Ahmed bin İdrîs, Abdülvehhâb Tâzî hazretlerinin sohbetleri ve
tasarrufları ile Magrib’de yetişen âlim ve velîlerin en büyüklerinden
oldu.
Çok kerâmetleri görüldü. Onun en büyük kerâmeti uyanık hâlde iken
de Resûlullah efendimizi görmesi ve O’ndan şifâhen salevât-ı şerîfeleri
öğrenmesiydi.
Kendisi şöyle anlatır:
Bir defâsında Resûlullah
efendimizi gördüm. Yanında Hızır aleyhisselâm da vardı. Peygamber
efendimiz Hızır aleyhisselâma, bana Şâziliyye yolunun dersini (edebini)
öğretmesini emrettiler. O da bana Resûlullah’ın huzûrunda nasıl
olunacağını öğrettiler. Daha sonra Peygamber efendimiz, Hızır
aleyhisselâma sevâbı daha çok olan zikir, salevât ve istigfârları
öğretmesini buyurdu. O zaman Hızır aleyhisselâm; “Onlar hangileridir yâ
Resûlallah?” diye suâl etti.
Peygamber efendimiz;
“Lâ ilâhe illallah
Muhammedün Resûlullah fî külli lemhatin ve nefesin adede mâ vese’ahü
ilmüllah…” diye üç defâ,
sonra da;
“Külillâhümme innî es’elüke bi nûr-i
vechillah-il-azîm.” sonra da; “Estagfirullah el-azîm el-kerîm ellezî lâ
ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm Gaffâr-üz-zünûb. Yâ zel-celâli
vel-ikrâm.” diye buyurdular. Sonra da Peygamber efendimiz bana; “Ey
Ahmed! Yer ve göğün hazînelerini sana verdim. O da bu zikir, salevât ve
istigfârdır.” buyurdular. Çok iltifât ve teveccühlere mazhar oldum.
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah fî külli lemhatin ve nefesin
adede mâ vese’ahü ilmüllah…”
Anlamı: Allah’ın ilminin kapsadığı şeyler
adedince ve (yaradılan her varlığın) her göz açıp kapama ve her nefes
alışverişi adedince, her an lâ ilâhe illallâh, Muhammedün rasûlullâh.
——-
Ahmed bin İdrîs’in talebelerinden biri, Mekke-i mükerremede vefât etti.
Onu Muallâ kabristanlığına defnettiler. Defin esnâsında orada bulunan
keşf sâhibi bir talebe, Azrâil aleyhisselâmın Cennet’ten bir yaygı ve
büyük kandiller getirdiğini ve kabri göz alabildiğine genişlettiğini
gördü. Bu hâle gıpta edip; “Keşke, öldüğümde benim için de Rabbim böyle
bir ikrâmda bulunsa.” dedi. O zaman Azrâil aleyhisselâm; “Sizden
herbiriniz, Allahü teâlânın sevgili kulu olan hocanız Ahmed bin İdrîs’in
devamlı okumuş olduğu salevât-ı şerîfeler bereketiyle böyle ikrâm ve
ihsânlara kavuşacaksınız.” buyurdu. O büyük salevât da şöyledir:
“Allahümme innî es’elüke bi nûri vechillahil azîm. Ellezî melee erkân’el
azîm bi kadri azameti zâtillahil azîm fî külli lemhatin ve nefesin
adede mâfî ilmillahil azîm salâten dâimeten bi devâmillahil azîm,
Ta’zîmen li hakkıke yâ Mevlânâ yâ Muhammed yâ zel hulukil azîm ve sellim
aleyhi ve alâ âlihî mislü zâlike vecma’ beynî ve beynehû kemâ Cema’te
beyner’rûh-ı ven-nefsi zâhiren ve bâtınen yakazaten ve menâmen. Vec’alhü
yâ Rabbi rûhan lezzâtî min cemî’il vücûhi fid-dünyâ kablel âhira yâ
Azîm.”
Anlamı: Allah’ım! Yüce Arş’ı kuşatıp kaplayan namütenâhî
nurun yüzü suyu hürmetine, Allah ’ın sonsuz kudretini ayan beyan ifade
eden alâmetler hürmetine, kadri yüce Efendimiz Muhammed (s.a.v.) ’e ve
âline, her an, Allah’ın ilminin kapsadığı şeylerin adedince rahmet,
hayır ve bereket ihsan eyle; öyle bir rahmet, hayır ve bereket ki, daimî
ve ebedî olsun.Ey Efendimiz Muhammed (s.a.v.)! Ey ahlâkı yüce olan!
Layık olduğun ve Allah katındaki yüksek derecen sayesinde sen bu övgüyü
hak edensin. Allah ’ım! İşte bu sevgili kuluna ve âline bir misli daha
selam eyle ve vücutla ruh arasını birleştirdiğin gibi benimle O’nun
arasını cemeyle. Zâhir(Açık) ve gizli olarak, uyku halinde ve uyanık
iken O’nu bana örnek eyle.
—-
İstiğfar:
"Estağfirullâhel
azıymellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme, ğaffâraz zünûbi,
zelcelâli vel ikrâm, ve etûbü ileyhi min cemiy’ıl meâsıy küllihâ
vezzünûbi vel âsâmi ve min külli zenbin eznebtühû amden ve hataen,
zâhiran ve bâtınen, kavlen ve fı’len, fî cemiy’ı harekâtı ve sekenâtî ve
hatarâtî ve enfâsî küllihâ, dâimen ebeden sermeden minez zenbillezî
a’lemü ve minez zenbillezî lâ a’lemü, adede mâ ehâta bihil ılmü ve
ahsâhül kitâbü ve hattahül kalemü ve adede ma evcedethül kudratü ve
hassasathül irâdetü ve midâde kelimâtillâhi, kemâ yenbeğıy li celâli
vechi Rabbinâ ve cemâlihî ve kemâlihî, kemâ yühıbbü Rabbünâ ve yerdâ."
Anlamı: Celâl ve ikram sahibi, günahları affeden, Hayy ve Kayyûm ve O
’ndan başka ilah bulunmayan azamet sahibi Allah’a istiğfar ediyor,
günahlarımın affını O’ndan diliyorum. Her türlü küçük-büyük, bilerek
veya bilmeyerek işlediğim bütün günahlardan dolayı tevbe ediyorum;
gizliden ve açıktan, söz olarak veya bizzat işlediğim günahlardan, her
türlü davranışımdan, aklıma gelen ve gelmeyen bütün hatalardan ebediyyen
pişman oldum. Allah ’ın ilminin kapsadığı, kalemin yazdığı, Allah’ın
kelimeleri adedince tevbe ediyorum. Rabbimin rızası doğrultusunda
yaşamaya azmediyorum. Allah’ım! Yardımını esirgeme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder