«YÂ ZEKİYYÜ'T TAHİRÜ MİN KÜLLİ AAFETİN LİGUDSİHİİ»
Allah Teâlâ'nm isimlerinden bir ism-i şerif de «Ze-kîyy»dir. Tâhir -pâk demektir. Zâtı şerifi zekîyyi mutr-lakdır.
Mânâsı: Ey zekîyyi nazif'ün Nâkîü hakiki mutlak;
ezelî, ebedî bütün âfetden zâtı pâkî kudsiyei kema-lâtmla pâk, ârî ve
tâhirsin. İnsan nevinin hatıralarına gelen âfetlerin hepsinden münezzeh
zekîyyi mutlaksın.
Havass ve Esrarı: Her kim bu şerefli ismi okuyarak
ervah davet etmek istese; Çarşamba günü cenabet olmadan temiz gusül
etsin. Ve temiz elbise giysin. Evde bir halvet (kimse olmadık) yere
gizlice girsin. Bu adı 1051 defa okusun, öyleye kadar evde otursun. Hiç
endişe etmeden. Ervahdan 7 kişi gelir, buna görünürler. Elbiseleri
yeşildir. Bu kişiye karşı •dururlar. Yüzleri yeni ay gibi nurlu olur.
Tebessüm ederek dururlar. Bu da birşey dememeli durmadan bu ismi
(duayı) okumalı. Onlar buna derler ki:
— Ne hacetin var. Bizi niçin yerimizden ayırdın. Bizi Meşrikdan getirdin? Bu ism-i azam kuvvetiyle..
O kimse konuşup şöyle desin:
— Ey ervahlar! Allah sizden razı olsun. Siz de
Al-lah'dan razı olun. Benim davetimi yerine getirdiniz. Şimdi sizden
benim dileğim şudur. Bu isim kuvvetiyle her vakit her işde ve her
hâlde; iyi halde, kötü hâlde bana yardım edesiniz. Benim yanımda hazır
bulunası-mz.
Onlar da kabul ettikleri sözü söylerler:
— Her ne buyurursan emrinde oluruz ve dileğini yerine getiririz, derler.
Onlar böyle deyince; o kimse hemen ayağa kalksın.
— Allah Teâlâ sizden razı olsun. Aziz tutsun ki;
siz beni aziz tutdunuz. Ey ervahlar sizden bana bir nişan - alâmet
olmasını dilerim. Yanımda bulunsun. Hacet vaktinde onu okuyunca yanıma
gelesiniz, deyince derler ki:
sın. Ve de bu isme şek getirmesin. Bu isim (dua) azim isimdir. Her kim şüphe etse kâfir olur neuzübillâhi Teâlâ (62).
Cenâb-ı Şeyhül Ekber Muhyiddin Arabi (KS.) buyurur ki:
• Bir kimse günde 150 kere bu ismi zikir etse;
oruçlu ve riyâzetli olduğu halde.. Her tekrarında «Ya Had im eş Şems
ecibenî Ya Allah» dese; buna müdave-metle semadan bir ruhani şahıs nâzü
olur ve sorar:
— Bu zikirden garazın ve maksadın nedir?
O zaman o zikir eden şahıs muradım söylemelidir. O ruhani şahıs der ki:
— Dilek ve hacetini hasıl etmek için ben sana
yardıma müvekkelim. İktiza ettiğinde hayırlı muradın için beni davet
eyle.. Der ve yerine döner. Her hacet için davet olduğunda hazır olur.
• Bu ismin hassalanndandır: Çarşamba günü gusül
edip temiz elbise giyerek bir halvetde oturmalı. Günde 1051 kere bu
ismi (duayı) zikir etmeli. Kalbinde habasetden, (kötülükden) buğzu -
adâvetden bir şey olmaz. Zümrei Ruhaniyinden 7 şahıs icabet eder.
Onların alâmeti şudur. Yeşil elbise giyerler. Beraber otururlar.
Onlardan birisi konuşur. Tevazuu ile reddi kelâm etmelidir. Murad ve
maksud her ne ise söylemelidir. Bu 100 gün halvet ile husule gelir.
Perhizi kâmile ile hayvanatdan ve onlardan hasıl olan gıdalardan
sakınmalıdır. O ruhani şahıslarla konuştuğunda hacetini taleb
etmelidir. Onlar:
— Semi'na ve ata'na (işittik ve itaat) ettik derler.
Onlardan yanında bulunması için bir alâmet
istemelidir. Bir dahaki halvete hacet kalmamalı. Onlar bir beyaz
cevhere benzer bir nesne verirler. Üzerinde yeşil hat ile yazı vardır. O
şahıs onu alıp yüzüne gözüne sürmeli ve onlara burada yazılı olan ismi
bana öğretin demelidir. Onlar öğretirler. Hatta o yeşil hat ile
yazılmış yazıyı okuyunca o ruhani şahıslar orada hazır olurlar.
Yeryüzündeki ve denizlerdeki acaibliklere muttali ederler (63).
* Cinlerle görüşmek ve onlardan dileğini yerine
getirmelerini isteyen kimse Çarşamba günü gu-sûl etsin, temiz elbise
giysin ve bir halvet evde oturup 1051 defa bu azim ismi okuduktan sonra
7 cin gelir Yeşil donları ile.. Başlarında taçları olur. O kimsenin
karşısında dururlar, onunla konuşmak isterler. O kimse onlarla
konuşmayıp hemen bu azim ismi başından sonuna kadar devamlı suretde
okumalıdır. O kadar çok okumalıdır ki; Onlar:
— Ey kişi ne gibi bir işin vardır ki; bizi bu ad kuvvetiyle Meşrıkdan getirdin, derler. O da:
— Allah sizden razı olsun.. Şöyle ki bu ismin
da'-vetine hazır olduk. İmdi gerek hayırda gerek serde her ne vâki
olursa bana yardım edesiniz.
Ama da'vet yapan kimsenin hayvani nesneler
yememesi, gönlünün safi, berrak olması gerekir. Eğer böyle olmazsa
konuşurken şaşırır. Söyleyemez olur. Hayvani gıdalar yememesi
gerekdir ki; endişe olma-' sm.
Sonra onun dileğini yerine getirirler. Onları davet eden hemen ayağa kalkıp sağ elini göğsü üzerine koyup:
— Buraya gelmekle sizler beni nasıl ululamış
iseniz Allah Teâlâ da sizleri ululasm. Şimdi sizlerle benim aramda bir
nişan olsun ki; hacet vaktinde gelip hacetimi bitiresiniz. O cinniler
de derler ki:
— Bize hiç davete hacet gerekmez.
Bir mühür verirler. Yumurta gibi olur. Üstünde
yeşil hat ile yazı bulunur. O kimse o mühürü alıp öpüp yüzüne-gözüne
sürmeli, başına koymalı.
— Bu hattı (yazıyı) bana öğretin. Tâ ki okuyayım, demeli.
O cinler de onun hassalarını söylerler. O mühürü;
fâsıkdan, cünûbden, hayızlı kadından görmemeleri için gizlemelidir. Bu
iş bittikden sonra o kimse onlara tevazuu gösterip.
— Zahmet çekdiniz.. Varın selâmetle gidin.. Ta benim hacet vaktime değin., demeli.
Cinleri davet gerektiği zaman güzel kokular
tütsülemeli. Bu duayı 7 defa okumalı. Cinler gelirler. Her ne hacet
dilerse yerine getirirler (64).
Günü: Pazartesi Gecesi: Salı
Ulvi Meleği: Galvaiyle
Süfli Meleği: Denkatişin
Buhuru: Ak Sandal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder