31 Temmuz 2020 Cuma

AHMED ED-DERDÎR HAZRETLERİ'NE ÂİT ESMÂ-İ HÜSNA'NIN MÂNALARIYLA MÜNÂSİP DUÂLARI

AHMED ED-DERDÎR HAZRETLERİ'NE ÂİT ESMÂ-İ HÜSNA'NIN MÂNALARIYLA MÜNÂSİP DUÂLARI
Ey Allâh! Bereketin ve hayrın ne kadar çoktur. Ey Rabbim! övgüler Sana mahsustur. Mevlâmıza hamdolsun, Rabbimize şükrolsun.
En güzel isimlerin ve onların o yüce sırları hürmetine (Senden isterim) ki, Sen hiçbir şeye muhtaç olmamana rağmen tüm yaratıkları o isimlerle var ettin.
Ey Allâh! Ey mahlukatı yoktan var eden Zat! Biz Senden isteriz, öyle yakini bir inanç ki bizi dertten, sıkıntıdan ve meşakkatten muhafaza eylesin.
Ey Rabbi, Ey Rahmân! Bize nice üstün marifetler bahşet, öyle lütuflar, ihsanlar ve nurlar(da ver ki) bizi kaplayıversin.
Ey alemlerin yegane acıyanı! Hepimizi (manevi alemde) yürüt ki böylece, sen bizi kutsal yakınlık huzuruna eriştir.
Ey Mâlik! Bütün alemlerimin yönetimini ruhuma temlik eyle (ver ki) uzuvlarımda nefsin hakimiyeti kalmasın.
Akıllarımızı (düşüncelerimizi) Senden gayri her şeyden tamamen halas eyle (kurtar).
Ey Kuddûs! Nefisimi heva (kötü arzu)dan takdis eyle (arındır).
Ey Selâm! Bütün varlığımı sıkıntıdan selamete çıkar.
Ey Mü'min! Sen bana güvence ve sevinç bahşet.
Ey Müheymin! Arzular(ıma kavuşmak)la kalbimi hoş et.
Ey Azîz! Sen bana izzet ve güç-kuvvet lütfet.
Ey Cebbâr! Kahrınla düşmanımızı paramparça et.
Ey büyüklük sahibi! Senin hakkındaki (kulluk ve teslimiyet) hallerimi büyük eyle.
Ey alemlerin yaratıcısı! Sen feyizlerini bize kaplatıp şamil eyle.
Ey eşsiz yaratıcı! Sen bizi bütün yaratıklar(ın zararın)dan muhafaza eyle.
Ey Musavvir! Sen fazl-u kereminle sıkıntılarımızı (açıp) keşfeyle.
Ey Gaffâr! Gafr (örtme) sıfatınla günahlarımızı mahvet.
Ey Kahhâr! Kahr sıfatınla düşmanlarımızı kahret.
Ey Vehhâb! Sen bana ilim ve hikmet bahşet.
Ey Razzâk! Rızkımızı genişlet ve bize lutfet.
Ey Fettâh! (Fazl-u) kereminle (manevi) fethi(mizi) acele nasip eyle.
Ey Alîm! Kalplerimizi ilimle pürnur eyle.
Ey Kabıd! (Vefatımız anında) en hayırlı hal üzere bizi(m ruhlarımızı) kabz eyle.
Ey Bâsıt! Ey rızıkları genişleten! Rızkımızı geniş eyle.
Ey alçaltan! Bana karşı kalpleri sevgiyle alçalt.
Ey yücelten! Şanımızı yükselt, kadrimizi yücelt.
Ey aziz kılan! Zühd ve takva(ya muvaffakiyet) ile bizi aziz eyle.
Ey zelil kılan! Nefislerimizi (kötü huylarından) arındırarak (Sana karşı) zelil eyle.
Ey hakkıyla işiten! Sözümü hak üzere tesirli eyle.
Ey hakkıyla gören! Gönlümü ayıplarımı görücü eyle.
Ey Hakem ve ey Adl! Kalplerimizi yüce adaletinle yaratıklarda hakim eyle ve Sen doğru yolda bize güç kuvvet nasip eyle.
Ey Latîf! Sevdiklerimi lütfunla kuşat, maksatlarına ermeleri için onları nur ile taçlandır.
Ey ziyade haberdar! Sen bizim sıkıntılarımızı kaldırıcı ol.
Ey Halîm! Sen bizim nefislerimizi hilm (aceleci olmamak gibi güzel vasıflar) ile ahlaklandır.
Ey Azîm! Sen bizim vasıflarımızı ilimle yücelt, o çok yüce olan dosdoğru makama (cennete) girmemizi nasip et.
Çok bağışlayıcısın, şükürleri kabul edicisin, lütufkar olmakta daimsin.
Ey benim Mevlâm! Şükrünle ve mağfiretinle bizleri seçkin eyle.
Pek yücesin, çok büyüksün, her hangi bir vehim sahibinin düşüncesine sığmayacak kadar ulusun.
Ey Allâh! (Sana noksan sıfatlar isnat ederek) cinayet (suç) işlemiş olanların nitelemelerinden Sana tenzih olsun.
Ey ziyade koruyan! Sen benim için beladan koruyucu ol.
Ey Muktedir! Sen bize çok hayırlı azıklar sun ve bize afiyet ver.
Helak olmaktan (kurtulmak için) yardımcım ancak Sensin ey Hasîb!
Sığınağım ancak Sensin ve bize yetersin ey Celîl.
Ey kerem sahibi! Bahşişlerini ve rızanı bahşet, ahlakı(mı kötülüklerden) arındırmayı, cömertlik ve zenginlik (sahibi olmayı nasip et).
(Sen) bizim üzerimizde Rakîb'sin (murakıpsın), bizi affet, afiyet ver bize.
Ey Mucîb! (Dünyadaki ve ahiretteki) işlerimizi bize asan eyle.
Ey Vâsi'! Sen bize geniş ilim ve lütuf bahşet.
Ey Hakîm! Tarafından bizi hidayete erdirecek bir hikmete bizi nail et.
Ey Vedûd! Lütfunla bize (Sana ve dostlarına karşı) sevgi bahşet.
Ey Mecîd! (Dünya ve ahiretteki) hallerimizi şerefli kıl, mükemmel et.
Ey dirilten! Sen bizi en hayırlı hal üzere ba's eyle (dirilt).
Ey Şehîd! Sen hepimizi birlikte yüceliğine şahit eyle.
Ey Hakk! Sen bizi mukaddes sırrın (olan ihlasın) hakikatine eriştir.
Vekilsin! Ancak Sana tevekkül ettik, Sen ancak Seninle bize kafi gel.
Ey Kaviyy! Ey Metîn! (Sona kavuşma) azmimi ve irademi güçlendir.
Ey Veliyi! Ey Hamîd! Övgü (ve hamd) ancak Sana mahsustur.
Ey varlıkların tümünü sayan! Ey tüm halkı yoktan yaratan! Sen bize sevinç ve ferahlık bağışla.
Ey Mu'îd! Sen bizi (iman ve marifet gibi) bir nur ile (ahirete) iade eyle.
Ey yaratıkları yokluktan dirilten! Sen bizi din (ve iman) üzere ihya eyle.
Ey öldüren! Sen beni Müslüman ve tevhid ehli olarak öldür. Bununla benim itibarımı şereflendir, çünkü benim Rabbim ancak Sensin.
Ey Hayy ve ey Kayyûm! (İki cihandaki) işlerimizi dosdoğru ve düzgün eyle.
Ey Vâcid! Gerçek zengin Sensin, Sen bizi zengin eyle.
Ey Mâcid! Ululuğun ile (tecelli ederek) bizim kadrimizi şereflendir.
Ey Vâhid! Sıkıntılarımızı ve kederlerimizi tamamen defet.
Ey Samed! (Dünya ve ahirette) işlerimi Sana ısmarladım, Sen beni nefsime bırakma, ey Rabbim! Sen bizi yollarına hidayet eyle.
Ey Kâdir! Sen bizi (din) düşmanlarını bozguna uğratmaya güçlü eyle.
Ey Muktedir! Sen bizim içimizi Senin dışındaki her şeyden halas eyle.
Ey Mukaddim! (Bana) heybet(in)le (tecelli ederek) işlerimi takdim eyle (nizam üzere öne geçir).
Ey Muahhir! Yorgunluk (ve zorluk çıkarmak sureti) ile (tecelli ederek, bize karşı galip gelmelerinden) düşmanlarımızı tehir eyle.
Ey başı olmayan Evvel! Ey sonu olmayan Âhir! (Görünen-görünmeyen) tüm işler(imiz)de bize kafi gelecek ancak Sensin.
Ey her şeyde tasarrufları (yönetim eserleri) zahir olan!
Ey (heybet ve celaliyle) görülmeyip Bâtın olan! Sen daima (bizlere) ihsan edici oldun. (Bizden hiçbir zaman iyiliklerini esirgeme).
Biz Senden başkasına bağlanmayız ey Vâli! Yardımınla bizi aziz et ey Müte'âli.
Ey Berr (kullarına iyilik yapan)! Ey Tevvâb (tevbeleri çokça kabul eden). Bana öyle bir nasuh tevbesi lutfet ki onunla büyük suçlarımızı mahvedesin.
Ey Müntakim (intikam alan)! Düşmanlarımızdan intikam al.
Ey Afüvv (çok affeden)! Ey Raûf (çok esirgeyen)! Bize afiyet ver ve bizi esirge.
Ey ezici gücüyle büyük mülkün Mâlik'i (yegane sahibi) olan.
Ey celal (yücelik ve heybet) sahibi! Bütün işlerimizde bize lütufla davran.
Ey adalet sahibi bizi istikametle güçlendir.
Ey cem edici! Kalplerimizi Kendinde topla.
Ey (Kendisi) zengin ve (kullarını) zengin eden Efendim! Bizi Seninle zengin eyle.
Ey engelleyen! Bize sıkıntı veren her musibeti (bizden) meneyle.
Ey zararları yaratan! Haddi aşanlara zulümleri sebebiyle zarar ver.
Ey menfaat veren! Sen bize dinimizin nurlarıyla fayda ver.
Ey Nûr! Zahirimi ve iç alemlerimi nur eyle.
Ey Hâdî! Senin sevginle yolumuzu müstakim eyle.
Sen Bedî'sin (eşsiz yaratansın) bize de eşsiz hikmetler ithafeyle!
Ey Bakî! Bizi Seninle baki eyle, bizi Sende fani eyle!
Ey Vâris! Sen beni ilim ve hikmete varis (kolayca sahip) eyle!
Râşid ancak Sensin, öyleyse Sen bizi (melekler arasında) övülecek yollara irşad eyle!
Ey Sabûr! Sen bizim üzerimize sabır ve şükür ism-i şerifleriyle yaptığımız dualardaki tüm istekleri, bir de güzel bir yakin boşalt ve bize bolca ihsan eyle.
Ey benim büyüğüm! Biz Sana o en güzel isimlerinle dua ettik.
Ey Rabbimiz! Duamızı kabul eyle ve bizim için (isteklerimize) icabet eyle.
Bu isimlerin sırlarıyla gönlümü ve zahirimi mamur eyle, isteklerime ulaşabileyim diye ruhumu onların hakikatlerine nail eyle.
Kulağımı, koku alma hissimi ve gözümü onlarla tenvir eyle, tat alma ve dokunma hislerimi, bir de aklımızı onlarla takviye eyle.
İşlerimi onlarla kolay getir, himmetlerimi güçlü eyle, sıkıntılarımızı onlarla aç, nefsimi (kötü huylardan) tertemiz eyle.
İlmimi, rızkımı ve himmetimi onlarla geniş eyle, (iki cihanda) sevinç içerisinde suretimi ve ahlakımı onlarla güzel eyle.
Yine onlar vesilesiyle bana (Sana ve dostlarına karşı) pek güzel ve değerli bir sevgi bahşeyle, Sen bana Zatın uğrunda aşırı sevgi bahşederek (ilim ve tecellilerdeki) çeşitliliğimi ziyade eyle.
Ey Rabbim! Sen bana (şeytan'ın karışmasından arınmış ve) kutsanmış bir keşif hibe eyle, ta ki bu sayede ben fena (fillah) ve beka (billah) sırrına vakıf olayım.
Lütf-u ihsanınla Sen bana (beka billah makamından daha üstün olan) cem'u'l-cem' (Zatını müşahede ederken kendinden geçme) makamını lütfeyle, (Zatına ulaşmanın hakikati olan) gerçek vuslata erdirerek ruhumu (manevi) sıkıntıdan (kurtarıp) tedavi eyle.
Ben Senden, gerçekten Seni görebilmeyi istediğimde, müsamaha buyur da cevabımı 'asla beni göremezsin' şeklinde eyleme.
Sen beni tevhidde terakkiye devam ederek dosdoğru yolda yürüt, Sen bizi o korunaklı kutsal huzura (cennete) yerleştir.
Ey Vedûd! Sen bize öyle bir cezbe lütfeyle ki, o sayede bizden önce geçmiş olan kavimlere erişelim.
Ey benim yüce Efendim! Her an salat-ü selam eyle, mahlukatın en hayırlısı Mustafâ Nebîmiz'e.
Meleklerin ve rasullerin hepsine salat eyle, Ehl-i Beytler'ine, tüm sahabilerine de (salat eyle) ve (bu duaları) hepimize şamil eyle.
Her bir söyleyen (bu kasideyi okuyarak), 'Ey benim Rabbim Allâh! Sen çok mübareksin, (hamd-ü) sena sadece Sana mahsustur' dedikçe Sen onlara (salat-ü) selam eyle. Âmîn. [Ahmed es-Sâvî, Şerhu'l-Manzûmeti'd-Derdîriyye, sh: 136-143]


Kaynak : Alıntı

29 Temmuz 2020 Çarşamba

Teşrik tekbirlerini unutmayalım!

Teşrik tekbirlerini unutmayalım!
Teşrik tekbirlerini unutmayalım!

Arefe günü (30 Temmuz 2020) sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, 23 vakit, her farzın selamından sonra teşrik tekbiri getirilir.

Teşrik tekbirlerinin kıssası, hükmü ve vakitleri


Teşrik tekbiri, mükellef olan her Müslüman'ın üzerine vaciptir. Teşrik tekbiri, Arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz namazların akabinde okunur. Toplamda 23 vakit okunmuş olur.

Teşrik tekbirinin, sola selam verdikten hemen sonra ara vermeden, yerinden kalkmadan, mescitten çıkmadan ve dünya kelâmı konuşmadan okunması gerekir.

Teşrik tekbiri: Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd"

Teşrik tekbiri anlamı: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Hamd Allah'a mahsustur.

Arefe Gecesi ve Günü Namazları Arefe Gecesi

Arefe Gecesi ve Günü Namazları

Arefe Gecesi (29 Temmuz Çarşamba’yı 30 Temmuz Perşembe’ye bağlayan gece) Namazı: Beş selâmla on rekât kılınır, her rekâtta beş kere Kureyş Sûresi okunur.

Arefe Günü Namazları

(30 Temmuz Perşembe günü)

1) Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “Her kim Arefe günü öğlenle ikindi arasında dört rekât kılar ve her rekâtta bir Fâtiha, elli Kul huvellâhu ehad (İhlâs Sûresi) okursa, bu kişiye bir milyon hasene (sevap) yazılır. Kur’ân-ı Kerîm’deki her harfe mukābil cennette bir derecesi yükseltilir ki, her iki derece arası beş yüz senelik mesâfedir.

Allâh-u Te‘âlâ Kur’ân-ı Kerîm’deki her harfe mukābil yetmiş hûriyle evlendirir; her hûriyle birlikte inciden ve yâkuttan yapılma yetmiş bin sofra vardır ki, her sofranın üzerinde yeşil kuş etlerinden yetmiş bin çeşit vardır.

Yemeklerin serinliği karın serinliği, tadı balın tadı, kokusu da misk kokusudur. O yemeklere ne ateş ne de demir (tencere) değmemiştir. (Yiyen kişi) son yediği yemeğin tadını ilk yediğinde hissettiği lezzet kadar hissedecektir.

Sonra onlara (bu namazı kılan kullara cennette) iki kanadı kırmızı yâkuttan ve gagası altından olup yetmiş bin kanadı bulunan büyü bir kuş gelir de işitenlerin mislini duymadığı derecede zevk veren bir sesle: ‘Arefe ehline (o mübârek günü ibâdetle ve bu namazla geçirerek onun ehli olmayı hak etmiş kişilere) merhabâ.’ diye nidâ eder ve böylece o kuş o (namazı kıla)nlardan her bir adamın (yemek) çanağının içine düşer de, kanatlarından her bir kanadın altından yetmiş çeşit yemek çıkar. Sonra o kuş silkelenip uçar.

(Bu namazı dünyadayken kılmış olan kul) kabrine konulduğu zaman Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan her harfe mukābil kendisi için bir nur parlar ki (o nûrun kuvveti sayesinde) Ka‘be’nin etrâfında tavaf edenleri bile görür.

Ve netîcede kendisine cennet kapılarından bir kapı açılır. İşte tam o anda, gördüğü sevap ve ikrâm(lara bir an evvel kavuşma arzusun)dan dolayı: ‘Yâ Rabbi! Kıyâmeti çabuk kopar. Ey Rabbim! Kıyâmeti kāim eyle.’ demeye başlar.” (‘Abdülkādir el-Cîlânî, el-Ğunye, 2/60)

2) İbnü’l-Cevzî (Rahimehullâh)ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Her kim Arefe gününde dört rekât kılar ve her rekâtında 1 Fâtiha, 3’er kere de Kadr (İnnâ Enzelnâ), Zilzâl, Kâfirûn, Felak ve Nâs sûrelerini okursa, selâm verince aynı şekilde bir dört rekât daha kılarsa, (bu sekiz rekât) namazın ardından 33 kere istiğfâr edip sonra 100 kere de:

«سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِهِ»

‘Allâh’ı hamd ile tesbîh ederim.’ derse, Allâh-u Te‘âlâ cennette o kişi için, yaş inciden bin tâne salkımlı ağaç diker ki salkımlarının adedini Allâh’tan başkası bilemez, o ağaçların meyveleri karpuz-kavun kadar, yaprakları da Rahmân’ın nûruyla cilâlanmış kıymetli kaftanlardır. O yapraklardan her birinin üzerine erkek veya kadın sahibi kimse onun adı yazılıdır.” (İbnü’l-Cevzî, Kitâbu’n-Nûr fî fezâili’l-eyyâmi ve’ş-şühûr, sh:90-91)


Kaynak : https://www.cubbeliahmethoca.com.tr/tr/sohbetler/kisa-sohbetler/arefe-gunu-ve-gecesi-namazlari


 

Arefe Günü (30 Temmuz Perşembe) Orucunun Sevapları (Kısa Sohbet)


28 Temmuz 2020 Salı

Beş Geceyi (İbadetle Geçirerek) İhyâ Edene Cennet Vâcip Olur! (Kısa Sohbet) Bakmadan Geçme


Beş Geceyi (İbadetle Geçirerek) İhyâ Edene Cennet Vâcip Olur! Bu beş gece,

1- Terviye (Zülhıcce’nin 8.) gecesi yani 28 Temmuz Salı'yı 29 Temmuz Çarşamba'ya bağlayan gece),

2- Arefe (Zülhıcce’nin 9.) gecesi (29 Temmuz Çarşamba'yı 30 Temmuz Perşembe'ye bağlayan gece),

3- Nahr, (Kurban Bayramı) gecesi (Zülhıcce’nin 10.) gecesi (30 Temmuz Perşembe'yi 31 Temmuz Cuma'ya bağlayan gece),

4- Fıtr, (Ramazan Bayramı) gecesi, 5- Şa‘bân’ın yarısının (Berâat) gecesidir.

26 Temmuz 2020 Pazar

Açılması Gereken Sıkıntılı İşleriniz Varmı ? Salatül Fatih


Salatül Fatih
 


"Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammed. el fâtihi lima uğliqa vel hâtimi limâ sebeqa nâsıril haqqi bil haqq, vel hâdî ilâ sırâtıkel mustaqîm ve alâ âlihî ve ashâbihî haqqa qadrihî ve miqdârihil azîm."


Manası:
Allahım! Kapalılıkları açan,geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e, O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadrü kıymetince salat eyle, selam eyle ve O’nu mübarek kıl.
FAZİLETİ VE SIRLARI:
6 yüzbin salevat 6 Hatime Eşit Salâtü’l Fatih Siğası, başka bir rivayette ise 120,000 salavati serife güçünde oldugu mana aleminde peygamberimiz tarafindan bildirilmistir.
1-Bu salavatın sahibi olan büyük kutub Muhammed el-Bekri Hz. demiştir ki:”Ömründe bir kere bu salavatı okuyan cehenneme girerse Allah’ın huzurunda beni yakalasın.”
Yukarıdaki sözün sahibi olan zat Abdülkadir Geylani KSA Hz. inden sonra “benim bu ayağım doğuda ve batıda bulunan bütün velilerin boynu üzerindedir.” Diyebilmiş ikinci zattır. Bir kere kendisi Resulullahın (s.a.v) kabrini ziyaret ederken Resulullah (s.a.v) ona : ”Allah seni ve zürriyyetini mübarek kılsın” diye hitab etmiştir. Şa’rani, Şihab ve Münavi gibi bir çok alim bu zatı en mübalağalı ifadelerle medh etmişlerdir. ( es-Savi, el-Esraru’r-Rabbaniyye,sh.45 ;Yusuf-u Nebhani, Efdalü’s Salevat, Salat no- 50, sh-89-96 ) (SALAVAT-I ŞERİFE)
2- 600 Bin (Başka bir rivayette 120 bin dir.) salavat-ı şerife gücünde olduğu mana aleminde eygamberimiz(s.a.v.) tarafından bildirilmiştir. Eski zamanda Kutbül Aktab Ahmed Ticani hazretleri yakaza halinde bu salavatın faziletini Hazreti Resulüllah’a sorar.
CEVABEN:
“Bir kimse salavat-ı fatihi bir defa okursa zamanın başından salavat getirenin okuduğu zamana kadar ins ü cinin ve meleklerin getirdiği salavata denk sevap kazanır.Günahları da bağışlanır.” buyurmuşlardır.
3-Ömür boyu günde bir defa salavatı fatihi okuyanlar imanla ölürler. Diğer rivayette de İLLA evliya olmadıkça ölmezler (Kitabürramah sayfa 93 – 176)
4-600 bin salavat-ı şerife gücünde olduğu mana aleminde Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilmiştir.
5-Her kim bu salavatı Perşembe veya Cuma veya pazartesi gecesi bin defa okursa Resulullah (s.a.v) efendimiz ile uyanık halde buluşur. Ancak bu dört rek’at namazın ardından okunmalı, Bu namazın birinci rekatında üç kere kadir süresi, ikinci rekatında üç kere zelzele süresi, üçüncü rekatında üç kere Kafirun süresi, dördüncü rekatındada üçer kere mu’avvizeteyn (Felak ve Nas süreleri) kıraat edilmelidir.
6-Bu salavata kırk gün devam edene Allahü Teala bütün günahlardan tevbe nasib eder.
7-Mağrib sadatından bazısının nakline göre bu salat Allahü Teala tarafından bir sahife ile Muhammed el-Bekri Hazretlerine indirilmiştir. Bu salavatın bir defa okunması altı kere Kuran’ı kerimin hatmine denktir.
8-Geçmiş zamanda zamanın Kutbu Muhammed –el Bekri (k.s.) Hz. ne ait olan bu salavat öyle büyük bir salavattır ki Resulullah (s.a.v) in mana alemindeki beyanı ile ömründe bir defa dahi bu salavatı okuyan kişi cehenneme girmez.
9-Bu salavat-ı şerife okuyanı cehennem ateşinden korur. (Cehenneme girmesi mukadder olana okumak nasip edilmez) veya [Sadece cennetliklere okumak nasip edilir.]
10- 1000 defa “Ya Latif” zikrinin ardından 100 defa Salavat-ı Fatih okunduktan sonra edilen tüm dualar kabul buyurulur.
11-Açılması gereken, çözülmesi gereken bütün problemler ve sıkıntıları açan bütün kapıları açan bir Salavattır.
12-Her gün 100 defa okumayı vird edinenin kalp gözü açılır.
13-Bu salavat-ı şerife öyle bir hazinedir ki, ecir ve mükafatını, esrarını yerde ve göklerde bulunanlar yazmak isteseler yazamazlardı.
14-Kişinin maksadına ulaşması için bir iksirdir.
15-Bu salavatı bir defa okuyanın cümle günahlarına kefaret olup şu kainatın içinde yapılan her ne kadar büyük küçük öçekilen tesbihatlar varsa cümlesinin (altıbin) katına muadil olur. (kitabürrahman: s.171).
16-Bu salavatı fatihin sevabını yazan melekler on adet okunduktan sonra sevabını Allahü Teala’ya bırakırlar. Bundan sonrası sırdır. (Kaynak: Cevahir’ul Maani)(Dürretül Hadika c.4 s.25)
17-Bu salavatı şerif için peygamber efendimiz (s.a.v) sorulduğunda cevabı şöyle olmuştur. O altı yüz bin nimeti çağıran bir salavatdır. 400 (Dörtyüz) hac değerindedir.
Sonra şöyle devam etdi kim bu salavatı şerifi okuyup dua ederse bir kez, o şimdiye kadar bütün cinlerin, insanlar ve melekler tarafından, evrende sunulan her nimeti çağırır.
Alacağı ödül çok büyüktür. Altı yüz bin nimet, zamanın başlangıcından itibaren.
18-Bu salavat yüce Allah’ın gözünde çok büyük önem taşımaktadır. Okuyanın üzerine barış,bereket ve Allah’ın rahmeti ve esenliği onun üzerine olur. 70.000 Delailül hayrat okumaya denktir. 600.000 nimeti çağırır.

Faziletive sırları:
Yüzyirmi bin salavat-ı şerife gücünde olduğu mana aleminde Peygamberimiz(s.a.v.) tarafından bildirilmiştir.
Eski zamanda Kutbül Aktab Ahmed Ticani hazretleri yakaza halinde bu salavatın faziletini Hazreti Resulüllah’a sorar. Cevaben:

“Bir kimse salavat-ı fatihi bir defa okursa zamanın başından salavat getirenin okuduğu zamana kadar ins ü cinin ve meleklerin getirdiği salavata denk sevap kazanır.Günahları da bağışlanır.” buyurmuşlardır.

Hikmeti:
1.Bu salavat-ı şerife, okuyanı cehennem ateşinden korur.
2.Kırk gün okuyanın tevbesi kabul edilir,günahları bağışlanır.
3.Cuma gecesi bin defa okuyan,Efendimiz(s.a.v.) ile görüşür.


 

Günün Salevât-ı Şerîfesi Salâtü'l Fâtih Sîğası - Lâlegül TV

Lâlegül TV Web: www.lalegultv.com.tr Lâlegül TV Sosyal Medya Hesapları: www.facebook.com/LalegulTv
www.twitter.com/TVLalegul
www.instagram.com/lalegultv

24 Temmuz 2020 Cuma

EVLENEMEYEN KADINLAR İÇİN EVLİLİĞİ KOLAYLAŞTIRAN DUALAR

EVLENEMEYEN KADINLAR İÇİN EVLİLİĞİ KOLAYLAŞTIRAN DUALAR

1. Şu ayet-i kerimeler okunur;
a) Kırk bir kere Âyete'l-Kürsî,

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûdühü hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).

b) Yetmiş kere:
أَعُوذُ بِااللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ مِنْ هَمْزِهِ وَ نَفْخِهِ وَ نَفْثِهِ

"Euzu billâhi’s-semî'il-alîmi mine’ş-şeytani’r-racîmi min hemzihi ve nefhihi ve nefsih."
"Kovulmuş şeytanın dürtmesinden, üflemesinden ve kötü nefesinden her şeyi en iyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım." diye dua ederdi
duası.

c) On bir kere:
23. Müminun suresi 97.98 ayetleri

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

 
 وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ

Ve kul rabbi eûzû bike min hemezâti’ş-şeyâtin.ve eûzû bike rabbi en yahdurûn

  De ki: "Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım."

"Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."


d) Yirmi bir kere Fâtihâ-i şerîfe,

Fâtiha: Bismillahirrahmanirrahim

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

   
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn.  Er rahmânir rahîm.   Mâliki yevmid dîn.   İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn.   İhdinâs sırâtel mustakîm. 
  Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn.AMİN

Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿ Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. ﴾2-4﴿ (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ﴾5﴿ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba   uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. ﴾6-7﴿

e) Yirmi bir kere Muavvizeteyn yani Felak-Nas sureleri,


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla



   Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).Min şerri mâ halak(halaka).Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).Ve min şerrin neffâsâti fîl ukadi.
Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).

21 Kere Nas Suresi Okunacak

“Euzübillahimineşşeytanirracim” “Bismillahirrahmanirrahim”
 

Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi).Melikin nâs(nâsi).İlâhin nâs(nâsi).Min şerril vesvâsil hannâs(hannâsi).Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs(nâsi).Minel cinneti ven nâs(nâsi)


f) Yedi kere:

Bakara Suresi 102. Ayeti Kerimesi

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُو الشَّيَاطِينُ عَلَىٰ مُلْكِ سُلَيْمَانَ ۖ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَٰكِنَّ الشَّيَاطِينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ ۚ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّىٰ يَقُولَا إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ ۖ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ ۚ وَمَا هُمْ بِضَارِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ


102.Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihra, ve mâ unzile alâl melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcihî, ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi),

﴾102﴿
Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil’de iki meleğe, Hârût’la Mârût’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki bu iki melek, "Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi.
g) Yedi kere:

Sebe Suresi 54. Ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

وَحِيلَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ مَا يَشْتَهُونَ كَمَا فُعِلَ بِأَشْيَاعِهِمْ مِنْ قَبْلُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا فِي شَكٍّ مُرِيبٍ


54. Vehîle beynehum vebeyne mâ yeştehûne kemâ fu’ile bi-eşyâ’ihim min kabl(u)(c) innehum kânû fî şekkin murîb(in)

﴾54﴿
Artık kendileriyle arzuladıkları arasına bir set çekilmiştir; tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü onlar sürekli şaşkınlığa iten bir kuşku içindeydiler.

----------------------------------------------------------------------------

2. Bir suyun üzerine Bakara Suresi'ni 102. ayet-i kerimesinin tamamı ile Sebe Suresi'nin 54. ayet-i kerimesi yani:
وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُو الشَّيَاطِينُ عَلَىٰ مُلْكِ سُلَيْمَانَ ۖ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَٰكِنَّ الشَّيَاطِينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ ۚ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّىٰ يَقُولَا إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ ۖ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ ۚ وَمَا هُمْ بِضَارِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ ۚ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ ۚ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ ۚ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ وَحِيلَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ مَا يَشْتَهُونَ كَمَا فُعِلَ بِأَشْيَاعِهِمْ مِنْ قَبْلُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا فِي شَكٍّ مُرِيبٍ

Bakara Suresi 102.Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihra, ve mâ unzile alâl melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcihî, ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu fîl âhirati min halâkın, ve le bi’se mâ şerav bihî enfusehum lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
Sebe Suresi 54- Ve hile beynehum ve beyne ma yeştehune kema fuile bi eşyaihim min kabl, innehum kanu fi şekkin murib.

ayet-i kerimeleri okunur, sonra evlenemeyen kişi ondan bir miktar içer, artanıylada gusül abdesti alır (suyun lağıma karışmaması gerekir).

3. Evlenmekten bağlanan kişi uyumadan önce abdest alır ve avuçlarının içine üfledikten sonra Âyete'l-Kürsî ve Muavvizât yani İhlas-Felak-Nas surelerini okur, sonra bedeninin önünden ve ardından elinin erişebildiği yerleri sıvazlar ve bunu üç kere tekrarlar.

4. Kur'an-ı Kerim okumaktan aciz olan kimseler ise bir Âyetü'l-Kürsî, Saffât Suresi'nin başından on ayet-i kerime, Cin Suresi ve Felak-Nas surelerini bir kasede doldurup her gün üç defa dinlerler. Ayrıca bir kasede Âyetü'l-Kürsî ve İhlas-Felak-Nas surelerini bir saat tekrarlanacak şekilde doldurup her gün bir defa dinler. Dinlerken de taharet ve huzur üzere olup diğer meşgalelerden uzak kalırsa daha müessir olur.

[Abdülhâdî Muhammed Harse, el-Edviyetü'l-İlâhiyye ve'l-ed'ıyetü'n-nebeviyye li cemî'i'l-emrâzi'n-nefsiyyeti ve'l-cesediyye, sh:143-145]


Kaynak : Alıntı

23 Temmuz 2020 Perşembe

Geçmiş ve Gelecek Günahların Bağışlanması İçin Zülhicce’nin

Geçmiş ve Gelecek Günahların Bağışlanması İçin Zülhicce’nin İlk On Gününde Okunacak Zikirler
Geçmiş ve Gelecek Günahların Bağışlanması İçin Zülhicce’nin
İlk On Gününde Okunacak Zikirler

Tâberânî (Rahimehullâh)ın “el-Mu‘cemü’l-kebîr” adlı eserinin mefkûd (kayıp) cüzlerinin birinde şu hadîs-i şerîfi tahrîc ettiği rivâyet olunmaktadır.

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim Zülhicce’nin ilk on gününde, her gün 10 kere:

«لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ الدُّهُورِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ أَمْوَاجِ الْبُحُورِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ النَّبَاتِ وَالشَّجَرِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ الْقَطْرِ وَالْمَطَرِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ عَدَدَ لَمْحِ الْعُيُونِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ مِنْ يَوْمِنَا هٰذَا إِلٰى يَوْمِ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ.»

‘(Geçmiş) zamanlar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Denizlerin dalgaları sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Bitkiler ve ağaçlar adedince Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Yağmurlar ve damlalar sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum).

Gözlerin kırpılması sayısınca Lâ ilâhe illâllâh (diyorum). Lâ ilâhe illâllâh onların (dünyâları için) topladıklarından daha hayırlıdır. Bugünümüzden Sûr’a üfürülecek güne kadar Lâ ilâhe illâllâh (diyorum).’ derse, kendisinin geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.” (et-Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr; ‘Abdülhamîd Kuds, Kenzü’n-necâh ve’s-sürûr fi’l-ed‘iyeti’l-me’sûrati’l-letî teşrahu’s-sudûr, sh:282)



Kaynak : https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca

21 Temmuz 2020 Salı

Yeni Hicrî Ay Girdiğinde Okunacak Hilâl Duâları

Yeni Hicrî Ay Girdiğinde Okunacak Hilâl Duâları

Ali ibni Ebî Tâlib (Kerramellâhu Vechehû)den rivâyet olunan bir hadîs-i şerîfinde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ كَرَّمَ اللّٰهُ وَجْهَهُ رَوٰى عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ:«إِذَا رَأَيْتَ الْهِلَالَ أَوِ الشَّهْرَ فَقُلِ اللّٰهُ أَكْبَرُ ثَلاَثًا اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي خَلَقَنِي وَخَلَقَكَ وَقَدَّرَ لَكَ مَنَازِلَ وَجَعَلَكَ أٰيَةً لِلْعَالَمِيَن، يُبَاهِي اللّٰهُ بِـكَ الْمَلاَئِـكَةَ وَيَقُولُ:يَـا مَلاَئِكَتِي اشْهَدُوا أَنِّي قَدْ أَعْتَقْتُ هٰذَا الْعَبْدَ مِنَ النَّارِ.»

(Yeni beliren) hilâli veya (birkaç günlük) ayı gördüğünde üç kere:

«اَللّٰهُ أَكْبَرُ»

‘Allâh her şeyden büyüktür’ dedikten sonra:

«اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي خَلَقَنِي وَخَلَقَكَ وَقَدَّرَ لَكَ مَنَازِلَ وَجَعَلَكَ أٰيَةً لِلْعَالَمِيَن.»

‘Bütün hamdler, beni ve seni yaratan, sana konaklar (ve burçlar) takdir eden ve seni âlemler için büyük bir âyet yapan Allâh-u Te‛âlâ’ya mahsustur” de.

(O zaman) Allâh-u Te‛âlâ seninle meleklere iftihar eder ve: ‘Ey Benim Meleklerim! Şâhit olun ki muhakkak ben işte bu kulumu cehennemden âzad ettim’ buyurur!” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/144; Nu‛mân el-Âlûsî, Ğâliyetü’l-mevâ‛ız, sh:30)

Rivâyete göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yeni hilâli gördüğünde:

«اَللّٰهُ أَكْبَرُ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللّٰهِ، اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْــرَ هٰذَا الشَّهْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ الْقَدَرِ وَمِنْ سُوءِ الْحَشْرِ.»

“Allâh her şeyden büyüktür, bütün hamdler Allâh’a mahsustur. Allâh’ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibadete kuvvet olamaz.

Ey Allâh! Ben Senden bu ayın hayrını isterim, kaderin şerli olanından ve mahşere kötü çıkıştan da Sana sığınırım!” derdi. (Müsnedü Ahmed, Nu‛mân el-Âlûsî, Ğâliyetü’l-mevâ‛ız, sh:30)

Talha ibni Ubeydillâh (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hilali gördüğünde:

«اَللّٰهُمَّ أَهِلَّهُ عَلَيْنَا بِالْيُمْنِ وَالْإِيمَانِ وَالسَّلاَمَةِ وَالْإِسْلاَمِ وَالتَّوْفِيقِ لِمَا تُحِبُّ وَتَرْضٰى رَبِّي وَرَبُّكَ اللّٰهُ.»

“Ey Allah! Onu bize bereket ve îmanla, selâmet ve İslâm’la ve sevip razı olduğun şeylere muvaffakiyetle (gelen bir) hilal yap!

(Ey hilâl!) Benim de Rabbim, senin de Rabbin ancak Allah’tır” derdi. (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/144; Nu‛mân el-Âlûsî, Ğâliyetü’l-mevâ‛ız, sh:30)

Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

عَنْ أَنَسٍ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:«مَا مِنْ عَبْدٍ مُؤْمِنٍ رَأَى الْهِلاَلَ فَحَمِدَ اللّٰهَ وَأَثْنٰى عَلَيْهِ ثُمَّ قَرَأَ الْفَاتِحَةَ سَبْعَ مَرَّاتٍ إِلَّا عَافَاهُ اللّٰهُ تَعَالٰى مِنْ شِكَايَةِ الْعَيْنِ ذٰلِكَ الشَّهْرَ!»

“Her hangi bir imanlı kul hilali gördüğünde, Allâh-u Te‛âlâ’ya hamd-ü senâda bulunur, sonra yedi defa Fâtiha okursa mutlaka Allâh-u Te‛âlâ ona o ay boyunca göz şikâyetinden âfiyet verir.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/144)

Abdullâh ibni Hişam (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre yeni sene veya yeni ay girdiğinde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ashâbı:

«اَللّٰهُمَّ أَدْخِلْهُ عَلَيْنَا بِالْأَمْنِ وَالْإِيمَانِ وَالسَّلاَمَةِ وَالْإِسْلاَمِ وَرِضْوَانٍ مِنَ اللّٰهِ وَحَذَارٍ مِنَ الشَّيْطَانِ.»

“Ey Allâh! Onu bize emniyet ve îmanla, selâmet ve İslâmla, Allâh’tan rıza ve şeytandan korunmayla kavuştur” duasını okumayı birbirlerinden öğrenirlerdi. (Taberânî, Heysemî, Mevâridü’z-zam’ân, sh:590; İbni Receb, Fedâilü şehri ramazân, sh:146)

Râfi‛ ibni Hadîc (Radıyallâhu Anh)dan rivâyete göre:

عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ:كَانَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَأَى الْهِلاَلَ قَالَ:«هِلَالَ خَيْرٍ وَرُشْدٍ» ثَلاَثًا، ثُمَّ قَالَ:«اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ هٰذَا الشَّهْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ»، ثَلاَثَ مَرَّاتٍ.

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hilali gördüğünde üç kere:

«هِلاَلَ خَيْرٍ وَرُشْدٍ.»

(Ey Allâh! Bu ayı) hayır ve rüşd (olgunlaşıp kemâle erme ve maddî mânevî bereketlere nâiliyet) hilâli (yap)!” buyururdu.

Sonra da üç kere:

«اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ هٰذَا الشَّهْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ.»

“Ey Allâh! Muhakkak ki ben Senden bu ayın hayrını istiyorum ve onun şerrinden Sana sığınıyorum!” diye dua ederdi. (Taberânî, el-Mu‛cemü’l-kebîr, 4/329; Heysemî, Mecma‛u’z-zevâid, 10/139, 12/13330; İbni Receb, Vezâifü şehri ramazân, sh:145)

Ebû Dâvûd’a âit bir rivâyette ise:

وَفِي رِوَايَةٍ لِأَبِي دَاوُدَ بِزِيَادَةِ: وَيَقُولُ: «اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي ذَهَبَ بِشَهْرِ -كَذَا- وَجَاءَ بِشَهْرِ -كَذَا- أٰمَنْتُ بِالَّذِي خَلَقَكَ.»

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ‘Bütün hamdler, falan ayı giderip falan ayı getiren Allâh’a mahsustur! (Ey hilâl!) Seni yaratana îman ettim’ buyururdu” şeklinde bir ilâve vardır.

Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hilali gördüğünde:

«اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هٰذَا الشَّهْرِ؛ فَتْحَهُ وَنَصْرَهُ وَنُورَهُ وَبَرَكَتَهُ وَطُهُورَهُ وَرِزْقَهُ وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا بَعْدَهُ.»

“Ey Allâh! Şüphesiz ben Senden bu ayın hayrını; fethini, yardımını, nûrunu, bereketini, temizliğini ve rızkını istiyorum. Sonrasının şerrinden de Sana sığınıyorum” derdi. (Taberânî, Kitâbu’d-Du‛â:136, no:909-910, 2/1225-1226)

İmâm-ı Sübkî (Rahimehullâh)ın beyânına göre; yeni ay görüldüğünde Tebâreke Sûresi’ni okumak müstehaptır. Zirâ onun bir ismi “Münciye” yani “Kurtarıcı”dır.

Bu sûre bir ayın günleri sayısınca otuz âyet olduğundan, her bir âyeti hilal görüldüğünde kendisini okuyan kişiyi, ay boyunca her bir gün gelecek felâketlerden muhafaza eder. (Nu‛mân el-Âlûsî, Ğâliyetü’l-mevâ‛ız, sh:30)



Kaynak : 
https://www.cubbeliahmethoca.com.tr/tr/basinduyuru/yeni-hicri-ay-girdiginde-okunacak-hilal-dualari

Bu Akşam Zilhicce Ayının ilk Günü 21.07.2020 Salı (Zilhiccenin İlk On Gecesinin Her Biri Kadir Gecesine Denktir )





Bu on güne değer veren (namazlarını, oruçlarını ve zikirlerini ifa edenlere) de on ikramda bulunur. Bunlar da ömrüne bereket, malına ziyadelik, ailesine koruma, günahlarına kefaret, sevaplarına katlama, ölüm anında kolaylık, kabir karanlıklarında nur, mizanda ağırlık, cehennem derekelerinden kurtuluş ve cennet derecelerine yükseliştir. (Abdülkadir el-Geylani, el Ğunye,2/40)

Bu Gece Oruca Niyetlenmeyi Unutmayın.
Kılınacak Namazlar ve Okunacak Zikirleri Blok İçinde Bulabilirsiniz.




20 Temmuz 2020 Pazartesi

Kurban Kesecek Olanların Kurban Kesene KadarTraş Olmamaları Hakkında

Kurban Kesecek Olanların, Çarşamba Akşam Namazından Sonra Bayram Günü Kurban Kesilene Kadar Tıraş Olmamaları ve Tırnak Kesmemeleri Müstehaptır! Bu Yüzden Hazırlığımızı Yapalım!

KADİR GECESİ'Nİ İHYÂ SEVÂBI KAZANDIRAN AMELLER (Kitap Tanıtımı)

KADİR GECESİ'Nİ İHYÂ SEVÂBI KAZANDIRAN AMELLER

Bunca ümmet arasından bizlere bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni bahşeden Allâh-u Te‘âlâ’ya ziyâdesiyle hamd-ü senâ eder, bütün bu fazîletlerin yegâne vesîlesi olan Muhammed Mustafâ (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beyti’ne ve sahâbesine de bilâ hudûd salât-ü selâm ederim.

Bilindiği üzere; Kadir Gecesi’nin fazîleti ve onda yapılan ibâdetlerin bin ayda yapılandan daha hayırlı olduğu Kur’ân-ı Kerîm’de inzâl buyrulan müstakil bir sûre ile beyân edilmektedir. Zâten hâl böyle olmasaydı birçok bidat ehli İlâhiyatçı diğer geceleri reddettikleri gibi bu gecenin fazîletini de kabûl etmeyecekti. Ancak bu husus Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça beyân edildiği için kimisi kâfirliğini gizlemek üzere, kimisi de insâfa gelerek bu geceyi reddedememektedir.

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:

عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَعْمَارُ أُمَّت۪ي مَا بَيْنَ السِّتّ۪ينَ إِلَى السَّبْع۪ينَ، وَأَقَلُّهُمْ مَنْ يَجُوزُ ذٰلِكَ.»

“Ümmetimin ömürleri altmış ile yetmişe varan müddet arasıdır, onların pek azı o yaşı geçebilecektir.” (et-Tirmizî, es-Sünen, rakam:3550, 5/553; İbnü Mâce, es-Sünen, rakam:4236, 2/1415; İbnü Hibbân, es-Sahîh, rakam:2980, 7/246) hadîs-i şerîfinden anlaşıldığı üzere; bu ümmetten bir insan ömrü ortalama altmış-yetmiş sene olduğuna göre ve insanın büluğ çağına kadarki dönemini çocukluk, ondan sonrasını otuza kadar gençlik çağındaki delilik ve cehâlet, o yaştan sonraki vakitlerini ise çoluk-çocuk geçindirme derdi ile tükettiğini kabûl ettiğimizde, bir de yaşaması için elzem olan yeme-içme ve istirahat gibi ihtiyaçlarını temîn etmeye harcaması gereken vakitleri düştüğümüzde bir kulun, ömründen birkaç senenin tamâmını, hattâ birkaç ayın tüm vakitlerini bile Allâh-u Te‘âlâ’yı râzı edecek sâlih amellere sarf edemeyeceğini kolayca anlarız.

İşte kendi ümmetinin diğer ümmetlerin ömrüne göre daha az yaşayacağı Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem)e bildirilince bundan dolayı çok üzülmüş, Allâh-u Te‘âlâ da ona bir ikrâm olmak üzere seksen üç sene dört aya tekābül eden bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gecesi’ni ümmetine bahşetmiştir.

Nitekim büyük müctehid İmâm-ı Mâlik (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)ın rivâyetine göre:

عَنْ مَالِكٍ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ يَقُولُ: «إِنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُرِيَ أَعْمَارَ النَّاسِ قَبْلَهُ أَوْ مَا شَاءَ اللّٰهُ مِنْ ذٰلِكَ، فَكَأَنَّهُ تَقَاصَرَ أَعْمَارَ أُمَّتِهِ أَنْ لاَ يَبْلُغُوا مِنَ الْعَمَلِ مِثْلَ الَّذ۪ي بَلَغَ غَيْرُهُمْ ف۪ي طُولِ الْعُمْرِ، فَأَعْطَاهُ اللّٰهُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ خَيْرًا مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ.»

Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e kendisinden önce geçen insanların uzun ömürlerinden Allâh-u Te‘âlâ’nın göstermeyi dilediği bâzı kısımlar arz edilince kendi ümmetinin ömürlerinin çok kısa olduğunu düşünerek diğerlerinin uzun ömür içerisinde ulaştıkları ecirlere ümmetinin ulaşamayacağı endişesine düşmüş, işte bunun üzerine Allâh-u Te‘âlâ ona bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni vermiştir.” (Mâlik ibnü Enes, el-Muvatta’, rakam:335, 3/462)

Bu noktada iyi düşündüğümüzde yetmiş sene yaşayan bir Müslüman’ın on yaşından sonra aklı başında olarak idrâk edeceği Kadir Gecesi sayısının altmış olacağı ve bu altmış gece bin ile çarpıldığında bu sayının beş bin seneye tekābül edeceği gerçeği ortaya çıkar.

Bu da Allâh-u Te‘âlâ’nın Nûh ve Şu‘ayb (Aleyhimesselâm)ın binlerce sene süren mübârek ömürlerinden daha ziyâde bir zaman dilimini ibâdetle ihyâ etmenin sevâbını, bu ümmetin her bir ferdine bahşetmesi anlamına gelmektedir.

Daha da ilerisini düşünürsek; Ömer ibni’l-Hattâb (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)dan rivâyet edilen:

عَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ: «اَلدُّنْيَا سَبْعَةُ اٰلَافِ سَنَةٍ.»

“Dünyâ(nın ömrü) yedi bin senedir.” (el-Hakîmü’t-Tirmizî, Nevâdiru’l-usûl, 2/36; İbnü Ebi’d-Dünyâ, ez-Zühd, rakam: 374, sh:170; Aynı mlf., Zemmü’d-dünyâ, rakam:247, sh:116; Aynı mlf., Muhâsebetü’n-nefs, rakam:102, sh:120; ed-Dînevrî, el-Mücâlese, rakam:917, 3/278; ‘Alî el-Kārî, Mirkātü’l-mefâtîh, rakam:5514, 8/3499; el-Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, rakam:6758, 3/547; es-Süyûtî, Câmi‘u’l-ehâdîs, rakam:23504, 21/278; ‘Alî el-Müttakî, Kenzü’l-‘ummâl, rakam:16459, 6/444) hadîsine göre hemen hemen dünyânın ömrüne yakın bir zamânı ibâdetle geçirme nîmetinin bu ümmetten herhangi bir kişiye lütfedilmesi mânâsı taşımaktadır.

Lâkin burada en mühim mesele; Kadir Gecesi’nin tâyini husûsunda ulemânın birçok kaviller üzere ihtilâf etmiş olmasıdır.

Tabî ki onların bu ihtilâfı kendi ictihadlarından kaynaklanmayıp, ancak Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’den bu hususta sahîh senedlerle vârid olan farklı hadîs-i şerîfler bulunduğu içindir.

Hattâ İbnü Hacer (Rahimehullâh) bu hususta kırktan fazla kavil zikretmiştir ki Ramazân-ı Şerîf geceleri otuzu geçmeyeceğine göre bu kavillerin otuzdan fazla olması diğer bâzı ulemânın Kadir Gecesi’nin Ramazân-ı Şerîf dışında olabileceği konusundaki görüşlerinden nâşî olsa gerektir. (İbnü Hacer el-‘Askalânî, Fethu’l-Bârî, 4/262)

Bundan dolayıdır ki İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (Rahimehullâh) (fıkhî hükümlerin terettübü bakımından) Kadir Gecesi’nin senenin tümünde olabileceğini söylemiş ve (meselâ Ramazan’ın on beşinden sonra) kölesini âzâd etmeyi veyâ karısını boşamayı Kadir Gecesi’ne ulaşmaya bağlayan kişi hakkında:

“Onun söylediği senenin Kadir Gecesi ilk yarıda olup, bir dahaki sene ise ikinci yarıda olabilir ihtimâline binâen bir daha senenin Ramazan’ı bitmedikçe kölesi âzâd olmaz.

Eşi hakkında da talâk vâki olmaz.” demiştir ki fetvâ da bu kavil (söz ve görüş) üzeredir. (İbnü ‘Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 2/452; Şeyh Nizâm ve Heyet, el-Fetâve’l-Hindiyye, 1/366; Bedruddîn Muhammed eş-Şiblî, Tesqîfü’l-esinne, sh:140)

Hâl böyle olunca Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in bile vefât edene kadar her sene ilk başta Ramazan’ın diğer on gecelerinde, daha sonra Cibrîl (Aleyhisselâm)ın uyarmasıyla son on gecesinde aradığı hattâ vefât edeceği sene son yirmi gecesinde mescid-i şerîfe kapanıp evlerine hiç gitmediği ve eşleriyle hiç görüşmeyerek Kadir Gecesi’ne kavuşma niyetiyle sürekli ibâdette bulunduğu böyle bir geceyi bizim gibi ömrü kısa ve sermâyesi kıt kişilerin nasıl idrâk edip ihyâ edeceğimiz çok büyük önem arz etmektedir.

Bundan dolayı ümmetine çok acıyan Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem) Efendimiz diğer bâzı sâlih ameller zikredip onların herhangi bir gecede veyâ günde yapılması hâlinde Kadir Gecesi’ne ulaşıp onu ibâdetle ihyâ etmenin sevâbına denk olacağını beyân etmiş ve bu sûretle bizleri Allâh-u Te‘âlâ’nın çok büyük lütuflarından haberdâr etmiştir.

Tabî ki Ramazân-ı Şerîf ayının on yedinci gecesi, on dokuzuncu gecesi özellikle son on gecelerinin tek geceleri, çift gecelerden özellikle yirmi dördüncü gecesi ve bâhusus ümmetin genel kabûlüne mazhar olan yirmi yedinci gecesi gibi Kadir Gecesi olduğu kuvvetle umulan ve her biri hakkında sahîh hadîs-i şerîfler vârid olan bu gecelerde ve günlerinde bu risâlede zikredilen amellerin yapılması müstehablık bakımından daha ziyâde kuvvet kazanmaktadır.

Zîrâ başka zamanda yapıldığında bile Kadir Gecesi’nde yapılmış gibi ecir kazandıran hattâ bâzısı hakkında “Kadir Gecesi’nin tümünü ihyâya denk olur.” buyrulan amellerin, bir de Kadir Gecesi’nde yapılmış olduğunu düşündüğümüzde fazîletlerinin ne kadar katlanacağını hiçbir hesap makinesinin ihsâ edemeyeceğini idrakte hiç kimse güçlük çekmez.

İşte bu risâlede biz sizlere bu amellere dâir mûteber eserlerde bulabildiğimiz bütün zikirleri, namazları ve Kur’ân-ı Kerîm’den okunacak sûreleri tek tek beyân etmeye çalıştık.

Dolayısıyla bu eserde biz sizlere ilk önce Kadir Gecesi’ni ihyâ etmenin ne kadar önemli olduğunu beyâna çalıştık.

Zîrâ Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «... ف۪يهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ، مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِمَ.»

“O (Ramazân-ı Şerîf ayı)nda öyle bir gece vardır ki o (Kadir Gecesi Ramazan’ın dışındaki aylar îtibârıyla) bin aydan daha hayırlıdır. Kim o gecenin hayrından mahrum olursa, işte o kişi gerçekten (bütün hayırlardan) mahrum olmuştur.” (en-Nesâî, es-Sünen, es-Sıyâm:5, rakam:2106, 4/129; Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, rakam:8991, 14/541; İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef, rakam:8959, 3/1)

Böylece kitabımız iki bölümden derlenmiş olup birinci bölüm “Kadir Gecesi’ni İhyâ Etmenin Ehemmiyeti” başlığı altında kaydedilmiş, ikinci bölüm ise “Kadir Gecesi’ni İhyâ Sevâbı Kazandıracak Sâlih Ameller” ismi altında sizlerin istifâdesine arz edilmiştir.

Allâh-u Te‘âlâ yaşadığımız hayat boyunca cümlemizi Ehl-i Sünnet îtikādından zerre kadar inhırâf etmemek kaydıyla her sene Kadir Gecesi’ne muvâfakata ve o mübârek mevsimi ihyâ etmeye muvaffak eylesin. Âmîn!

Ayrıca Yüce Rabbimiz cümlemizi Kadir Gecesi’ni ihyâ sevâbı kazandıracak amellere dâir bu eserde yazılan sâlih amellerin tümünü işlemeye muvaffak buyurarak fazîletli amellerden başka hiçbir şeyin en ufak bir fayda temin edemeyeceği kıyâmet gününde âhiret zenginlerinden olmayı ve azaplardan emîn olan kimseler arasında haşrolabilmeyi her birerlerimize lütfeylesin. Âmîn!


Kaynak : Yeni Kitap Tanıtımı  (20 TL )

Satın Almak İçin : Satın Al

https://www.cubbeliahmethoca.com.tr/tr/hakkinda/kitaplari/kadir-gecesi-ni-ihya-sevabi-kazandiran-ameller

18 Temmuz 2020 Cumartesi

BİR ŞEYDEN UĞURSUZLANANIN OKUMASI GEREKEN DUA

BİR ŞEYDEN UĞURSUZLANANINOKUMASI GEREKEN DUA

Abdurrahmân ibni Sâbit el-Cümahî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurmuştur: "Kalbine uğursuzluk girmeyen hiçbir kul yoktur. Bunu hisseden:

'Enâ 'abdüllâhi mâ şâ allâhü lâ kuvvete illâ billâhi lâ ye'tî bi'l-hasenâti illallâhü ve lâ yezhebü bi's-seyyiâti illallâhü eşhedü ennallâhü 'alâ külli şey'in kadîr'

أَنَا عَبْدُ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِااللهِ لَا يَأْتِي بِالْحَسَنَاتِ إِلَّا اللهُ وَ لَا يَذْهَبُ بِالسَّيِّئَاتِ إِلَّا اللهُ أَشْهَدُ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
'Ben Allâh'ın kuluyum, Allâh'ın dilediği
olur, Allâh'ın yardımı olmadan hiçbir güç yok-
tur, güzel şeyleri ancak Allâh getirir, kötü şey-
leri ancak Allâh giderir. Ben şahitlik ederim ki
Allâh her şeye hakkıyla gücü yetendir' desin. Sonra yönüne doğru devam eder(de işinden
geri kalmaz)." [Ebû Dâvûd, el-Merâsîl, no:539, sh:362]


17 Temmuz 2020 Cuma

Namazın dışında ve namazda tilavet secdesi nasıl yapılır?

Kur’an-ı Kerim okunurken secde âyetlerini okuyan veya dinleyen kimsenin tilavet secdesi yapması vaciptir. Secde âyeti okuyan kişi namazda değilse, ister âyeti okur okumaz, ister daha sonra kalkıp secdeyi yapar (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 254).
Namaz kılan kişinin namazda secde âyeti okuması hâlinde, secde âyetinden sonra üç âyetten daha fazla okumayıp, rükûya eğilecekse, tilavet secdesine niyet ederek rükûya gider. Yapmış olduğu bu rükû aynı zamanda tilavet secdesi yerine de geçer. Şayet üç âyetten daha fazla okuyacaksa, tilavet secdesine niyet ederek doğrudan secdeye gider ve bir defa secde yaptıktan sonra ayağa kalkıp kaldığı yerden kıraate devam eder (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 147).
Tilavet secdesi, namaz değilse de; taharet, kıbleye dönmek, niyet etmek, avret yerlerinin örtülü olması gibi namazda aranan şartlar tilavet secdesinde de aranır. Ancak tilavet secdesinde iftitah tekbiri sünnettir.
Tilavet secdesi yapacak kişi, ellerini kaldırmadan doğrudan doğruya ‘Allahu ekber’ diyerek bir kere secdeye gidip üç defa “Sübhane Rabbiye’l-alâ” dedikten sonra yine ‘Allahu ekber’ diyerek secdeden kalkar. Böylece tilavet secdesi tamamlanmış olur. Yani tilavet secdesinden sonra teşehhüt miktarı oturmak ve selam yoktur.
Tilavet secdesini gerektiren âyetleri işiten kişinin, hemen secde yapmaya fırsat bulamaz ise, “Semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke Rabbena ve ileyke’l-masîr” demesi müstehaptır. O anda yapamadığı secdeyi daha sonra yapar (Şürünbülâlî, Merâkı’l-felâh, s. 183).

Kaynak: Diyanet

16 Temmuz 2020 Perşembe

ZÜLHİCCE'NİN ON GÜNÜNÜN ZİKİRLERİ 21 Temmuz 2020 Salı


ZÜLHİCCE'NİN ON GÜNÜNÜN ZİKİRLERİ
ZÜLHİCCE'NİN ON GÜNÜNÜN ZİKİRLERİ 21 Temmuz 2020 Salı Akşam Namazı İle Başlıyor


Kaynak Cübbeli Ahmet Hoca Resmi Sitesi Tüm Yayınları Buradan Takip Edebilirsiniz
https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca


1.ZİKİR;
"Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît.biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr"

2.ZİKİR;
"Eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, ilâhen vâhiden sameden lem yettahiz sâhibeten ve lâ veleda"
3.ZİKİR;
"Eşhedü en Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemût biyedihil hayr ve hüve alâ külli şeyin kadîr"
4.ZİKİR;
"Hasbiyallahu ve kefâ. Semi'allahu li-men deâ. Leyse verâ-Allahi muntehâ"
5.ZİKİR;
"Allahumme lekel hamdu kame negu lu ve hayran mimma negulu , Allahumme leke salati ve nusuki ve mahya ya ve memati ve leke Rabbi turasi ,Allahumme inni euzu bike min azabil-kabri ve min şetetil-emr,Allahumme inni es eluke min hayri ma tecri bihirrihu."
 

Zülhicce Ayının ilk 10 Günü ve Gecesinin Ehemmiyeti (21 Temmuz 2020 Salı Akşamı Başlıyor)


 

1

ZİLHİCCE

1441

22

TEMMUZ-2020

ÇARŞAMBA


21 Temmuz Salı 2020 Gecesinde oruca niyet edelim.

Zülhicce Ayının ilk 10 Günü ve Gecesi KADİR GECESİNE denk olduğu beyan ediliyor.
Bu 10 günü oruç ve ibadetle geçirmek çok eftal olduğu ve bu gün ve gecelerde okunacak zikirler var. Blog İçinde Okunacak Zikirler var

-----------------------------------------------------------------------------------------
Hicrî yılın son ayı olup dört haram aydan biri olan ve sözlükte “hac ayı” anlamına gelen Zilhicce (zülhicce, zülhacce) kamerî yılda zilkadeden sonra gelir.
Hac menâsikinin ifasına başlandığı zilhiccenin sekizinci günü “terviye”, dokuzuncu günü “arefe” ismiyle anılır. Kurban bayramı zilhiccenin onuncu günü başlar ve dört gün devam eder. Bu ayın onuncu gününe “nahr/zebh günü”, on ve on ikinci günlerine “eyyâm-ı nahr” veya aynı günlerde hacıların Mina’da bulunmaları sebebiyle “eyyâm-ı Minâ”, on bir ve on üçüncü günlerine de “eyyâm-ı teşrîk” adı verilir.
Müfessirlerin çoğunluğu, Fecr sûresinin 2. âyetinde üzerine yemin edilen on gecenin zilhicce ayının ilk on gecesi olduğu görüşündedir.
İbn Abbas (Radıyallahu Anh)ın, “Bilinen günlerde Allah’ın ismini zikretsinler” âyetinde geçen[1] “bilinen günler” ifadesini de zilhiccenin ilk on günü veya teşrik günleri diye yorumladığı nakledilir.
Hazreti Peygamber’in, “Allah katında ibadet edilecek -sâlih amel işlenecek- günler içinde zilhiccenin ilk on gününden daha hayırlısı yoktur” [2]
“Allah katında zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha değerlisi yoktur; bugünlerde tesbihi çok yapın; tahmîdi, tehlîli ve tekbiri çok söyleyin”  buyurduğu nakledilir.[3] Resûl-i Ekrem zilhiccenin ilk dokuz günü sürekli oruç tuttuğu için bu günlerde oruç tutmak müstehaptır.
Yorgun düşmeleri ihtimali bulunan hacıların zilhiccenin sekizinci ve dokuzuncu günlerinde, özellikle vakfenin yapıldığı arefe gününde oruç tutmaları mekruh sayılmıştır.

Zilhicce’nin ilk on günü saç ve tırnak kesme hakkında

Resûl-i Ekrem’den nakledilen, “Kesecek kurbanı olan kimse zilhicce ayı girince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiçbir şey kesmesin” meâlindeki hadisini[4] dikkate alan Mâlikî, Şâfiî ve bir kısım Hanbelî fakihine göre kurban kesecek kişinin zilhicce ayı girince kurbanını kesinceye kadar saçlarını ve tırnaklarını kesmesi mekruhtur.[5]
İmam Azam (Rahimehullah) ise mekruh olmadığı görüşündedir.[6]
Bizler Hanefi olduğumuza göre elbette İmam-ı Azam (Rahimehullah)’ı taklid eder ve adı geçen günlerde traş olmanın, tırnak kesmenin mahzurlu olmadığını söyleyebiliriz. Ancak İmam Azam (Rahimehullah)’ın gerçekten bu görüşte olduğunu “Zâhiru’r-rivaye” isimli kitaplarda henüz bulmuş değiliz.
Eğer ona ait olan böyle bir rivayet “Zâhiru’r-rivaye”de yoksa bu sahih hadislere muhalefet etmemizi gerekli kılacak bir delil bulunmadığından bu günlerde traş olmanın en azından mekruh olduğu görüşü ağırlık kazanıyor. “Hidaye” hadislerini tahriç eden Zeyla’î (Rahimehullah)’da konunun ilk hadisi olarak yukarıya aldığımız hadis-i şerifi vermekte ve sıhhatinde bir kusur zikretmemektedir. [7]
Her ne olursa olsun, Hanefîler olarak bizler de eğer kurban keseceksek, zülhiccenin ilk on gününde tıraşı ve tırnak kesmeyi bırakırsak, Hanefî mezhebine muhalefet etmeden diğerlerine de uymuş oluruz. Çünkü Hanefîler de kesilmemesinin mahzurlu olduğunu söylemiyorlar. Yeter ki kasık ve tırnak temizliği bu on günle kırk günü aşacak olmasın.
Fakat Kurban kesecek olanların elbise giyip, koku sürünebilecekleri konusunda icmâ vardır. Bu da o günlerde tıraş olmamanın hacdaki ihramlılara benzeme ile ilgili bulunmadığını, hikmetinin bu olmadığını gösterir.[8]

Bazı Hükümler

“Şerh-u Şir’ati’l-İslam”‘da zikredildiğine göre; kurban bayramının ilk günü kurban kesmek isteyen zülhiccenin ilk on günü bedeninden kıl koparmaz ve tırnaklarını kesmez. Kendisini ihram giymiş hacıya benzetir. Çünkü kıyamet günü kurban, sahibine fidye olacak her kılı, her azası ve tırnağı kurbanın bereketinden ona ulaşılacaktır. Bu on günde rahmet ve bereket olacağı için traş olmamalı ve tırnak kesmemelidir.
Üstadımız Hâce Mahmut Efendi Hazretleri bir Hanefî olmasına rağmen Şafî’î mezhebinin delili olan bu hadis-i şerifi çok önemser ve diğer mezheblerin ihtilafından sakınmak gerektiği düşüncesiyle ihtiyaten bu on günler girdiğinde hacca gitmemişse itikâfa girer, bu zaman diliminde hem traş olmaz, hem de tırnak kesmezlerdi.
Zilhicce’nin ilk onunda yapılan ibadetlerin başka günlerde yapılandan daha faziletli olduğu ile ilgili hadisi şerifleri şöyle zikredebiliriz:
“عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ”
“مَا مِنْ أَيَّامٍ الْعَمَلُ الصَّالِحُ فِيهِنَّ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ مِنْ هَذِهِ الْأَيَّامِ الْعَشْرِ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَا الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ إِلَّا رَجُلٌ خَرَجَ بِنَفْسِهِ وَمَالِهِ فَلَمْ يَرْجِعْ مِنْ ذَلِكَ بِشَيْءٍ”
[9]
Rasûlullah (Aleyhissalâtü Vesselam) şöyle buyurdu:
“Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce’nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur.”
Sahabeler, sordular:
“Ya Rasûlallah, Allah yolunda cihad da mı?”
Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) cevap verdi:
“Evet, Allah yolunda cihat da. Meğer ki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.”[10]
Başka bir hadis-i şerifte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Selem) şöyle buyuruyor:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ:
“مَا مِنْ أَيَّامٍ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ أَنْ يُتَعَبَّدَ لَهُ فِيهَا مِنْ عَشْرِ ذِي الْحِجَّةِ يَعْدِلُ صِيَامُ كُلِّ يَوْمٍ مِنْهَا بِصِيَامِ سَنَةٍ وَقِيَامُ كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْهَا بِقِيَامِ لَيْلَةِ الْقَدْرِ”
“Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” [11]
Bu günlerde sadaka vermek hakkında şöyle bir haber varid olmuştur:
“من تصدق في يوم عرفة إحتسابا، قبل الله تعالى منه، وكان كمن ادرك ما فاته من صدقات السنة”
“Her kim Allah rızası niyetiyle Arefe gününde sadaka verirse, Allah’u Teala o kişiden bunu kabul eder ve bu, sene boyunca veremediği bütün sadakaların sevabına yetişmiş olur”[12]
Rivayet edildiğine göre: “Bu on günde bir fakire sadaka veren Allah’u Te’âlâ’nın tüm nebilerine ve resüllerine yardım etmiş gibi olur. Bu günlerde hasta ziyaret eden Allah’u Te’âlâ’nın tüm velilerini ve seçkin kullarını ziyaret etmiş gibi olur. Bir cenaze ardında giden bütün şehitlerin cenazelerine katılmış gibi olur.
Bir Mü’min’i giydireni Allah’u Te’âlâ cennet hullelerinden giydirir. Bir yetime iyilikte bulunanı Allah’u Te’âlâ kıyamet günü Arş’ın gölgesi altında bulundurur. İlim meclislerinin birinde hazır bulunan sanki tüm enbiyanın ve rasûllerin meclislerinde bulunmuş gibi olur.”[13]

Zilhiccenin İlk On Gecesinin Her Biri Kadir Gecesine Denktir

 


Geceleri İhya Etmek İçin En Azından Yapılacaklar