ARAFE GÜNÜNÜN VAZİFELERİ
1. Arafe günü dua etmek Rasûlullâh ﷺ'in sünnetlerindendir. Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ): "Ben Rasûlullâh ﷺ'i yemek dilenen fakirler gibi ellerini göğsüne doğru tutarak Arafat'ta dua ederken gördüm" demiştir. [et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, rakam:2892, 3/189]
Arafe günü yapılan dua reddedilmez. Nitekim hadis-i şerifte şöyle varid olmuştur: "Arafe günü olduğu zaman Allâh-u Te'âlâ rahmetini yayar, bu nedenle o günden çok (cehennemden) azad hiçbir günde yoktur. Her kim Arafe günü Allâh-u Te'âlâ'dan dünya ve ahiret istekleriyle alakalı bir hacetini dilerse kendisi için o isteğini yerine getirir." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/152]
Arafe günü yapılacak duaların en faziletlisi Tirmizî (Rahimehullâh) ve diğerlerinin Amr ibnü Şu'ayb'ın, babası vasıtasıyla dedesinden (Abdullâh ibnü Amr ibni'l-Âs'dan) (Radıyallâhu Anhüm) rivayet ettikleri: "Duaların en hayırlısı Arafe günü yapılan duadır. (O gün) benim ve benden önceki peygamberlerin söylediklerinin en hayırlısı ise: 'Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve 'alâ külli şey'in kadîr'
لَا إِلَهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَديرٌ
'Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. Mülk yalnız O'nundur. Hamd yalnız O'na mahsustur ve O her şeye Kadir'dir.' (sözüdür)." (et-Tirmizî, es-Sünen, ed-De'avât:123, rakam:3585, 5/572; el-Beyhakî, Ma'rifetü's-süneni ve'l-âsâr, 8/289) hadis-i şerifinde geçen duadır.
2. İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Arafe gününde Ku'l-hüvallâhü (İhlâs Suresi'ni) 1000 kere okursa istediği kendisine verilir." [el-Müstağfirî, ed-De'avât; 'Abdülhamid Kuds, Kenzü'n-necâh ve's-sürûr fi'l-ed'iyeti'l-me'sûrati'l-letî teşrâhu's-sudûr, sh:284]
3. İmâm-ı Mevsılî (Rahimehullâh), Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her kim Arafe günü güneş batmadan önce (1 kere veya 100 kere): "Bismillâhi mâşâ allâhü lâ kuvvete illâ billâhi, mâşâ allâhü küllü ni'ğmetin minallâhi, mâşâ allâhü'l-(kh)ayru küllühû bi yedillâhi, mâşâ allâhü la yesrıfü's-sûe illallâhü"
بِسْمِ اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ، مَا شَاءَ اللهُ كُلُّ نِعْمَةٍ مِنَ اللهِ، مَا شَاءَ اللهُ الْخَيْرُ كُلُّهُ بِيَدِ اللهِ، مَا شَاءَ اللهُ لَا يَصْرِفُ السُّوءَ إِلَّا اللهُ
'Allâh'ın adıyla! Allâh ne dilerse o olur. Allâh'ın yardımı olmadan hiçbir kuvvet yoktur. Allâh ne dilerse o olur. Bütün nimetler Allâh'tandır. Allâh ne dilerse o olur. Hayrın tamamı Allâh'ın yed(-i kudret)indedir. Allâh ne dilerse o olur. Kötülüğü Allâh'tan başkası çeviremez' derse Allâh-u Azze ve Celle onu şeytandan korur ve Arşı'nın fevkınde (bulunan bir melek tarafında)n ona: 'Muhakkak ki sen Beni razı ettin, seni razı etmek de Bana düşer. Benden dilediğini iste, sana vereceğim' diye nida eder." [el-Mu'âfâ ibnü İsmâ'îl el-Mevsılî, Ünsü'l-munkatî'in, 2/11; Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü'l-kulûb, 1/128; İbnü 'Asâkir, Târîhu Dimeşk, 16/427; 'Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/64; İbnü Hacer, el-İsâbe, 1/438-439; es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/86]
4. Rivayet edildiğine göre her kim Arafe gününde 100 kere: "Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-â(kh)irati haseneten ve kinâ 'azâbe'n-nâr"
رَبَّنَا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
"Ey Rabbimiz! Bize dünyada da güzel şeyler ver, ahirette de güzel şeyler ver ve bizi (afv-u mağfiret buyurarak) o (cehennem) ateşin(in) azabından koru" duasını okursa, AIlâh-u Te'âlâ o kişiyi dünyada güzel amel işlemeyi nasib eder ve ahirette de Allâh-u Te'âlâ'nın cemalini müşahede ile müşerref kılınır. [İbnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fezâili'l-eyyâmi ve'ş-şühûr, sh:92]
5. Vakfe saatinde (Arafe günü ikindiden sonra) özellikle şu dua okunur ki bu duanın içerisinde ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden derlenme birçok mühim dua mevcuttur: "Allâh en büyüktür. Allâh en yücedir. Allâh'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allâh en büyüktür. Allâh en uludur. Bütün hamdler O'nun içindir.
Ey Allâh! Davetine sözümle ve özümle geldim, emrin başüstüne. Buyur Allâhım buyur. Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrin başüstüne. Hamd Sana mahsustur, bütün nimetler Sendendir. Mülk de Sana mahsustur, Senin ortağın yoktur.
Allâh'tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir, O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'na aittir. Hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Tüm hayırlar O'nun (kudret) elindedir ve O her şeye hakkıyla gücü yetendir. Dönüş ancak O'nadır.
Bütün hamdler, bizi işte bu (nimet yurduna girme vesilesi olan ima)na hidayet etmiş olan O (yüce) Allâh'a aittir. Allâh bizi (İslam'a) hidayet etmeseydi, biz (kendiliğimizden) asla hidayet bulamazdık.
Ey Allâh! Efendimiz İbrâhîm'e ve Efendimiz İbrâhîm'in aline salat ettiğin gibi Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in aline de salat eyle. Şüphesiz ki Sen hamd olunmaya layıksın ve çok ulusun. Ey Allâh! Efendimiz İbrâhîm'e ve Efendimiz İbrâhîm'in bereket verdiğin gibi Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in aline de bereket ver. Şüphesiz ki Sen hamd olunmaya layıksın ve çok ulusun.
Ey Rabbimiz! (Bu amelimizi) bizden kabul buyur, şüphesiz (dualarımızı hakkıyla işiten) Semî'de, (niyetlerimizi tam manasıyla bilen) 'Alîm de Sensin ancak Sen. Sen bize hac ibadetlerimizi tarif et ve (vazifelerimizi icra ederken yapmış olduğumuz eksiklikleri affedip) tevbemizi kabul et. Şüphesiz (tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb da, (inananları çokça esirgeyen) Rahîm de Sensin ancak Sen.
Ey Rabbimiz! Bizi (muhkem ve müteşabih ayetlerin tümüne inanmaya) hidayet buyurduktan sonra (kalplerini razı olmadığın yorumlara kaydırdığın kimselere yaptığın gibi, bizim) kalplerimizi (de müteşabihleri araştırmaya meylettirerek haktan) kaydırma ve bize tarafından bir rahmet bahşet (ki, hakta sebata muvaffak olalım ve günahlarımızdan kurtulalım). Şüphesiz ki (karşılık beklemeden bolca bağış yapan) Vehhâb Sensin, ancak Sen.
Ey Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve (kulluk) işimizdeki (haddi aşmamızı ve) israfımızı bağışla, (er meydanında) ayaklarımızı iyice sabit kıl ve o kafirler toplumuna karşı bize yardım et.
Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz: 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran (Muhammed ﷺ ve Kur'ân gibi) yüce bir münadi duyduk da (ona) hemen inandık. Rabbimiz! Öyleyse bizim için (büyük) günahlarımızı bağışla, (küçük günahlarımızı vesair) kötü işlerimizi de bizden ört ve bizi(m canlarımızı) iyi kullarla birlikte (peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salihler zümresine dahil olarak) vefat ettir.
Ey Rabbimiz! Peygamberlerinle birlikte bize vaad etmiş olduğun şeyi (sevap ve nusreti) ver bize. Kıyamet gününde de rezil etme bizi. Şüphesiz ki Sen (müminlere sevap vermek ve dualarını kabul etmek hususunda kendilerine vermiş olduğun) sözü bozmazsın.
Ey Allâh! Ben Senden din işinde sebat, doğru yolda azimlilik isterim. Ben Senden selim bir kalp ve doğru bir lisan isterim. Ben Senden bildiğin bütün hayırları isterim, bildiğin tüm şerlerden Sana sığınırım, bildiğin bütün günahlarımdan Senden mağfiret dilerim zira tüm gaypları hakkıyla bilen ancak Sensin.
Ey Allâh! Sıkıntıdan, üzüntüden, güçsüzlükten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, bunamaktan, günahtan ve borçtan Sana sığınırm. Kabir azabından, kabrin sıkıntısından, ateşin sıkıntısından, cehennem azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden, hayatın ve ölümün fitne ve kargaşalarının şerrinden Sana sığınırım.
Ey Allâh! Nimetinin elden çıkmasından, afiyetinin (belaya) dönüşmesinden, azabının ansızın gelmesinden ve gazabını çekecek tüm şeylerden Sana sığınırım, zora düşüren beladan, bedbatlığın bana ulaşmasından, kötü kaza (yazı)dan ve düşmanlarımın sevinmesinden Sana sığınırım.
Ey Allâh! Gazabından rızana, azabından affına sığınırım, Senden Sana sığınırım. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. (Sen bizim övgülerimize muhtac değilsin ve bizim medhiyelerimiz Seni hakkıyla tavsif edemez.) Sen Kendini övdüğün gibisin.
Ey Allâh! Kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hain bakıştan tertemiz eyle, şüphesiz ki gözlerin hain bakışını da kalplerin gizlediği düşünceleri de ancak Sen bilebilirsin.
Ey Allâh! Sen bize günahlarınla aramıza girecek kadar Kendi korkundan, cennetine ulaştıracak kadar Kendine itaatten ve dünya musibetlerini bize kolaylaştıracak kadar da yakini imandan nasib bölüştür.
Sen bizi yaşattığın sürece kulaklarımızla, gözlerimizle ve kuvvetlerimizle bizi faydalandır. Onları (uzuvlarımızı) bize varis(lerimizin ardımızda kaldığı gibi ardımıza dek kalıcı) eyle (ölünceye kadar bizi onlardan mahrum eyleme).
Bize zulmedenlerden intikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım eyle. En büyük derdimizi de ilmimizin ulaştığı noktayı da sadece dünya eyleme, Senden korkmayan ve bize acımayan kimseleri bize musallat eyleme.
Ey Allâh! Bize selamet (belalardan kurtuluş) ihsan eyle, dinimizi (her türlü imansızlık tehlikesinden) salim eyle, ruhumuzun çıkma vaktinde imanımızı elimizden selbeyleme. Bize dünya ve ahiretin tüm hayırlarını nasib eyle, şüphesiz Sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.
Allâh'tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'na aittir. Hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Tüm hayırlar O'nun (kudret) elindedir ve O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Ey Allâh! Kulağıma nur ver, gözüme nur ver, kalbime nur ver. Ey Allâh! Göğsümü geniş eyle, işimi kolay eyle. Gönüllerin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından ve kabir azabından Sana sığınırm.
Ey Allâh! Gece içerisine giren şeylerin şerrinden, gündüz içerisine giren şeylerin şerrinden, rüzgarların esip getirdiği şeylerin şerrinden ve zamanın helak edici musibetlerinin şerrinden Sana sığınırım.
Ey Allâh! Ben nefsime çok zulmettim, günahları ise ancak sen affedersin. Öyleyse tarafından bir mağfiretle beni bağışla ve bana rahmet et. Çünkü şüphesiz Sen, ancak Sen Ğafûr ve Rahîm (ziyade bağışlayan ve merhamet eden)sin.
Ey Allâh! Sen beni, katından öyle bir mağfiret ile bağışla ki onun vesilesiyle iki cihanda durumumu düzelteyim. Sen bana, Kendi Zatın'dan öyle bir rahmetle bana merhamet eyle ki onun vasıtasıyla iki cihanda saadete kavuşabileyim. Sen bana öyle bir nasuh tevbesi nasib et ki onu ebedi bozmayayım. Sen beni istikamet yoluna öyle bir rapt eyle ki ondan ebediyyen kaymayayım.
Ey Allâh! Sen beni günahların alçaklığından (kurtarıp) taatinin izzetine nakleyle. Sen beni helalinle haramından, ibadetinle masiyetinden, fazl-u kereminle de Senden gayri her şeyden müstağni eyle. Kalbimi ve kabrimi nur eyle. Beni bütün şerlerden muhafaza eyle. Bütün hayırları benim için cemeyle. Dinimi, (bana) emanet (edilen çocuklarımı, mallarımı ve eş)imi, kalbimi, bedenimi, (iyi ölüp ahirette rahat edebilmem için) amelimin sonlarını(n güzel olması hususundaki hüsn-ü zannımı), bana, cümle dostlarıma ve bütün Müslümanlara in'am ettiklerinin tümünü Sana emanet ediyorum.
Ey Rabbimiz! Bize dünyada da (nimet, afiyet, yeterli ve helal rızık, saliha bir eş, hayırlı evlat, sağlıklı yaşam, düşmanlara karşı zafer, Kur'ân anlayışı, iyilerle beraberlik, insanlar tarafından güzel övgülere mazhar olmak, ilim ve ibadet gibi) güzel şeyler ver, ahirette de (kabirden müjdeyle kalkmak, kötü muhasebeden kurtuluş, mahşerin şiddetlerinden selamet, cennete azapsız giriş ve Allâh-u Te'âlâ'nın cemalini görme lezzeti gibi) güzel şeyler ver ve bizi (afv-u mağfiret buyurarak) o (cehennem) ateşin(in) azabından (ve o azaba götürecek günahlardan) koru.
Ey acıyanların en merhametlisi! Sen bizi de anne babalarımızı da, zürriyetlerimizi de, kardeşlerimizi de, eşlerimizi de, bütün Müslümanlardan yanımızda olanları da, uzakta olanları da rahmetinle mağfiret eyle. Allâh-u Te'âlâ Efendimiz Muhammed'e ve Ehl-i Beyti'ne ve tüm sahabesine salat eylesin. Alemlerin Rabbi olan Allâh'a hamd olsun." [KutbuddÎn el-Hanefî, Ed'iyetü haccı ve'l-'umra, sh:18-28]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder