1. SALEVAT
Şa'bân-ı Şerif ayının içerisinde Rasûlullâh ﷺ'e
70.000 kere hangi siğa ile olursa olsun salevat-ı şerife okumak müstehap
görülmüştür ki bunun en güzeli: "Allâhümme salli 'alâ seyyidinâ
Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellim"
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ سَلِّمْ
"Ey Allâh efendimiz Muhammed'e, Ehl-i Beyt'ine ve sahabesine salat ve selam eyle" şeklinde salevat-ı şerife okumaktır.
2. ZİKİR
a) Şa'bân-ı Şerif'in her on gününde bazı hususi zikirleri okumak da müstehab sayılmıştır.
Şöyle ki:
İlk on gününde her gün yüz defa: "Yâ Latîf!"
يَا لَطِيفُ
"Ey (kullarına karşı lütufkar olan) Latîf!"
İkinci on gününde her gün yüz kere: "Yâ 'Azîz!"
يَا عَزِيزُ
"Ey (hiç mağlup olmayan yegane güç sahibi) Azîz!"
Üçüncü on gününde her gün yüz kere: "Yâ Razzâk!"
يَا رَزَّاقُ
"Ey (bolca rızık ihsan eden) Razzâk!" diye zikredilir. Bu zikirlerin
her yüz sonunda şu dua okunursa, bunu yapan kişinin isteğinin
gerçekleşmesi hususunda Allâh'u Te'âlâ ona yardım eder.
Bu dua
şöyledir: "Allâhümme yâ kâmile'l-lütfi! Yâ (kh)afiyye'l-eltâfi!
Tedâraknî bi lütfike'l-(kh)afiyyi verhmanî ve ehlî ve'l-mü'minîne tehte
sürâdikâti 'izzike"
اَللَّهُمَّ يَا كَامِلَ اللُّطْفِ! يَا
خَفِيَّ الْأَلْطَافِ! تَدَارَكْنِي بِلُطْفِكَ الْخَفِيِّ وَارْحَمْنِي وَ
أَهْلِي وَ الْمُؤْمِنِينَ تَحْتَ سُرَادِقَاتِ عِزِّكَ
"Ey
Allâh! Ey lütfu tam olan! Ey lütufları (idraklerden) gizli olan! Gizli
olan lütfunla beni (muratlarım hususunda) tamamla. İzzetinin perdeleri
altında(n ihsan edeceğin rahmet esintilerinle) bana, aileme ve
mü'minlere rahmet eyle." [el-Hâcce Dürriyye Halîl el-Hurfân,
el-Fevâidü'l-İlâhiyye el-vâride 'an Hayri'l-Beriyye, sh:93]
b)
Kendisinde her şeyin tafsilatlı beyanı bulunan Tevrat kitabında şöyle
yazılıdır: "Her kim şa'bân ayında: 'Lâ ilâhe illâllâhü ve lâ ne'ğbüdü
illâ iyyâhü mü(kh)lisîne lehü'd-dîne velev kerihe'l-kâfirûn'
لَا إِلَّا اللهُ وَ لَا نَعْبُدُ إِلَّا إِيَّاهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
'Allâh'tan başka hiçbir ilah yoktur. Biz ancak O'na ibadet ederiz.
Kafirler istemese de biz taatımızı sırf O'na tahsis ederiz' derse,
Allâh-u Te'âlâ ona bin senelik ibadet (sevabı) yazar. Bin senelik günahı
olsa bile sildirir, kabrinden yüzü dolunay gibi parlak olarak çıkar ve
Allâh-u Te'âlâ indinde sıddik olarak yazılır." [Safûrî,
Nüzhetü'l-mecâlis, 1/144]
3. İSTİĞFAR
Bir hadis-i şerifte
şöyle buyrulmuştur: "Her kim receb, şa'bân ve ramazanda, öğlen ikindi
arası: 'Estağfirullâhe'l-azîm ellezî lâ ilâhe illâ
hüve'l-hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyhi tevbete 'abdin zâlimin li nefsihî
lâ yemlikü li nefsihî darran ve lâ nef'an ve lâ mevten ve lâ hayâten ve
lâ nüşûran'
أَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا إِلٰهَ
إِلَّا هُوَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ تَوْبَةَ عَبْدٍ
ظَالِمٍ لِنَفْسِهِ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِهِ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا
مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
'Kendisinden başka hiç bir
ilah bulunmayan, Hayy ve Kayyûm olan O büyük Allâh-u Te'âlâ'dan,
mağfiret taleb ederim. Kendisi hakkında ne bir zarara, ne bir faydaya,
ne ölüme, ne de yaşamaya ve ne de dirilmeye malik olmayan, (günahlar
işleyerek) kendisine zulmetmiş bir kulun tevbesiyle, O'na tevbe ederim'
derse, Allâh-u Te'âlâ (o kişinin sevab ve günahlarını yazmakla görevli)
iki meleğe:
'Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alakalı yazıları yakın!' diye vahyeder." [Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/140]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder