ZÜ'L-HİCCE'NİN ON GÜNÜNÜN ZİKİR VE DUALARI
1. 'ÎSÂ (ALEYHİSSELÂM)A ÖĞRETİLEN BEŞ ZİKİR
Bunların birincisi: "Lâ
ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü,
yühyî ve yümîtü bi yedihi'l-(kh)ayru ve hüve 'alâ külli şey'in kadîr"
لَا
إِلَهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ
الْحَمْدُ يُحْيِى وَ يُميتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ
شَىْءٍ قَديرٌ
"Allâh-u
Te'âlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O'nun hiçbir ortağı
yoktur. Mülk O'na aittir. Hamd O'na mahsustur. Diriltir ve Öldürür. Tüm
hayırlar O'nun (kudret) elindedir ve O, her şeye hakkıyla gücü
yetendir."
İkincisi: "Eşhedü en lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû, ilâhen, vâhiden, sameden, lem yette(kh)iz sâhibeten ve lâ veleden"
اَشْهَدُ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ إِلٰهً وَاحِدً صَمَداً لَمْ يَتَّخِذْ صَاحِبَةً وَ لَا وَلَدًا
"Ben
şahitlik ederim ki; Allâh-u Te'âlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur. O
tektir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Tek bir İlahtır. Her şey O'na
muhtaçtır. O, kimseye muhtaç değildir. Hiçbir eş ve çocuk edinmemiştir."
Üçüncüsü: "Eşhedü
en lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû, lehü'l-mülkü ve
lehü'l-hamdü, yühyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü bi
yedihi'l-(kh)ayru ve hüve 'alâ külli şey'in kadîr"
اَشْهَدُ
اَنْ لَا اِلٰهَ اَِّلا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ
وَ لَهُ الْحَمْدُ يُحْيِى وَ يُميتُ وَ هُوَ حَىٌّ لَا يَمُوتُ بِيَدِهِ
الْخَيْرُ و َهُوَ عَلى كُلِّ شَىْءٍ قَديرٌ
"Ben
şahitlik ederim ki; Allâh-u Te'âlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur. O
tektir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O'na aittir. Hamd O'na
mahsustur. Diriltir ve öldürür. Kendisi hiç ölmeyecek bir diridir. Tüm
hayırlar O'nun (kudret) elindedir ve O, her şeye hakkıyla gücü
yetendir."
Dördüncüsü: "Hasbiyallâhü ve kefâ, semi'allâhü limen de'â, leyse verâ allâhi müntehâ"
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَ كَفٰى سَمِعَ اللّٰهُ لِمَنْ دَعَا لَيْسَ وَرَاءَ اللّٰهِ مُنْتَهٰى
"Allâh yeter ve Kafidir. Allâh, dua edeni işitir. Allâh'dan öte varılacak hiçbir şey yoktur."
Beşincisi ise: "Allâhümme
leke'l-hamdü kellezî nekûlü ve (kh)ayran mimmâ nekûlü, allâhümme leke
salâtî ve nüsükî ve mehyâye ve memâtî ve leke rabbi türâsî, allâhümme
innî e'ûzü bike min 'azâbi'l-kabri ve min şetâti'l-emri, allâhümme innî
es'elüke min (kh)ayri mâ tecrî bihi'r-riyhu"
اَللَّهُمَّ
لَكَ الْحَمْدُ كاالَّذِي نَقُولُ وَ خَيْرًا مِمِّا نَقُولُ، اَللَّهُمَّ
لَكَ صَلَاتِي وَ نُسُكِي وَ مَحْيَايَ وَ مَمَاتِي وَ لَكَ رَبِّ
تُرَاثِي، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَ مِنْ
شَتَاتِ الْأَمْرِ، اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا
تَجْرِي بِهِ الرِّيحُ
"Ey
Allâh! Bizim söylediğimiz gibi ve bizim söylediğimizden daha da hayırlı
olan tüm hamdler Sana mahsustur. Ey Allâh! Namazım, kurbanım, hayatım
ve ölümüm, Sana aittir. (Ben fani olduğum için) mirasım da Sana
mahsustur. Ey Allâh! Kabir azabından da, dağınık işlerden de Sana
sığınırım. Ey Allâh! Rüzgarın getirmekte olduğu şeylerin hayrını Senden
isterim."
Havariler,
'Îsâ (Aleyhisselâm)a: "Bu duaları okuyanın sevabı nedir?" diye
sorduklarında, şöyle buyurdu: "Birincisini yüz kere okuyan kimsenin
ameli gibi bir amel, o gün yer halkından hiçbirine yazılmaz. O kul,
kıyamet günü en fazla hasenatın sahibi olur.
İkinciyi
yüz kere okuyana, Allâh-u Te'âlâ bir milyon hasene yazar, o kadar da
günahlarını siler ve onun cennette onbin derecesi yükseltilir.
Üçüncüyü
yüz kere okuyana gelince; gökten yetmişbin melek, elleri açık bir bir
halde inerler ve bu zikri yapanlara salat ve rahmet yağdırırlar.
Dördüncüyü
yüz kere okuyanın bu zikrini bir melek alıp, Rahmân Te'âlâ'nın huzuruna
koyar. Rahmân Te'âlâ, o anda, onu okuyana nazar buyurur. Allâh-u
Te'âlâ'nın, kendisine bir defa tecelli buyurduğu kişiyse, asla bedbaht
olmaz.
Beşincisi
ise, bana ait bir duadır. Onun sevabının açıklanmasını yapmam için bana
izin verilmemiştir." [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/892-894]
2. GEÇMİŞ VE GELECEK GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI İÇİN ZÜ'L-HİCCE'NİN İLK ON GÜNÜNDE OKUNACAK ZİKİR
Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Zü'l-hicce'nin ilk on gününde, her gün on kere: 'Lâ
ilâhe illallâhü 'adede'd-dühûri, lâ ilâhe illallâhü 'adede
emvâci'l-bühûri, lâ ilâhe illallâhü 'adede'n-nebâti ve'ş-şeceri, lâ
ilâhe illallâhü 'adede'l-katri ve metari, lâ ilâhe illallâhü 'adede
lemhi'l-'uyûni, lâ ilâhe illâllâhü (kh)ayrun mimmâ yecme'ûne, lâ ilâhe
illallâhü min yevminâ hâzâ ilâ yevmi yünfe(kh)u fi's-sûri'
لَا
إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الدُّحُور، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ
أَمْوَاجِ الْبُحُورِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ النَّبَاتِ وَ
الشَّجَرِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ الْقَطْرِ وَ الْمَطَرِ، لَا
إِلَهَ إِلَّا اللهُ عَدَدَ لَمْحِ الْعُيُونِ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ
عَدَدَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ، لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ مِنْ يَوْمِنَا
هَاذَا إِلَى يَوْمِ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ
'(Geçmiş)
zamanlar adedince Lâ ilâhe illallâh (diyorum). Denizlerin dalgaları
sayısınca Lâ ilâhe illallâh (diyorum). Bitkiler ve ağaçlar adedince Lâ
ilâhe illallâh (diyorum). Yağmurlar ve damlalar sayısınca Lâ ilâhe
illallâh (diyorum). Gözlerin kırpılması sayısınca Lâ ilâhe illallâh
(diyorum). Lâ ilâhe illallâh onların (dünyâları için) topladıklarından
daha hayırlıdır. Bugünümüzden Sûr'a üfürülecek güne kadar Lâ ilâhe
illallâh (diyorum)' derse, kendisinin geçmiş ve gelecek günahları
bağışlanır." [et-Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr; Abdulhamîd Kuds,
Kenzü'n-necâh ve's-sürûr fi'l-ed'iyeti'l-me'sûrati'l-letî
teşrâhu's-sudûr, sh:282]
3. BORÇLARIN KOLAYCA ÖDENEBİLMESİ İÇİN ZÜ'L-HİCCE'NİN İLK ON GÜNÜNDE OKUNACAK ZİKİRLER
Şeyh
el-Hattâb el-Mekkî (Rahimehullâh) "el-İsâbe fî mahallâti'l-icâbe" adlı
eserinde şöyle demiştir: "Borcu olan kişi Zü'l-hicce'nin başından
başlayarak Kurban Bayramı gününe kadar, her gün şu zikri (3, 7, 11, 33
gibi) muayyen bir adetle okursa, Allâh-u Te'âlâ'nın izniyle borcunu
ödemeye muvaffak kılınır. Bu zikirler şunlardır: "Allâhümme
feraceke'l-karîbe, allâhümme sitrake'l-hasîne, allâhümme
me'ğrûfeke'l-kadîme, allâhümme 'avâideke'l-hasenete, allâhümme
'atâke'l-hasene'l-cemîle, yâ kadîme'l-ihsâni! İhsâneke'l-kadîme, yâ
dâime'l-me'ğrûfi! Me'ğrûfeke'd-dâime"
اَللَّهُمَّ
فَرَجَكَ الْقَرِيبَ، اَللَّهُمَّ سِتْرَكَ الْحَصِينَ، اَللَّهُمَّ
مَعْرُوفَكَ الْقَدِيمَ، اَللَّهُمَّ عَوَائِدَكَ الْحَسَنَةَ، اَللَّهُمَّ
عَطَاكَ الْحَسَنَ الْجَمِيلَ، يَا قَدِيمَ الْإحْسَانِ! إِحْسَانَكَ
الْقَدِيمَ، يَا دَائِمَ الْمَعْرُوفِ! مَعْرُوفَكَ الدَّائِمَ
"Ey
Allâh! (Sıkıntılarıma karşı) yakın kurtuluşunu (istiyorum). Ey Allâh!
(Düşmanlarıma karşı) muhafazalı örtünü (talep ediyorum). Ey Allâh! Kadim
olan iyiliğini (diliyorum). Ey Allâh! Güzel ihsanlarını (istiyorum). Ey
Allâh! Güzel ve hoş olan bahşişini (talep ediyorum). Ey ihsanı kadim
(ezeli) olan! Kadim olan ihsanını (diliyorum). Ey iyiliği daim olan!
Daim olan iyiliğini (istiyorum)." [Abdulhamîd Kuds, Kenzü'n-necâh
ve's-sürûr fi'l-ed'iyeti'l-me'sûrati'l-letî teşrâhu's-sudûr, sh:280-283]