"Dünya belaların bucağı dirilerin kabristanıdır.
Dünya yurdu imtihan minderidir
SABIR İSTER, ŞÜKÜR İSTER , MUHAKEME, TEVEKKÜL İSTER .
BURDA MERHAMETİ ALLAH'TAN BULACAKSINKİ KULLARIN İNSAFINA KALMAYACAKSIN.
DÜNYA YALAN DÜNYA
YALANI UNUTMADIKÇA HAKİKATİ HATIRLAYAMAZSIN. "
(Şeyh Edabalı)
Negüzel söylemiş üstad. Tam bügünkü yaşananları anlatıyor.
BAKARA SURESİ 214. AYETİ
Bismillâhirrahmânirrahîm
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ
﴿٢١٤﴾
﴾214﴿
Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete
girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı
çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, "Allah’ın
yardımı ne zaman gelecek?" diye niyaz etmişlerdi. Bilesiniz ki Allah’ın
yardımı yakındır. Tefsir (Kur'an Yolu)
İslâm’ın
başlangıç yıllarında inkârcıların baskılarından bunalan müminleri hem
teselli etmek hem de uyarmak maksadıyla indiği rivayet edilen (iniş
sebebine ilişkin rivayetler için bk. Taberî, II, 341; Râzî, VI, 19) bu
âyette müminlere, nihaî başarının, iyilikler uğrunda gösterilecek
özverilere bağlı olduğu şeklindeki ilâhî yasa hatırlatılmaktadır. Bir
önceki âyette Allah Teâlâ’nın müminlere hakkı gösterdiği, bildirdiği,
onları sırât-ı müstakîme yönelttiği belirtilmişti. Fakat bu, işin
başlangıcıdır. Geçmişteki ümmetlerden bazıları, nefislerinin kıskançlık,
kin vb. olumsuz duygularına kapılarak kutsal kitapları ve dolayısıyla
dinleri konusunda derin ihtilâflara düşüp dalâlete saptıkları gibi
bazıları da yoksulluk ve sıkıntılarla denenmişler, sonuna kadar
imanlarında sebat edenler, Allah’ın yardımının geleceği konusunda
ümitlerini yitirmeyenler, gösterdikleri sabır ve dayanıklılıkla hem
O’nun yardım ve desteğini hem de cennetini kazanmışlardır. Bu Allah’ın
bir kanunudur. Şu halde İslâm ümmeti de gerektiğinde bu tür
sıkıntılardan geçeceklerdir. Nitekim eski peygamberler ve onların
ümmetleri gibi Hz. Muhammed ve onun ashabı da imanlarını ve kutsal
değerlerini rahatlarının üstünde görmüşler; bu değerleri koruma ve
güçlendirme uğruna maddî ve bedensel yararlarını sonuna kadar feda
etmeyi göze almışlar; büyük acı ve sıkıntılara katlanmışlardır.
Allah’ın rahmetinden asla ümitlerini kesmemişler, aksine “Allah’ın
yardımı ne zaman gelecek!” diye sarsılmaz bir imanla onu bekleyerek,
şartların gerekli kıldığı yöntemlerle mücadelelerini sürdürmüşlerdir.
Bir yoruma göre onlar, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!” diye
yakarırken, Allah’ın kendilerini düşmanları karşısında yenilgiye
uğratmayacağına inandıkları için, “Muhakkak ki Allah’ın yardımı
yakındır” diyerek, sordukları soruyu yine kendileri cevaplandırmışlar;
“Ya rabbi! Vaadine güvendik dayanıyoruz” demişlerdir (Râzî, VI, 21-22).
Nihayet ormanlık arazinin yağmur bulutlarını çekmesi gibi onların bu
büyük imanları, sabır, sebat ve fedakârlıkları da Allah’ın yardım ve
desteğini üzerlerine çekmiştir. Böylece hem dünyada zafere ulaşıp
müslümanlıklarını yaşatmışlar, İslâm’ı güçlendirmişler hem de cennete
girmeye hak kazanmışlar; hatta içlerinden bazıları daha hayatta iken
cennetle müjdelenmişlerdir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 333-334
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 333-334
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder