Bazı insanlar var ki, Müslüman olduklarını söylerler.
Ama Müslümanlığa
ait herşeyden rahatsız olurlar.
Kuran'dan, Hz. Peygamber (s.a.v.)'den,
din aliminden, camiden, ezandan velhasılı Allah'ı ve dini hatırlatan her
şeyden rahatsız olurlar.
Kılıfını ise şeytan onlara şöyle fısıldıyor:
'Siz kalbimiz temizdir deyin ve geçin." Onlar da belki farkında olmadan
böyle derler. Böyle diye diye, kalplerini Allah'a kapatırlar.
Bunların bir kısmı inadi bir düşmanlık ve inkar içindeler. Bir kısmı ise sele kapılmış çer-çöp gibi kendini salıvermiş akıp gidiyor.
Kuran-ı Kerim bu hali şöyle anlatıyor:
"Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların
gözlerine bir çeşit perde gerilmiştir. Ve onlar için (dünya ve ahirette)
büyük bir azap vardır." (Bakara, 7)
"Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler." (Mümin, 35)
"Heva ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (bildiği) bir bilgiye göre
saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde
çektiği kimseyi gördün mü?" (Casiye, 23)
Ne yazık ki mühürlü gözler,
kulaklar ve kalpler vardır. İnsan inat eder, direnir, Allah'a savaş
açar. Allah da kalbini mühürler. Allah'ın mühürlediğini sadece o açar.
(Casiye, 23)
başkası asla açamaz. Bu türden insanlara sözüm ve tavsiyem
şudur: Gelin kalbiniz mühürlenmeden kendinizi yoklayın. Tez yoldan
dönün. Mühür gelmeden. Ve sadece tek soru sorun kendinize; önyargı, kin,
nefret, haset gibi duygulardan arınarak sadece tek soru: "Ya ben
yanılıyorsam? Ya ben yanlış yolda isem? Ya mezardan sonra Allah'ın,
Peygamberinin ve müminlerin anlattığı gibi bir alem varsa? Ya orada bir
terazi konulacaksa? Ya her ince ve kalın hesap orada açılacaksa? Ya
bugün sizin sözlerinize alkış tutan kişiler o gün sizden daha perişan
bir halde olacaklarsa? Ya mezardakiler konuşabilselerdi?" Size,
yüzünüze, kalbinize, kulağınıza binlerce desibel bir sesle haykırıp,
"Uyanın! Biz dünyadayken uykudaydık. Ölünce uyandık! Ama kandık,
aldatıldık. Yanıldık. Keşke Allah'la ve peygamberiyle yol edinseydik"
deselerdi?
Mühürlü organlar ancak samimi bir tövbeyle düzelir.
Yoksa
fena yanılacaksınız. Fena kaybedeceksiniz.
Orada kimse size acımayacak.
Rahmet kapıları size açılmayacak.
Mühürlü kalpler sevinemeyecek,
mühürlü gözler göremeyecek.
Mühürlü kulaklar duyamayacak. Tez elden,
daha fırsat varken, tövbe edin ve kendini affettirin. Benden
hatırlatması. Karar sizin..
Kaynak : Nihat Hatipoğlu
Benimde bir çok kez şahit olduğum bir konu :
"Benim kalbim temiz."
O namaz kılıyor neler neler yapıyor.
Ben kılmıyorum ama kalbim temiz, oların yaptıklarını yapmıyorum.
Her kişinin yaptığı kendine,
işlediği günahta, sevapta kendine.
Mahşerde o kişi ile kıyaslanmacak müslüman olan,
Getirdiklerinin hasabını verecak mutlaka.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder