaylaştıran; hidayetiyle kalplere iman ve marifet kapılarını açan” gibi anlamlara geliyor. [www.cevaplar.org]
"Fettâh" kelimesi, feth'ten
gelmektedir. Feth ise, "kapalı olan şey'i açmak" mânasınadır. Kapalı bir
şey'i açmak: a. Maddî olur; bir kapıyı, bir kilidi açmak gibi. b.
Mânevî olur; kalbden tasaları, kederleri atıp gönlü açmak gibi.
Bitkilerin çiçek açması, tohum ve çekirdeklerin sünbül vermesi, rızık ve
rahmet kapılarının açılması hep Fettâh ism-i şerifinin
tecellîsindendir.
“Feth, kapalı olan şeyi açmak manasınadır” [Prof.Dr.Alaaddin Başar]
demiştik. Açmak ise sadece maddi planda olmak zorunda değildir. Manevi
planda da Allah'ın açması sayesinde çeşitli açılımlar vuku bulur.
El-Fettâh, kelime manası “açan” ise de
ıstılah manası “taraflar arasında hüküm veren, birisine yardım edip
zafere ulaştıran, ganimet kapılarını açan” demektir. Hiçbir sorununuz
olmadığı halde, kalbinizin sıkıldığını, evinizi bir hapishane gibi
hissettiğiniz, sanki dünyanın tüm yükü sizin omuzlarınızdaymış da
ruhunuzun boğulduğunu, adeta her şeyin üzerinize, üzerinize doğru
geldiğini hissettiğiniz olmuş mudur? Olmuşsa “ya el- Fettâh!” diye
Rabbinize sığının! Çünkü Allah, gönüllere ferahlık verendir. O'ndan
başka sizi o tanımlayamadığınız sıkıntıdan kurtarabilecek kimse yoktur.
Ya da biriyle bir konuda tartışmaya
girdiniz. İhtilaf, o kadar derin ve kapsamlı ki, durdunuz ve sustunuz.
Sonra kendi kendinize şöyle dediniz. “Acaba doğru olan hangimiz?”
Elbette en doğrusunu Allah bilir. Doğruları enlemesine boylamasına her
şeyi bilendir. O, haklı olanları destekleyendir. Şahid, Kadir, Âlim,
Hâkim, Adil olan Allah, doğruları desteklediği gibi onlara yol açandır
da…
Çocuk ana rahminde iken çocuğa rızık
kapısını açan, çocuk dünyaya gelince bir kapıyı kapayınca annenin
göğüslerinden iki kapıyı açan. Göğüslerdeki iki kapı kapanınca
acı-tatlı, yaş-kuru yiyeceklerden dört kapıyı açandır. Gönüllere iman
kapısını açan, imanlı mücahitlere ülkelerin kapılarını açan. Gözlerini
açan, hüznümüzü, kederimizi giderip sevinç kapılarını açan. Bereket
kapılarını açan (A'raf 96)
Çekirdeklere çiçek açtıran, tomurcuk gülleri güldürüp, açan
“el-El-Fettâh”a iman edenler gönül kapılarını herkese açarlar. Varlık
kapılarını ihtiyaç sahiplerine açarlar. Gözlerini açarlar. İmansızların
her türlü madrabazlıklarını ortaya çıkarıp insanların gözlerini açarlar.
Altı milyar insanın imana giden yoldaki engelleri açarlar. Allah ile
kulu arasındaki engelleri kaldırırlar.
Bir civciv, yumurta kabuğunu onca
aczine rağmen kırıp, dünyaya kapıları açmakla bize “Fettâh” isminin
tecellisi hususunda hal diliyle bir fikir beyan edebilir. Basit ve
zahirde tek olan bir maddeyi açarak onca değişik suret ve şekilde, tam
bir intizamda insanlar halk etmek, aynı şekilde bitkileri, hayvanları
varlık alemine çıkarmak şüphesiz ki sonsuz kudret sahibi bir Sanatkarın
eseridir. “Canlılar alemine bu nazarla bakabilsek ve onları, dünkü
planların canlanmış ve büyümüş halleri olarak değerlendirebilirsek,
Fettâh isminin sonsuz tecellilerini bir derece görür ve hayran oluruz” [Doç. Dr. Abdülaziz Hatip]
Toprak da rahmet (yağmur) vasıtasıyla ile zemin hazinesini biz
insanlara açar. İşte canlılar bu haliyle kendi varlıklarındaki
mahzenleri, hazineleri ve depoları bir hikmet eliyle vaktinde açarlar.
Ve bütün bunlar, yerli yerinde -insanlardan belki de daha bilinçlice-
teşekkül ederken bir yerlerde de Fettâh ismi başka şekliyle tecelli
eder; mesela rızık kapıları açılır. Bunlar, Fettâh isminin tecelli
ettiği maddi sahadan birkaç numunedir.
Bir milyondan fazla hayvan türü ve
ondan daha fazla bitki türü olduğunu biliyoruz. Bu türlere giren
fertlerin sayısını bilmek ise ancak Allah'a mahsus. Sonsuz denecek kadar
çok olan bu fertlerin bütün planları, nutfelerde, yumurtalarda yahut
çekirdeklerde ilâhî ilim ve hikmetle yazılmış. İşte bu noktaların kitap
haline gelmesi, bu planlardan yapılar kurulması Fettâh isminin
tecellisiyle başlar. Canlılar âlemine bu nazarla bakabilsek ve onları,
dünkü planların canlanmış ve büyümüş halleri olarak değerlendirebilsek,
Fettâh isminin sonsuz tecellilerini bir derece görür ve hayran oluruz.
Doğru olanı yapabilmek için Yüce
Allah'ın Fettâh olması sebebiyle O'nun kapılarını çalabilirsin. Kalbin
mi katılaşmış, O'ndan kalbini yumuşatmasını istersen, doğru olanı
istiyorsun demektir. Bu durumda O, senin kalbini yumuşatır.
Sevgiye mi ihtiyacın var? Vedut olan Allah'ın kapısını çal! O sevgi yolunu sana açar.
İlim kapısını mı çalıyor, bunun için mi çabalıyorsun? Âlim olan Allah, sana ilmin kapılarını açar.
Sağlığına kavuşmak mı istiyorsun? Şafi olan Allah'ın kapısını çal! Fettâh olan Rabbin sana şifanın yollarını açsın.
Aranızda bir ihtilaf mı var? Hâkim olan Allah'ın kapısını çal! Çal ki, sana hükümlerini açıklasın!
“Ve
onların kalplerinin arasını uzlaştırdı. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi
verseydin, yine onların kalplerinin arasını uzlaştıramazdın. Fakat
Allah; onların arasını uzlaştırdı. Çünkü O, daima üstündür, hüküm ve
hikmet sahibidir.” (Enfal Sûresi, 63)
İnsan, dünya hayatında muvaffak olmak
için elinden geleni yapar. Plan program ne gerekiyorsa yerine getirir.
Ancak Allah dilemedikçe hiçbir kapı açılamaz. Âlemlerin Rabbi olan
Allah, takdir ettikten sonra başarı ve zaferin kapıları açılabilir.
Niyetiniz ister dünyayı ister ahreti kazanmak olsun, fark etmez. İster
maddi ister manevi boyutta olsun yine fark etmez. Açma emrini O verir.
Tüm alemleri yönlendiren O'dur. Hangi kapıyı çaldığımıza dikkat edelim!
Rahmet kapısını mı, gazap kapısını mı, hidayet kapısını mı yoksa Kabid
kapısını mı çalıyoruz?
“(O)
ülkelerin halkı inanıp(kötülülerden) korunsalardı, elbette üzerlerine
gökten ve yerden bolluklar açardık. Fakat yalanladılar, biz de onları
kazandıklarıyla yakaladık!” (Araf Sûresi, 96)
Fettâh isminin bir başka sahası da
manevîdir. Kalplerden gaflet perdesinin kaldırılması ve o kalplerin iman
ve hidayete açılması Fettâh isminin en muhteşem, en bereketli ve en
kıymetli tecellisidir.
Manevi sahaya ise “Bir üzüntünün
giderilmesi, zor ve kapalı ilimlerin çözülmesi, bir şeyin başlatılması,
birine bir şeyin kolaylaştırılması, bir meselenin izahı ve çözüme
bağlanması, fetih nusret, zafer ve hüküm” örnek verilebilir. Bunlara da
birçok kez hem dahili hem harici sahamızda şahit olmuşuzdur. Allahü
Teala bir bakarız çözülmez gibi gözüken bir problem, altından
kalkamayacağımız bir iş, kafamızı devamlı meşgul eden bir olumsuzluk
(zahirde) hususunda gönüllerimizi ferahlandırır, ferahlandırır da
şaşırıp kalırız. Fakat burda önemli bir nokta var, Fettâh isminin
tecellisine mazhar olmayı oturduğumuz yerden istemek belki de asırlarca
içine “cup” diye yuvarlandığımız bir hataydı. Unutulan şey ise, İslam'da
sebeplere tevessül ve fiili duanın da bu mazhariyetin yaşanması
hususunda büyük rol sahibi olduklarıdır.
“Kainatın
miftahı, anahtarı insanın elindedir. Alemin kapıları açık ise de manen
kapalıdır. Cenab-ı Hak bütün o kapıları ve kenz-i mahfiyi açan ‘ene'
namında bir miftahı insanın eline vermiştir ” (Mesnevi-i Nuriye)
buyuruyor. Ene (benlik), kapasite farkında olan ve kullanmasını bilen
için nice yeniliklere, güzelliklere, Esma-i İlahiye'ye doğru açılım için
harika bir köprü vazifesi görür. İnsan; akıl, ilim, irade, kudret, akıl
gibi cihazlarla mücehheztir. "Hayru'l-Fatihin" olan Allah-u Teala bütün
bunların kullanma kılavuzu olan Kur'an-ı Kerim'i (İslamiyet'i) de
göndererek Fettâh isminin tecellisine mazhar olmamız için ne gerekiyorsa
vermiştir. Bunları yerli yerinde kullandıktan sonra sırada tevekkül
vardır. Yani elimizden geleni en güzel şekilde yapıp gerisini Allah-ü
Teala'ya bırakmak ve O'nun gerçek Fettâh olduğunun şuurunda kalmak.
Fetih harekatına önce kendi nefsinde başlayan ve sonra da İstanbul'u
fetheden Fatih böyle yapmıştı, yapmıştı ve Fettâh isminin tecellisine
mazhar oldu; ama tabii bununla yetinmedi. Yürek fethi de şüphesiz en çok
arzuladıklarından biriydi ve bunu da hayatı boyunca ihmal etmedi. İşte
maddi fetihler için, manevi fetihler için, yürekler fethetmek için bize
lazım olan şey hem fiili hem sözlü duadır. Böylece Fettâh ismi, hem
maddi hem de manevi sahada, çoğu kez de birbiriyle içiçe geçmiş halde
tecelli eder. İçiçe geçmiş halde nasıl tecelli eder? Bir fakir maddi
olarak feraha kavuşur da manevi olarak da rahatlar... İşte bu da Fettâh
isminin insanlık alemini nasıl her yönüyle çepeçevre kuşattığına bir
misaldir.
Gözü açılan bir insanın bir anda
semalara çıkması, dağlarda dolaşması, denizleri kucaklaması gibi,
kalbinden gaflet perdesi kalkan bir insan da ilâhî isimlere ve bu
isimlerin kaynağı olan ilâhî sıfatlara muhatap olur.
İmam Gazâlî Hazretleri de fethin hem maddî hem de manevî yönü bulunduğuna işaret ederek, maddî fetih için, “Biz, (Hudeybiye anlaşmasıyla) sana gerçekten bir fetih (yolunu) açtık.” (Fetih Sûresi, 48/1) âyet-i kerîmesini; manevî fetih için ise, “Allah'ın insanlara açacağı rahmeti durduracak yoktur.” (Fâtır Sûresi, 35/2) âyet-i kerîmesini misal gösterir.
Fettâh, Allah'ın açan sıfatıdır. Allah
insanları zorluklarla denemekte ancak hiç kimseye güç
yetirebileceğinden fazlasını yüklememektedir. Allah, samimi kullarına
bir zorluk verdiği zaman ondan çıkış yolunu da açar; mutlaka zorluğun
yanında bir kolaylık da gösterir. Nitekim Kuran'da Peygamberimiz
(sav)'in karşılaştığı zorluklar örnek verilerek, bunların kolaylıkla
birlikte verildiği şöyle bildirilmiştir:
«Biz,
senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi? Ve yükünü indirip-atmadık mı? Ki
o, senin belini bükmüştü; Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? Demek
ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle
beraber kolaylık vardır.» (İnşirah Suresi, 1-6)
Kuran'da Allah'ın iman edenlere
sağladığı kolaylıklara daha pek çok örnek verilmiştir. Hz. Musa da
Allah'ın çeşitli zorluklarla imtihan ettiği elçilerden biridir. Ancak
Allah Hz. Musa'yı yardımıyla desteklemiş ve işlerini kolaylaştırmıştır.
Hz. Musa, Firavun'a tebliğ yapmaya giderken kardeşi Harun'u kendisine
yardımcı kılmasını Allah'tan istemiştir. Allah da onun duasını kabul
ederek Hz. Harun'u ona destekçi kılmıştır.
Kuran'da daha pek çok olayla
örneklendirildiği gibi Allah, müminlerin her zaman yardımcısı ve
destekçisidir. Onların üzerinde bulunan ve açılması imkansız gibi
gözüken zorlukları açıp kaldırır. Ancak bu durum inkarcılar için geçerli
değildir. Allah, onların kalplerini daraltır, sıkar ve tüm nimetlerin
kapısını kapar. Rabbimiz'in dilemesi ile kapanan bu kapıları sonsuza
kadar açabilecek hiçbir güç yoktur.
Ehli kitap, özellikle Yahudilerin hak
ile batılı birbirine karıştırdığını, Bakara 42'de haber vermekte. Bu
dünyada siyasilerin silah gücü, ilim adamlarının kelime cambazlığı ve
basit mantık oyunlarıyla hakkı batıla karıştırıp, içine zehir, dışına
şeker konmuş öldürücü imansızlık tuzaklarına bu dünyada yakalananlar
gerçeği anlayamadan giderlerse, ahirette hak ile batılın arasını
“el-Fettâh” olan Rabbimiz açacak ve herkes gerçeği görecek, ama iş işten
geçmiş olacak.
Allah-u Teala, yapılan kötülüklere bir
mühlet veriyor iyiliklere ise hemen ihsan kapılarını açıyor.
Kötülüklere de hemen kapı aralasaydı, tüm insanların cezalandırılması
gerekirdi. Hâlbuki Allah, o kötülük yapanlara bir daha doğru yolu
bulmaları için fırsatlar vermektedir, mühlet tanımaktadır. Allah,
imtihan gereği kötülükler için ortam verse de, hayırlar için açtığı kapı
açıklığı kadar, kötülük kapılarını aralamıyor. Bu yüzden Allah,
“Fettâh”tır denince olumlu işler hakkında Fettâh'tır deriz. Mesela her
duayı kayda değer görürken, hiçbir beddua kayda değer görülmez O'nun
katında. İnsanların dualarına cevap verirken, beddualara takdir
vermiyor. Allah, her işini hikmetle yapar. Her hayrı onaylarken, hiçbir
kötülüğü onaylamaz.
İyi bir Müslüman olmak için sana ne
lazım? İlim, çaba, yardımcı, güven ne lazımsa Fettâh olan Allah'tan iste
o kapılarını çalanları bilen ve duyandır. Yeter ki o kapıyı çal ve
O'nun Fettâh olduğuna emin ol! Yüce Allah'ın her sıfatının yanı sıra,
El- Fettâh olduğuna iman ettik!
Bir kişide rızıklanan kalp, rızıkları
dağıtmaya vesile olduğunda, fetih açılır. Gayret, Fettâh ismi ile
isimleninceye kadar vardır. Fetih açılmış olanda gayret kalmaz. Dili ile
İlâhi müşküller çözülür. İlim ve marifeti ile halkın hem dünyevi, hem
uhrevi meseleleri cevap bulur. Mü'minlerin önemli bir kısmında bu isim
yansımaz. Bu isim özel vazifeli kişiler için tecelliye açıktır.
İnsan, Fettâh ismini anlamaya
çalıştıkça Allah'ın rahmetinin nasıl geniş olduğunu bir kere daha
düşünmek fırsatını elde ediyor ve İlahi ahlaka uzanan yolda ne yapması
gerektiği konusunda bir anahtar elde etmiş oluyor. Şüphesiz kendimizden
zayıf olanlara merhamet etmemiz, fakirlere yardım etmeye çalışmamız,
adaletin ve gerçek hürriyetin kapısını başkalarına açmaya çalışmamız,
kardeşlerimizin kederleriyle kederlenip “acaba nasıl yardım ederim?”
diye düşünmemiz, diğer insanların da yüreklerini feth, hidayetlerine
vesile olma uğraşı ve nihayetinde bütün bu güzelliklerin, yardımların
kaynaklarının Allamulguyub (dış duyular yoluyla bilinemeyenleri en iyi
bilen...) olan Allah olduğunu bilmek Fettâh ismine ayna olmak için
vasıtalardır.
Bir düşün; nelerin açılmasını umuyoruz
gün içinde.. Havalar açılsın isteriz sözgelimi; gök mavi, güneş ışıl
ışıl olsun ki içimiz de açılsın. İçimizde baharlar çiçek çiçek açılsın..
Kanatları açılsın sevinçlerimizin. Gönül bahçemizde kelebekler
kanatlansın.. İçimize sarıp durduğumuz sancılı ukdeler açılsın;
üzerimize sağır duvarlar gibi sarındığımız umarsızlık duvarlarında
gedikler açılsın. Annelerin kolları yavrularına alabildiğine açılsın.
Sevenlerin yolları sevdiklerine açılsın. Ardında mazlumları, masumları
hayattan saklayan paslı kapılar açılsın. Darlıklarımız geniş meydanlara
açılsın.. Dudaklarımız hep hayır için aralansın. Fettâh ismine tutunup
birbirimize beyaz sayfalar açalım. Fettâh isminin gölgesinde durup
dostlarımıza gönlümüzün baş köşesinde yer açalım. Fettâh isminin ışığına
varıp kalp gözümüzü körleyen perdeleri açalım. Eşikte bekletmeyelim
kimseyi ve kapıları açalım. Küsmeyelim kimseye ve kapıları hep aralık
bırakalım. Her sözümüzü Fettâh isminin sırrıyla açalım...
Ya Rab, sen bizi Fettâh ism-i şerifini en doğru şekliyle idrak edenlerden eyle! Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder