بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Bismillahir rahmanir rahim. - Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla
مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ يَهْدِ قَلْبَهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
Ma esabe min musibetin illa bi iznillah, ve men yu'min billahi yehdi kalbeh, vallahu bikulli şey'in alim.
Teğabün Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:
Dünya hayatında insanın başına mal, can ve başka şeylerle ilgili musîbetler gelebilmekte; maddî, mânevî, sözlü veya fiilî hoşa gitmeyecek hâdiseler olabilmektedir. Gerek mü’min gerek kâfir hiç kimse bu gibi durumlardan uzak kalamaz. Gerçek şu ki, bunların hepsi Allah’ın izni, iradesi ve takdiri ile olur. Allah’ın izni olmadıkça hiç kimsenin istemesiyle ve çalışmasıyla hiç kimseye bir musibet erişmez. Allah’ın müsaadesi olmadan bir yaprak bile yerinden kıpırdamaz. Ancak musibetlere tahammül bakımından inanmış bir gönülle inanmamış gönül arasında büyük bir fark vardır. Allah’a imanı olmayanlar, gelen musibetler karşısında sabredemez, feryat eder, ruhen ve bedenen kendilerini harap ederler. Allah’a imanı olanlara gelince, Allah onların kalbine o musibet esnasında en doğru düşünceyi ilham eder. Musibetin ancak Allah’ın dilemesiyle olacağını, kendisinin de Allah’a ait olup yine O’na döneceğini hatırlatır. Böyle olunca mü’min kul hemen: اِنَّا لِلّٰهِ وَ اِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ (innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn) “Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na dönüyoruz” (Bakara 2/156) tesellisiyle gönlünü rahatlatır. İşi Allah’a havale eder ve O’na dayanıp güvenir. Bu musibetlerle imtihan edildiğini anlayarak sabreder. Belâların rüzgârına kapılıp Allah ve Rasûlü’ne itaati terk etmez. Bilakis, darlıkta ve zorlukta, genişlikte ve ferahlıkta tüm gücüyle Allah ve Rasûlü’ne itaat etmeye çalışır. Çünkü en büyük musibet, Allah ve Rasûlü’ne itaati terk etmektir. Bir insan için bundan daha büyük bir felâket düşünülemez.
O halde:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri