Sabah namazının vakti, tan yerinin ağarması demek olan ikinci fecrin
doğmasından başlayarak güneşin doğmasına kadar devam eder. Buna göre
imsak vakti, başka bir deyişle oruç yasaklarının başlama vakti, fecr-i
sâdıkın oluşması, yani tan yerinin ağarmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de,
“Artık (Ramazan gecelerinde) eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için
takdir ettiklerini isteyin. Şafağın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah
ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra
akşama kadar orucu tamamlayın.” (Bakara, 2/187) buyrulmaktadır. İmsak
ile birlikte sabah namazının vakti girdiğine göre bu vakitte sabah
namazı kılınabilir. Bununla birlikte, konuyla ilgili bazı rivayetlere
dayanan Hanefîler, biraz geciktirilerek (isfar vaktinde) kılınmasını
daha uygun (müstehab) bulmuşlardır (İbnü’l-Hümâm, Feth, I, 227; İbn
Kudâme, el-Muğnî, II, 29-30; Zeylaî, Tebyîn, I, 82) Nitekim Peygamber
Efendimiz de bunu tavsiye etmiştir (Tirmizî, Salât, 5).
Sabah
namazının vakti, güneşin doğmasına kadar devam eder. Zira Cebrail’in Hz.
Peygambere (s.a.s.) imamlık ettiğine ilişkin hadise göre Cebrail sabah
namazını birinci günde tan yeri ağardığında, ikinci günde de ortalık
aydınlanıp güneş doğmasına yakın bir vakitte kıldırmış ve “Bu iki vaktin
arası, senin ve senin ümmetin için sabah namazının vaktidir.” (Tirmizî,
Salât, 1; Nesâî, Mevâkit, 5,9; Muvatta, Vükût, 3) demiştir.
Kaynak : Diyanet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder