30 Kasım 2019 Cumartesi

GÖZ AĞRISI İÇİN OKUNACAK DUA


KAF Suresi 22. Ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla


لَقَدْ كُنتَ فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَذَا فَكَشَفْنَا عَنكَ غِطَاءكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَدِيدٌ

"Lekad kunte fî gafletin min hâzâ fe keşefnâ anke gıtâeke fe besarukel yevme hadîdun."



(Allahû Teâla buyurur): “Andolsun ki sen bundan gaflet içindeydin. İşte senden perdeni kaldırdık. Artık bugün senin görüşün keskindir.”
***********************************
Göz ağrısı ve gözün nurlanması için okunacak dualar...
 Her gün sabah namazının farzı ile sünneti arasında sağ eliyle alnını tutarak onbeş def’a:

Türkçe Okunuşu: Rabbenâ etmim lenâ nûranâ vaġfir lenâ(s) inneke ‘alâ kulli şey-in kadîr(un).
Anlamı: Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü Sen her şeye kâdirsin.»” (et-Tahrîm, 8) âyet-i celîlesini okuyup her okudukça:
«Arapça:

Türkçe Okunuşu: Yâ Nûr, yâ Basîr! Yâ Nûr, yâ Basîr!
Analmı: Ey alemleri nurlandıran; ey her şeyi gören, gözetleyen! Ey alemleri nurlandıran; ey her şeyi gören, gözetleyen!»” diyen ve beş def’a da:

«Arapça:

Türkçe Okunuşu: Ya rabbi kavvi besari allahümme eşfi enteşşafi allahümme a’fintelmuaf.
Anlamı: Yâ Rabbî, görüşümü kuvvetlendir, Allah’ım şifâ ver Sen Şâfî’sin, Allah’ım âfiyet ver Sen Muâfî’sin!»” diyen kimsenin biiznillahi teâlâ gözleri ağrımaz. Ve gözlerinde hastalık varsa biiznillahi teâlâ şifâyâb olur.
Gözü ağrıyan ve hatta hastalığın te’siriyle göremez derecelerine gelen bir kimse ellerini kaldırıp Sûre-i Hadîd’in evvelindeki dört âyet-i kerîme ile Sûre-i Haşr’ın âhirindeki üç âyet-i kerîmeyi okuduktan sonra:
«Arapça:

Türkçe Okunuşu: Allahümmeş-fi ente'ş-şafi allahümme âfi ente'l-muafi.
Anlamı: Allah’ım şifâ ver Sen Şâfî’sin, Allah’ım âfiyet ver Sen Muâfî’sin!»” diyerek gözlerini meshederse Cenâb-ı Hakk -azze ve celle- Hazretleri onun gözlerindeki hastalığı izâle edip şifâ verir. Gözünün nûru biiznillahi Teâlâ artar.
Her gün sabahleyin iki baş parmağının tırnakları üzerine yedi def’a şu âyeti okuyup gözlerini mesheden kimsenin biiznillahi teâlâ nurı basarı artar ve gözlerine ağrı ve zarar ârız olmaz:
«Arapça:

Türkçe Okunuşu: Fekeşefnâ ‘anke ġitâeke febesaruke-lyevme hadîd(un). Ve sallallahu ala seyyidina muhammedin ve alihi ve sahbihi ve sellem.
Anlamı: …Şimdi biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.»” (Kâf, 22) Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin!
Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

Kaynak : Alıntı

RAD Suresi 28. Ayeti Kerimenin Fazileti Nedir ?

RAD Suresi 28. Ayeti Kerimenin Fazileti Nedir ?
(67) Hastalıklara şifa, negatif enerjilere kalkan olur, piskolojik,stres,depresyon,panik ataklara karşı koruma sağlar. İmanı güçlendirir.

Ayeti kerime olduğundan abdestli okuyalım.

  اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm.


(Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh elâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.)

13.RAD Suresi 28. Ayet
Meali : (Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır
 Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.) 


günde 7 kere okunur.

Bu ayet kalplerin boşaldığında doldurulması gereken bir kap gibi, yada bedenin gıda isteği gibi ,manevi doyuma ihtiyacı olduğunu,
Bu gıdanında sadece Allahın zikri (tanınması ,kabulü ve ifadesi) olduğu anlaşılıyor.
Bu karşılanmazsa ,kalp başlangıçlı sinir sistemi zayıflayarak çökmeye başlar
,stress, depresyonlar,panik atak vb..süreç işler.Çöken immün sistemide biyolojik hastalıkları bile engelleyemez
.En yüsek frekanslı Anma olan (Kuran ZİKRİ) , düzenli oluşturulursa, kalp ,doyup, tatmin olup, ruhsal hastalıkların gelmesine müsade etmez.
KURAN suya okunduğunda
moleküllerinin oluşturduğu eşsiz tablonun fotoğrafından da görüldüğü üzere, Kuran Zikri sadece ruhsal hastalıklara değil, Kansere bile iyi geleceği umulur
Vücuttaki savaşçı antikorları güçlendirip örgütleyerek ,hastalıklara direncimizi artırır.
Akıllı enerji virüsleri ve yükledikleri negatif yazılımlarıda yok ederek, Beyin bilgisayarının işgalini engeller.
Sonsuza güncelli virüs koruyucu program gibi çalışır.ve en önemlisi , en iyi KALP İLACI olan ZİKİR,
Rabbin Rızasınıda kazandıracağından, ölümlü bedeni ,ÖLÜMSÜZ RUH kılarak, SONSUZA taşır .


Kaynak: Alıntı 

28 Kasım 2019 Perşembe

Besmele nedir, anlamı ne demek?

"Bismillâhirrahmânirrahîm" ne demek? sorusunun cevabı yazımızda. Besmele, Kur'an'da ve hadislerde farklı yerlerde geçmektedir. İslam alimleri de beslemenin hikmetleri üzerine bir çok eser telif etmişlerdir. Özellikle Kur'an okuma ve bir işe başlamada besleme çekmeye büyük önem verilmektedir. Peki besmele nedir, ne anlama geliyor? 

 


BESMELE NE DEMEK?
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla anlamına gelen "Bismillâhirrahmânirrahîm" âyetinin adıdır. Besmeleye "Allah'ın adını anmak" anlamına gelen "tesmiye" de denir. Besmele, Neml sûresinin 30. âyetinin bir bölümü ve Fâtiha sûresinin ilk âyetidir. Tevbe sûresi hâriç diğer sûrelerin başında besmele yazılmıştır. Sûre başlarındaki besmeleler, müstakil birer âyettir. Ancak o sûreye dahil değildir. Peygamberimiz (a.s.) her hayırlı işe besmele ile başlanmasını tavsiye etmiştir. Kur'ân okumaya, bir şey yiyip içmeye ve bir işe başlanırken besmele çekilir. Kur'ân'da Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanların etlerinin yenmeyeceği bildirilmiştir (En'âm, 6/121). Besmele çeken insan; başka bir varlık adına değil sâdece Allah adına, O'nun rızası için ve O'nun izniyle başlıyorum, demiş olur. Besmelede Yüce Yaratıcının üç ismi geçmektedir: Allah, Rahman ve Rahim. Besmele çeken Kur'ân okumuş ve Allah'ı anmış olur. 

RAHMAN NE DEMEK?
Rahman; Dünya'daki bütün yaratıklara rızık ve sayısız nimetler veren anlamına gelmektedir. Rahman adı Kur’anı Kerimde 57 defa geçmektedir. Rahman ismi kullarından hiç birine verilmez. İyilere de, kötülere de rahmet eden.

RAHİM NE DEMEK?
Rahim; Ahirette yalnız Müslümanlara merhamet eden anlamına gelmektedir. Rahim adı Kur’anı Kerimde 115 defa geçmektedir. Rahim insanlarda isim olarak kullanılabilir. Ahzap suresi 43. ayet'te der ki; "Allah mü’minlere karşı çok merhametlidir."

Kaynak : Diyanet

 

26 Kasım 2019 Salı

Tekasur Suresini Hergün Okuyanın İşleri Açılır,Kazancı Artar İlahi Hoşnutluğa Mahzar Olur


 أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

"Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. "
Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Elhâkümüttekâsür hattâ zürtümülmekâbir kellâ sevfe ta’lemun. Sümme kella sevfe ta’lemûn. Kellâ lev ta’lemûne ılmel yakıyn. Le teravünnel cahıym sümme leteravün-nehâ aynelyakıyn. Sümme le tüs’elünne yevmeizin anin ne'ıym.

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!
1  (Malınızla, çoluk-çocuğunuzla ve bazı üstünlük lerinizle) çokluk taslamak sizi (Rabbinize itaat et mekten ve gazabından kurtaracak faziletli amellerle meşgul olmaktan) alıkoydu.
2  Tâ ki siz (aşiretinizin ve kavm-ü kabilenizin çokluğuyla övünmek için dirileri saymakla yetinmeyip,) kab ristanları ziyaret ettiniz (de, ölümden ibret alacak yerde işi tersine çevirerek, kabir ziyaretini bir gaflet se bebi yaptınız)!/ (Bu gurur ve iftiharı ömür boyu sür dürerek, âhiret gibi en önemli bir işi ihmal ettiniz,) tâ ki siz (ölüp gömülerek) mezarlıkları ziyaret ettiniz!/
3  Hayır! (Kendini düşünen bir kişinin, dinine önem vermeyip, bütün gayretini dünyaya sarfetmesi olacak şey değildir!) Yakında (can boğaza dayandığı zaman ve kabre girdiğinizde, yaptığınız işin kötü sonucunu) bileceksiniz!
4  Sonra hayır! (Akıllı birinin, gafleti bu kadar sürdürmesi yakışır bir şey değildir!) Yakında (dirilirken, uyarılarımızın ne kadar yerinde olduğunu) bileceksiniz!
5  Hayır! (Artık korkutulduğunuz şeyi önemsememeyi bırakın!) Eğer siz (gözle görür gibi) kesin bir ilimle (önünüzdeki tehlikeleri) bilseydiniz (, elbette bu düşünce sizi diğer meşguliyetlerinizden alıkoyardı, ama ne var ki siz cahil ve sapık kimselersiniz)!
6  Andolsun ki; elbette siz o şiddetle tutuşturulmuş ateşi göreceksiniz!
7  Sonra (yine) yemin olsun ki; elbette siz o nu, gerçeğin ta kendisi olan bir (göz görüşü) hal(in)de muhakkak göreceksiniz!
8  Sonra (tekrar) kasem olsun ki; elbette siz işte o gün (dünyada sizi Rabbinize itaat ve şükürden alıkoymuş olan) nimetlerden kesinlikle sorulacaksınız!
Birçok sahih hadîs-i şerîflerde; hurma ve su gibi zaruri yiyecek ve içeceklerden dahi mesul olunacağı, özellikle güvenlik ve sağlık, göz ve kulak gibi nimetlerin şükrünün sorulacağı bildirilmişse de, bu sorgu, inkâr eden ve farzları ihmal eden kimseler hakkında azâba dönüşen bir azarlama niteliği taşıyacak, ibadetlerini yapan müminler hakkında ise, nimeti hatırlatma kabîlin den olacaktır! (Hâzin)

Sıkıntıyı Verenin Seni Ondan Kurtarmaya Gücü Vardır


24 Kasım 2019 Pazar

Uyandığında Şu Zikirleri 10 Kere Okuyan Korktuğu Her Şeyden Korunur ve Hiçbir Günah Sevabını Bozamaz

Sabah uyandığında; 
Uyandığında Şu Zikirleri 10 Kere Okuyan Korktuğu Her Şeyden Korunur ve Hiçbir Günah Sevabını Bozamaz 


10 defa "bismillah" 

10 defa "sübhanallah"
( Allah noksan sıfatlardan uzaktır.)
10 defa "amentü billahi ve kefertü biddagut"

                              (ALLAH'a iman ettim tağutu inkar ettim!)

 






Kaynak : http://cubbeliahmethoca.tv/
https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca 
http://herseybusepette.com/
https://lalegulnesriyat.com/

Uyandığın anda kalkıp bu zikri yapanın duası kabul olur.

 Uyandığın anda kalkıp bu zikri yapanın duası kabul olur.

Uyandığında Şu Zikirleri Yapana Allah 4 Melek Görevlendirir ki Hiçbir Düşman Ona Zarar Veremez!

La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehü. Lehül mülkü ve lehül hamdü. Ve hüve alâ külli şey'in kadir. Elhamdülillahi ve subhanallahi ve la ilahe illallahü vellahü ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim. Ellahümmegfirli
Kaynak : http://cubbeliahmethoca.tv/
https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca 
http://herseybusepette.com/
https://lalegulnesriyat.com/

23 Kasım 2019 Cumartesi

Hızlı Anlayış ve Öğrendiğini Unutmamak İçin Okunacak Dualar

1) Subhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber. Ve lâ havle ve lâ quvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Adede külli harfin kütibe ve yüktebu ilâ ebedil âbidîn, ve dehriddâhirîn, yâ rabbel âlemîn.

2) Allâhümmeftah aleyye fütûhal ârifîne bi hikmetik. Venşur aleyye rahmetek. Ve zekkirnî mâ nesîtü yâ Zel celâli vel ikrâm.

3) Allâhümme nevvir bil kitâbi basarî veşrah bihî sadrî vesta'mil bihî bedenî ve etlıq bihî lisânî ve qavvi bihî cenânî ve esri' bihî fehmî ve qavvi bihî azmî bi havlike ve quvvetike feinnehü lâ havle ve lâ quvvete illâ bike yâ erhamerrâhimîn.



Kaynak : Ahmet Mahmut Ünlü Hoca Efendi -
Cübbeli Ahmet Hoca 

http://cubbeliahmethoca.tv/
https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca
http://www.herseybusepette.com/ TUANA ÇARŞI

İşlerin yolunda gitmiyorsa okunacak dua


Ayetel Kürsinin 170 ve 313 defa okunmasının mucizesi

Kuran ayetlerinin efendisi: ayetel kürsi

Ayetel kürsi, anlam bakımından çok derin manalara sahip olan ve okuyan kişinin yaşamında olağanüstü etkiler yaratan bir Kuran ayetidir. Ayetel kürsi, olarak bilinen ayeti kerime Bakara suresi 255. ayettir. Bu ayetin içinde geçen “kürsi” ifadesinden dolayı bu adı almıştır.


İslam dünyasında en fazla bilinen ve dua hükmünde en fazla okunan ayetlerden biridir. Pek çok farklı arzunun gerçekleşmesini sağlamak üzere dilek duası niyetiyle okunmaktadır ve sayısız kere mucizesine tanıklık edilmiştir.

Ayetel kürsinin 170 ve 313 kere okunmasının pek çok olağanüstü tesiri vardır. Zira bu ayeti kerime helal dairesi içinde olmak kaydıyla her türlü arzunun gerçekleşmesini istemek amacıyla dilek duası olarak da okunmaktadır.

Ayetel kürsinin mucizeleri ve önemi üzerine Hz. Peygamber’in de pek çok hadisi şerifi vardır. Bu itibarla duanın feyzinden faydalanmak ve Hz. Peygamber’in şefaatine nail olmak isteyen her mümin bu ayeti kerimeyi mutlak surette okumalıdır.

Ayetel kürsi duası hakkında hurafelere dayanan anlatımlara lütfen dikkat ediniz


Ayetel kürsi duasının mucizevi etkilerinin olduğuna hiç şüphe yoktur. Nitekim bu ayette geçen Allah lafızları, İslam peygamberinin beyanları ve çok sayıda olağanüstü rivayet bize duanın etkileri konusunda kesin deliller sunmaktadır.

Ancak bazı dönemlerde ayetel kürsi duasına bambaşka anlamlar yüklenerek Kuran’ın bütünlüğüne ve İslam’ın özüne zarar verilmiştir. Mesela kimi dua alimleri “Sadece ayetel kürsinin okunmasının yeterli olacağını Kuran’ın okunmasa da olacağını” belirtmişlerdir ki bu son derece yanlış bir fikirdir. Zira Kuran, Allah lafzıdır ve aciz kulların onun bir ayeti hatta bir harfi hakkında dahi bu şekilde yorum yapmaları yanlıştır.

Bu konudaki bir diğer ciddi hata ise pek çok medyumun büyü yapma konusunda ayetel kürsiyi dua lafzı olmaktan çıkararak büyü vefki haline getirmeye çalışması olmuştur. Bu tutum da son derece yanlıştır. Yanlış olmanın ötesinde “kebairi ekbair” yani  “büyük bir günah”tır.

Ayetel kürsi hakkında kesin ve objektif bir değerlendirme yapılmak isteniyorsa ayeti kerimenin bizatihi kendisine, hadisi şeriflere ve güvenilir İslami kaynaklara bakmakta fayda vardır.



Ayetel küsi duasında geçen “kürsi” kelimesinin anlamı nedir?

Ayetel kürsinin adını ayette geçen “kürsi” kelimesinden aldığını daha önce izah etmiştik. Ayette geçen “O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır” ifadesi vesilesi ile ayetin adı “ayetel kürsi” olarak kabul görmüştür.

Burada geçen “kürsi” ifadesinin tabi ki günlük yaşamdaki “kürsü, sandalye, koltuk” ile hiçbir alakası yoktur. Ulema alimleri burada geçen kürsi kelimesinin birkaç farklı anlama geldiğini ve bu anlamlarının her birisinin Allah’ın birliğini ve varlığını yücelttiğini buyurmuşlardır.

Buna göre kürsi kelimesi Allah’ın ilminin, şanının, kudretinin ve azametinin simgesidir. Yani her bakımdan Allah’ın en yüce varlık olduğunun beyanı ve sembolik ifadesidir.

Ayetel kürsi duasını diğer dualardan ayıran en önemli özelliği hiç şuphesiz ki Allah’ın varlığını vurgulamaktaki üstünlüğüdür. Tevhid inancı o kadar sağlam bir biçimde dile getirilmektedir ki sadece tek bir ayette açık ve gizli biçimde 17 defa Allah’ın isimleri zikredilmektedir.

Ayetel kürsinin indirilişi sırasında yaşanan bazı mucizevi olaylar


İslam tarihinin en güvenilir iki hadis alimi olan Tirmizi ve Buhari adlı zatlar, Hz. Muhammed’in ayetel kürsiye çok fazla kıymet verdiğini ifade etmişler ve her iki alim de Hz. Peygamberin ayetel kürsi için “ Kuran ayetlerinin efendisi” tabirini kullandığını nakletmişlerdir.

Rivayetlere göre ayetel kürsi ayetinin indiği gece olağanüstü olaylar meydana gelmiştir.

Bu ayeti kerimenin inmesi ile birlikte müşriklerin putları devrilmeye başlamış ve ibadethaneleri çökmüştür. Aynı gece binlerce melek yeryüzüne inmiş, arzı ve arşı nurlarla doldurmuştur.

Ayetel kürsi duasının yaşanmış olaylara dayandırılabilen faziletleri
  • Ayetel kürsiyi hem gündüz hem de gece okumak kişiye üstün mevkilerin nasip olmasını sağlar. Kişi iş yaşamında çok başarılı olur. Diğer insanlardan itibar görülür.
  • Sıkıntılı olan kişinin okuması halinde sıkıntıları defeder, vesveseyi engeller.
  • Bu dua devamlı okunduğunda kişinin ve ailesinin başına cin, şeytan, peri gibi varlıklar musallat olmaz.
  • Evde okunduğunda evdeki bereketi artırarak evin emin bir ortam olmasını sağlar.
  • Sofrada okunursa kişinin rızkı açılır ve malı bereketlenir.
  • Devamlı surette okunursa unutkanlığı ortadan kaldırır.
  • Kişiyi kötü davranışlardan uzak tutarak temiz bir ahlaka sahip olunmaya vesile olur. Zira bu duayı sık sık okuyan kişi nefsine daha rahat söz geçirir.
  • Tehlikeli durumlarda zora düşüldüğünde ayetel kürsinin okunması kişinin daha güçlü olmasını sağlar ve tehlikenin bertaraf edilmesine vesile olur.


Ayetel kürsi hakkında söylenmiş hadisler

Hz. Peygamberin ayetel kürsi hakkında söylediği hadisi şeriflerin birkaçını şöyle sıralamak mümkündür:

“Allah’u Teâlâ, ne Tevratta, ne İncil’de, ne de Zebur’da ayetel kürsiden daha büyük bir ayet indirmedi.” (Suyuti)

Sahabeden bazı zatlar Hz.Muhammed’e en değerli surenin hangisi olduğunu sorduklarında  “İhlâs Sûresi” cevabını vermiştir. Hangi ayetin en hayırlı ayet olduğunu sorduklarında ise Peygamber Efendimiz, “Ayetel kürsi’dir” biçiminde yanıt vermiştir. (Darimi)

“Ayetel kürsi herhangi bir yemeğin ya da katığın üzerine okunursa o yemeğin bereketi artar.” (Suyuti)

“Her kim farz namazın ardından ayetel kürsiyi okursa, diğer namaza kadar Allah’ın zimmetinde olur.” (Heysemi)

Ayetel kürsinin 170 ve 313 defa okunmasının mucizevi tesirleri

Ayetel kürsinin 170 defa okunması ile 313 defa okunmasının çok etkili tesirleri vardır.
Eğer bir kişi abdestli iken 170 defa ayetel kürsiyi okursa gönlünden geçen kişinin sevgisine nail olur. Yani sevdiği kişi de kendisini sevmeye başlar. Her kim ki bu ayeti kerimeyi 170 defa okursa eşi ile arası düzelir ve aradaki muhabbet güçlenir. Eğer kişi bekarsa gönlünden geçen kişi ile helal dairesi çerçevesinde evlenir.

170 defa ayetel kürsinin okunması rızık kapılarını sonuna kadar açar, kişi hiçbir surette geçim derdi yaşamaz. Borcu varsa borcunu öder. Bu kişi herhangi bir ticari işe giriştiği zaman kesinlikle zarar etmez.

170 defa ayetel kürsinin okunması daha çok dünya işleri ile alakalı durumlar için hayırlara vesile olurken 313 okuma hem dünya hem de ahret işleri için büyük faziletlerin ortaya çıkmasına vesile olur.

Bir kişi tam olarak 313 defa ayetel kürsiyi okuduğunda kendisine bütün hayır kapıları açılmış olur. Hem bu dünyada hem de diğer dünyada isteklerine ulaşma konusunda bahtı açık olur.

313 defa ayetel kürsi okumak kişinin bedensel ve ruhsal sıkıntılarına şifa nispetinde iyi gelmektedir. Kişinin herhangi bir rahatsızlığı varsa inşallah iyileşecektir. Ayrıca ayetel kürsinin bu sayı adetince okunması kişinin nefsine hükmetmesini kolaylaştırır ve kişiyi günahtan uzak tutar.


Ayetel kürsi ayetinin Arapça orijinal okunuşu


للّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
“Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti ve mâ fil erd. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznihi. ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüs semâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hıfzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm.”

Ayetel kürsi ayetinin Türkçe meali

“Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. O hayydır, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (Hiçbir şey O'na gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar, O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.”

Kaynak : Alıntı

Eşler arasında sevgi bağları kuvvetlenmesi için okunack ism-i şerif

Allah’ın güzel isimlerinden biri olan “EL-KEBİR” İsmi şerifi;büyüklüğünü ancak kendisi bilen ve büyüklüğü hiç bir mahluk tarafından bilinmeye,her hususta pek büyük olandır.
İşte bu ismi şerifi her gün 232 defa Ya Kebir celle celalühü”diye zikreden eşler arasında sevgi bağları kuvvetlenir.

Kim, her gece Vakıa sûresini okursa, asla fakir düşmez

"Kim, her gece Vakıa Sûresini okursa, asla fakir düşmez."
Sonra Ebû Zıbye de bunu hiç bırakmaz oldu. (İbn Kesir Tefsiri, 4/281)
(bk. Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 6/287-288.)

22 Kasım 2019 Cuma

PEYGAMBERİMİZE SALAT VE SELAM GETİRMEK

RİYAZUS-SALİHİN
PEYGAMBERİMİZE SALAT VE SELAM GETİRMEK
" Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler; ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin ." (33 Ahzab, 56)
1398: Abdullah ibni Amr ibni As (Allah Onlardan razı olsun) şöyle dediği rivayet olunmuştur: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle derken işittim:
"Kim bana bir defa salat-u selam getirirse Allah ona on defa rahmet eder." (Müslim, Salat, 70)
1399: İbni Mesud (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdular:
"Kıyamet günü insanların bana en yakın olanları, bana en çok salevat getirenleridir." (Tirmizi, Vitir, 21)
1400: Evs ibni Evs (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdular: "Günlerin en faziletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salat ve selam getriniz, çünkü salat ve selamlarınız bana sunulur." Bunun üzerine ashab-ı kiram:
"Ya Rasûlallah, salat ve selamlarımız size nasıl arzedilir, halbuki siz çürümüş olacaksınız" diye sorunca, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), "Allah Peygamberlerin cesedlerini çürütmeyi toprağa haram kılmıştır" buyurdular. (Ebu Davud, Salat, 201)
1401: Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdular:
"Yanında adım anıldığı halde bana salat ve selam getirmeyen kimse sürüm sürüm sürünsün." (Tirmizi, Deavat, 101)
1402: Yine Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
"Kabrimi bayram yeri haline getirmeyiniz. Bana salat ve selam getiriniz. Zira siz nerede olursanız olun, salat ve selamınız bana ulaşır." (Ebu Davud, Menasık, 97)
1403: Yine Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
"Bir kimse bana salat ve selam getirdiği zaman onun selamını almam için Allah, bana ruhumu geri verir." (Ebu Davud, Menasık, 96)
1404: Ali (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
"Cimri kimse yanında ismim anıldığı halde bana salevat getirmeyendir." (Tirmizi, Deavat, 101)
1405: Fedale ibni Ubeyd (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) namazında Allah'a hamdetmeden Rasulüne salevat getirmeden dua eden bir adamı işitti de bunun üzerine: "Bu adam acele etti" buyurdu. Sonra o adamı çağırdı, ona veya başka birisine hitab ederek şöyle buyurdu:
"Biriniz dua edeceği zaman önce Allah-u Teala'ya hamdetsin, sonra peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'e salat-u selam getirsin, daha sonra da dilediği duayı yapsın." (Ebu Davud, Vitir, 23)
1406: Ebu Muhammed Ka'b ibni Ucre (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) yanımıza gelmişti, ona: "Ya Rasulallah, sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik, fakat size nasıl salevat getireceğiz?" diye sorduk. O da "şöyle deyiniz" buyurdu:
"Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed kema salleyte ala âli İbrahim inneke hamidun mecid, Allahume barik ala Muammedin ve ala âli Muhammedin kema barakte alâ âli İbrahime inneke hamidün mecid = Ey Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere nasıl rahmet ettinse, Muhammed'e ve O'nun soyundan gelenlere de rahmet et. Şüphesiz sen övülmeye layık ve yücesin. Ey Allah'ım, İbrahim'in soyundan gelenleri mübarek kıldığın gibi, Muhammed'e ve onun soyundan gelenleride mübarek kıl. Şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin." (Buhari, Deavat, 32; Müslim, Salat, 66)
1407: Ebu Mesud el-Bedri (Allah Ondan razı olsun) şöyle dedi: Sa'd ibni Ubade ile birlikte oturuyorken Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) yanımıza geldi. Beşir ibni Sa'd ona:
"Ya Rasûlallah, Allah bize senin üzerine salevat getirmemizi emretti. Size nasıl salevat getirelim?" diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bir miktar sükut etti. Öyle ki, Bişr bu soruyu kendisine sormasaydı diye temenni ettik. Sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
"Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kema salleyte alâ âli İbrahim ve barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ bârekte alâ âli İbrahim inneke hamidün mecid = Ey Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere de rahmet et. İbrahim'in soyundan gelenleri mübarek kıldığın gibi Muhammed'i ve onun soyundan gelenleri de mübarek kıl. Hiç şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin" deyiniz, selam ise bildiğiniz gibidir." (Müslim, Salat, 65)
1408: Ebu Humeyd es-Saidi (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'e, "Sana nasıl salevat getireceğiz?" diye sordular. O da şöyle buyurdu:
"Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ ezvacihi ve zürriyetihi, kema salleyte alâ İbrahim ve barik alâ Muhammedin ve alâ ezvacihi ve zürriyetihi kema barekte alâ İbrahim inneke hamidün mecid = Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere nasıl merhamet ettinse Muhammed'e, hanımlarına ve soyundan gelenlere de rahmet et. İbrahim ve soyundan gelenlere bereketler lütfedip mübarek kıldığın gibi Muhammed'e, hanımlarına ve soyundan gelenlere hayır ve bereketler lutfet. Şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin." deyiniz. (Buhari, Enbiya, 10; Deavat, 33)

21 Kasım 2019 Perşembe

BORÇ VE ÖDEME ADABI BÖLÜMÜ

KÜTÜB-İ SİTTE
BORÇ VE ÖDEME ADABI BÖLÜMÜ
1905 - Ebü Müsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarında, bir kulun Allah tarafından yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir. "
Ebü Davud, Büyü 9, (3342).
1906 - Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, ödemek arzusu iIe insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telefeder."
Buhari, İstikraz 2.
1907 - İmran İbnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatıyor: "Meymüne (radıyallahu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede müdahale edip ayıpladılar. Şu cevabı verdi: "Borcu bırakmayacağım. Ben dostum ve can yoldaşım aleyhissalatu vesselam'ı şöyle söylerken dinledim: "Bir borçla borçlanan bir kimsenin ödeme niyetinde olduğunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dünyada iken öder."
Nesai, Büyü 99, (7, 315); İbnu Mace, Sadakat 10, (2408).
1908 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geçiktirmesi zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabül etsin.)"
Buhari, İstikraz 12, Havalat 1, 2; Müslim, Müsakat 33, (1564); Muvatta, Büyü 84, (2, 674); Ebu Davud, Büyü 10, (3345); Tirmizi, Büyü 68, (1308); Nesai, Büyü 101, (7, 317).
1909 - eş-Şerrid (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklaması, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandırılmasını helal kılar."
İbnu'l-Mübàrek der ki: "Irzını helal kılar", kendisine kaba davranılır demektir. "Cezalandırılması" da, hapsedilmesidir."
Ebü Davud, Akdiye 29, (3628); Nesai, Büyü 100, (7, 316); İbnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab başlığında kaydetmiştir. İstikraz 13.
1910 - Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) kapıda yüksek sesle münakaşa edenlerin görültülerini işitti. Bunlardan biri, diğerinden borç indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasını istiyor. Öbürü de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resülullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarına gitti ve:
"Hanginiz, hayır yapmamak üzere Allah adına yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'ın Resülü! (Borç indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifıni kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Müslim, Müsakat 19, (1557).
1911 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan bir tüccar vardı. Halka borç verirdi. BorçIuları arasında fakir görürse hizmetçilerine: "Onun borcundan vazgeçiverin, böylece AIIah'ın da bizim günahIarımızdan vazgeçeceğini umarız" derdi. Allah da onun günahlarından vazgeçti."
Buhari, Sulh 10; Müslim, Müsakaat 19, (1557); Nesai, Büyü 104, (7, 318).
1912 - Diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hiç hayır amelde bulunmadı. Ancak halka borç verir ve borcunu toplayan elçisine: "Kolay ödeyecekten (zenginden) al, zor ödeyecekten (fakirden) alma, vazgeç Ola ki Allah da bizim günahlarımızdan vazgeçer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun üzerine: "Haydi senin günahlarından vazgeçtim" buyurdu."
Buhari, Büyü 18, Enbiya 50; Müslim, Müsakat 31, (1562); Nesai, Büyü 104, (7, 318).
1913 - Ebü Katade (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Ebü Katade, bir boçlusunu (para taleb etmek üzere) aramıştı. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adamı buldu. Ancak: "Dardayım" dedi. Bunun üzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borçlu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebü Katade:
"Ben Resülullah (aleyhissalatu vesselam)'ın, "Kim Allah'ın kendisini kıyamet gününün sıkıntısından kurtarmasını isterse darda olana nefes aldırsın veya tamamen bağışlayıversin" dediğini işittim" dedi."
Müslim, Kasame 32, (1563).
1914 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamın (parası ödenmemiş) bir devesi vardı. Borcunu istemeye geldi. Bu sırada kaba sözler sarfetti, hatta Ashab'tan bazıları haddini bildirmek istedi. Ancak Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip:
"Bırakın onu! Hak sahibinin konuşma hakkı vardır" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradılarsa da bulamadılar. Fakat onunkinden daha değerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam ödedin, Allah da sana ödesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!" buyurdu."
Buhari, İstikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Müslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Büyü 75, (1316, 1317 Nesai Büyü 64, (7, 291)
1915 - Ebü Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazını kıldırıvermesi için bir adam(ın cenazesi) getirildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onun üzerinde borç var, arkadaşınızın namazını siz kılın!" buyurdu. Ben:
"(Borç) benim üzerime olsun, ey Allah'ın Resülü" dedim.
"Sadakatle mi ?" dedi.
"Sadakatle!" dedim. Bunun üzerine cenazenin namazını kıldı."
Tirmizi, Cenaiz 69, (1069); Nesai, Cenaiz 67, (4, 65).
HAVALE
6696 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Borcunu ödemeye muktedir olan kimsenin özürsüz olarak ödemeyi geciktirmesi zulumdür. Sen alacaklı durumda iken (alacağın) varlıklı ve güvenilir bir kimseye havale edilirse, bu havaleyi kabullen."
ÖDEME NİYETİYLE BORÇLANAN
6697 - Abdullah ibnu Ca'fer radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Borç, Allah'ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı müddetçe, Allah-u Zülcelal hazretleri, borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile birliktedir."
Ravi der ki: "Abdullah İbnu Ca'fer, vekil harcına derdi ki: "Git, benim için borç al. Zira ben, Resulullah'tan bu hadisi işittikten sonra Allah'ın benimle olmadığı bir gece geçirmekten hoşlanmam."
ÖDEMEME NİYETİYLE BORÇLANAN
6698 - Süheyb el-Hayr radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah'ın huzuruna hırsız olarak çıkar."
BORÇTA CİDDİYET
6699 - İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Üzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borçla ölen kimsenin borcu, onun hayır ve hasenatından ödenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem vardır."

20 Kasım 2019 Çarşamba

El Muktedir - El Kâdir Esmaü'l- Hüsna Fazileti ve Esrarı


İmam-ı Zerrük, Mau'l-'Ayneyn. İmam-ı Şebravi ve Yüsuf-u Nebhani (Rahimehumüllôh)ın beyanları vechile; El Kâdir ism-i şerifi "İstediğini. istediği gibi yapmaya gücü yeten, gerçekleşmesi imkansız gibi görünen şeylerde bile asla acziyeti düşünülemeyen" demektir.
Kadir ism-i şerifi Lügat itibarıyla "Gücü yetmek, ölçü ile yapmak. kıymetini bilmek ve rızkını daraltmak" manalarına gelen "Kadr" kökünden sıfat olup "Her şeye gücü yeten" demektir.

 Kadir olan Zat her şeye gücü yeten, nüfüz, saltanat ve tam bir tasarruf sahibi olan Zat'tır ki, hiçbir kişi O'nun emr-ü fermanlarına karşı koyamaz ve O'nun kudret kabzasından kurtulmaya asla güç yetiremez, çünkü kaçmaya çalışacağı her yer de yine O'nun mülküdür. Mahlukatı yaratmak, yok etmek, değiştirmek ve diriltmek bakımından hiçbir şey Kadir olan Zata zor gelmez ve O'nu aciz bırakamaz. Onun bir şeyi yaratmasının her hangi bir sebeple kayıtlanmasına da gerek yoktur. İsterse ana rahmine gerek kalmadan kabuklu bir yumurtadan da bir canlı çıkarabilir ve çıkarmaktadır ki. bu varlığı vacip olan Allah-u Te'ala için sabit sıfatlardandır.

El Muktedir  ism-i şerifi ise "Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden" demektir. Bu ism-i şerifin yüklendiği mana Kadir ism-i şerifinden daha mübalağalıdır.
Muktedir ism-i şerifi de Lügat olarak aynı kökün ziyadeli baplarından olan "İfti'al" babından gelir ve aynı manayı ifade eder. ıstılahta ise "Kendisine hiçbir şey imkansız olmayan, şiddet ya da kuvvet ile hiç kimsenin Kendisine karşı çıkamayacağı Zat" demektir.
Muktedir olan Zat'ın bütün her şey hakkında iktidarı ve hükümran olması son derecededir. O, hiç kimsenin yardımına ihtiyaç duymaz. O'nun kudretinin bidayeti ve nihayeti yoktur. Zaten O'nun iktidarının gücü daima mahlukat üzerinde temaşa edilmek (görülmekte)dir


 El Muktedir - El Kâdir
 iSM-i ŞERiFLERİNİN BAZI HAVASSI 
1) Her kim acizlik ve kuvvetsizliğe karşı Allah rızası için iki rekat namaz kıldıktan sonra Kadir ism-i şerifini 100 ya da 200 kere okursa, Allah-u Te'ala'nın izniyle güç ve kuvvet bulur. Hatta Hasen-i Basri (Radıyallôhu Anh)dan rivayet edildiğine göre Hazreti Hüseyin (Radıyallôhu Anh) bu ism-i şerifleri çokça zikrettiğinden, çok sıkıntılar içerisindeyken bile güç kuvvet bulmuştur. 

2) Kadir ism-i şerifi abdest aldıktan sonra din düşmanlarının kahrolması niyetiyle okunursa, Allah-u Te'ala'nın izniyle zafer olunur. 

3) Her kim Kadir ism-i şerifini 305 kere okursa, ilim hususunda çok kudretli olur ve ALLah-u Te'ala'nın yardımıyla düşmanlarına karşı galip olur.

 4) Muktedir ism-i şerifini her gün 744 kere okuyan kişinin bütün işleri Allah-u Te'ala tarafından tedbir (yönetim) altına alınmış olur. 

5) Uykudan uyandığında işlerinin Allah-u Te'ala'nın güvencesinde olması niyetiyle Muktedir ism-i şerifini bir miktar okuyan kişinin muradı gerçekleşir. 

6) Muktedir ism-i şerifini çokça zikredene, Allah-u Te'ala bütün işleri kolaylaştırır. 

7) Bu ism-i şerifler misk. zaferan (safran) ve gül suyu karışımından yapılan bir mürekkeple iki ayrı kare kağıda yazılıp üzerlerine bir miktar bal döküldükten sonra bu yazılar su ile bozularak hastaya içirilirse, Allah-u Te'ala'nın izniyle hastalığından şifa bulur.  

 8) Bu ism-i şerifleri bir gümüş parçası üzerine kazıtıp bunu üzerinde taşıyan kişi huşulu bir kalbe sahip olur. ayrıca insanların onun aleyhinde konuşmasından kurtulur. 

9) Kadir ism-i şerifıni 'el-Kadir' veya 'ya Kadir' siğasıyla 305 kere. Muktedir ism-i şerifıni de 'el-Muktedir' veya 'ya Muktedir' siğasıyla 7 44 kere okuduktan sonra aşağıda zikredilecek duasını bir kere dahi okumak kişiye ibadetlere karşı kuvvet kazandıracak. Allahu Teala'dan manen ayrı kalmamasını sağlayacak , düşük işlere müptela olarak Allah-u Teala'dan perdelenmemesini temin edecek ve daha bir çok hususta muvaffak edecek, hasılı, maddi-manevi her anlamda güçlü ve kuvvetli kılacaktır: 

"Ey Allah! Sen öyle bir Kadir ve Muktedirsin ki yaratmış olduğun bütün mahlukatı kud- '- retinle icad ettin. (kullarında) yarattığın gücü (onlara) ölçülü verdin, ezelde o kudretle yaratılacağı ve apılacağı mukadder olan tüm mevcudatı kendileri için tahsis edilen kudretini taalluk ettirerek yarattın. zaten Sen varlıkların hiçbirinden yardım almaya muhtaç değilsin. Sen öyle bir mukaddirsin ki hiçbir şeye temas etmeden. hiçbir alet ve edevat kullanmadan sair mahlukat üzerine kudretinle Kadirsin. Ey Kadir! Kudretinin büyük küçük herşeyi kuşatmış lm ası hürmetine Senden dilerim ki beni Sana yaklaştıran herşeye karşı bana güç ve kuvvet veresin. Sen beni ebediyyen Kendinden ayrı düşürme, lutfunla beni dostlarından bir dost ittihaz eyle. düşük ere müptela kılarak beni Kendinden perdeleme. şüphesiz Kadir, Muktedir ve Vehhab (bolca bağışta bulunan) ancak Sensin.

 (Ahmed el-Bun/, Şemsü'l-me'ôrif. yazma nüsha, sh:1074, matbu' nüsha. 4/79-80; İmôm-ı Zerruk, Şerhu Esmôillôhi'l-hüsnô, sh:106-107; Yusuf ibni İbrôhlm, Kazôu'l-hôcôt ve teysfrü'l-mühimmôt bi zikri esmôillôhi'l-hüsnô, sh:47-48; Môu'l-'Ayneyn. Fôtiku'r-rotk alô Rôtikı'l-fetk, sh:338; Muhammed Şebrôv , Fevôidü'l 'ı zzi'l snô fi şerhi esmôillôhi'l-hüsnô, sh:77-78; Yusuf en-Nebhônl, Se'ôdetü 'd-dôreyn, sh:522; Seyyid Süleyman el-Hüseyni, Kenzü'l-havôs, 1/138-141; 'Ali Hicôzl, en-Nuru'l-esnô ff şerhi esmôillôhi'l-hüsnô, sh:194-196, 531; İbni 'Acibe, Tefsfru'l-Fôtihati'l-keblr. sh:304-305)  

http://cubbeliahmethoca.tv/
https://www.facebook.com/cubbeliahmethoca
http://www.herseybusepette.com

SABAH VE İKİNDİ NAMAZININ FAZİLETİ

RİYAZUS-SALİHİN
SABAH VE İKİNDİ NAMAZININ FAZİLETİ
1047: Ebu Musa (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “İki serinlik vaktinde kılınan namazlardan sabah ve ikindiyi kılan kimse cennete girer.” (Buhari, Mevakit 26, Müslim, Mesacid 215)
1048: Ebu Züheyr Umare ibni Ruveybe (Allah Ondan razı olsun) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)in şöyle buyururken işittiğini söyledi. “Güneş doğmazdan ve batmazdan önce namaz kılan bir kimse cehenneme girmeyecektir.” Yani sabah ve ikindi namazlarını. (Müslim, Mesacid 213-214)
1049: Cündüb ibni Süfyan (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Sabah namazını kılmak suretiyle güne başlayan kimse Allah'ın himayesine girmiş olur. Ey Adem oğlu Allah seni sana yüklediği bir görevden dolayı sorguya çekmesin.” (Buhari, Mevakit 26, Müslim, Mesacid 215)
1050: Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur.
“Bir kısım melekler geceleyin bir kısmı da gündüz vakti birbirlerine nöbeti devrederek sizin aranızda bulunurlar. Bu melekler sabah ve ikindi namazlarında buluşurlar. Sonra geceyi sizin yanınızda geçiren melekler Allah'ın huzuruna yükselirler. Allah kullarının durumunu o meleklerden çok iyi bildiği halde yinede meleklere:
-Kullarımı ne halde bıraktınız?diye sorar. Melekler de;
-Onları namaz kılarken bıraktık yanlarına vardığımız zaman da namaz kılıyorlardı derler.” (Buhari, Mevakit 16, Müslim, Mesacid 210)
1051: Cerir ibni Abdullah el Beceli (Allah Ondan razı olsun) şöyle dedi. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)in yanında idik dolunay durumunda olan aya bakarak şöyle buyurdular. “Sizler şu ayı güçlük çekmeden gördüğünüz gibi Rabbinizi de cennette açıkça göreceksiniz. Güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları kaçırmadan kılmayı başarabilirseniz kesinlikle kaçırmayıp kılınız.”
Buhari’nin diğer bir rivayetinde “Rasûlullah ayın on dördüncü gecesi aya bakmıştı” denilmektedir. (Buhari, Mevakit 16, Müslim, Mesacid 211)
1052: Büreyde (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “İkindi namazını terk eden kimsenin işlediği amelleri boşa gitmiş gibi olur.” (Buhari, Mevakit 15)

19 Kasım 2019 Salı

Karia suresini okumanın fazileti

Karia suresini okumanın fazileti
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Her kim Karia suresini okumaya devam ederse, kıyamet günü mizanı ağır olur.“(1)
Rivayet Edildi ki:
Her işin intizamı için 100 defa okunur.
Dargınları barıştırmak için okunmaya devam edilir.
Bu sureyi okumayı adet edinenler, her tehlikeden emniyette olurlar.
Bu sureyi yazıp üzerinde taşıyan kişiye Allah’u Teala, kolay kazanabilme yollarını ihsan eder.

Karia suresi

الْقَارِعَةُ ﴿١
مَا الْقَارِعَةُ ﴿٢
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْقَارِعَةُ ﴿٣
يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ ﴿٤
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنفُوشِ ﴿٥
فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ ﴿٦
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٧
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ ﴿٨
فَأُمُّهُ هَاوِيَةٌ ﴿٩
وَمَا أَدْرَاكَ مَا هِيَهْ ﴿١٠
نَارٌ حَامِيَةٌ ﴿١١

Okunuşu :
El kâriah (kâriatu).
Mel kâriah (kâriatu).
Ve mâ edrâke mel kâriah (kâriatu).
Yevme yekûnun nâsu kel ferâşil mebsûs (mebsûsi).
Ve tekûnul cibâlu kel ıhnil menfûş (menfuşi).
Fe emmâ men sekulet mevâzînuh (mevâzînuhu).
Fe huve fî îşetin râdiyeh (râdiyetin).
Ve emmâ men haffet mevâzînuh (mevâzînuhu).
Fe ummuhu hâviyeh (hâviyetun).
Ve mâ edrâke mâhiyeh (mâhiyeh).
Nârun hâmiyeh (hâmiyetun).


Anlamı :
Kapı çalan! Nedir o kapı çalan? O kapı çalanın ne olduğunu bilir misin? İnsanların ateşin etrafını sarmış pervaneler gibi olur dağların da atılmış renkli yüne dönüştüğü gündür (o Kâria!) O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse. İşte o hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Ameli yeğni olana gelince İşte onun anası (yeri yurdu) Hâviye’dir. Nedir o (Hâviye) bilir misin? Kızgın ateş!

18 Kasım 2019 Pazartesi

Hz.Yakub (a.s) Yusuf (A.S.) Kavuşmak İçin Okuduğu Dua

Cebrail (a.s) Hz.Yakub (as.)’ın Yusuf’un hasreti ile yanıp tutuştuğun görünce;
Sana bir dua öğreteceğim,okuduğunda Yusuf’a kavuşursun buyurdu.

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRÂHİM
“YÂ MEN LÂ YA’ LEMÜ KEYFE İLLÂ HÜVE VE YA MENLÂ YEBLUĞU KUDRETÜHÜ FENİRUHU GÂYRUHÜ FERRİC ANNİ”

“Ey kendisinden başkasının; kendisinin nasıl olduğunu bilmeyen (Allah`ım)! Ey kudretine kimsenin erişemediği (Rabbim)! Benim bu sıkıntımı gider.” duasını talim etti.

Kaynak: Sırrul Esrar Dualar
 
Bu duayı hergün okudu ve 7 gün içinde oğlu Yusuf (as). dan haber aldı.

He duada olduğu gibi duaya başlamadan en az 11 istiğfar 11 salavat ve Besmele-i şerif ile okumaya başlanır 3-5-7-21-41 gibi tekli sayılar ile okunur. Dua sonunda yine 11 salavat okunur.Duamızın kabulü için gönlünce dua edilir.

Yakup (a.s.)’ın Duası
Hz. Yusuf bulunamayınca çaresizlikle Allah’a yalvaran Hz. Yakup şöyle dua etti:
قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ 
Okunuşu:Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi…
Anlamı:“Sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah’a arz ediyorum.” (Yusuf, 86)

Yusuf (a.s.)’ın Duası
Yusuf (a.s.), kardeşleri tarafından kıskançlık sebebiyle bir kuyuya atılmış, burada yolcular tarafından bulunmuş,
Mısır’a götürülüp satılmıştır. Çok güzel ve sevimli olan Hz. Yusuf ’u Mısır Hazine bakanı almıştır. Bakanın evinde yaşarken bakanın eşi Zeliha, Hz. Yusuf ’a ahlâksız teklifte bulunur. Yusuf Peygamber kabul etmeyince de kendisine iftira eder. (bk. Yûsuf, 12/4-57)
Bunun üzerine hapse girmesi söz konusu olunca şöyle dua eder:

رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلَّا تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ
Okunuşu: “Rabbis-sicnü ehabbü ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyhi ve illâ tasrif ‘annî keydehünne asbü ileyhinne ve ekümminel-câhilîn.”
Anlamı: “Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını
benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.” (Yûsuf, 12/33)

Hapisten kurtulup Mısır’a Hazine bakanı olunca şu duayı yapmıştır:
رَبِّ قَدْ آٰتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِنْ تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ فَاطِرَ
السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا
وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Okunuşu: “Rabbi kad âteytenî minel-mülki ve ‘allemtenî min te’vîlil-ehâdîsi fâtıras-semâvâti vel-ardı ente veliyyî fiddünyâ vel-âhıreti teveffenî müslimevve elhıknî bissâlihîn.”
Anlamı: “Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih kulların arasına kat!” (Yûsuf, 12/101)

Yusuf peygamberin duasında şu hususların öne çıktığını görüyoruz:
Allah’ın haram kıldığı bir fiili işlememek için hapse girmeyi göze alan Hz. Yusuf, haram fiilden ancak Allah’ın  yardımı ile kurtulmanın mümkün olduğunu dile getiriyor ve bu konuda Allah’tan yardım istiyor. Allah da onu bu kötülükten koruyor. (Yûsuf, 12/24) Mısır’da hazine bakanı olduktan sonra, Allah’ın kendisine verdiği mülkü ve ilmi itiraf ediyor, kendisinin velisi ve yardımcısı olduğunu dile getiriyor ve Allah’tan Müslüman olarak ölmeyi ve sâlihlerin arasına dâhil etmesini istiyor.

Bir kimsenin çok mühim dileği olsa ve bu dileğinin yerine gelmesini istese;

Bir kimsenin çok mühim dileği olsa ve bu dileğinin yerine gelmesini istese;
Bu duaya 3 gün yada 7 gün devam edilirse inşallah allah’ın izni ile duası kabul olur.
41 Kere bu ayeti kerimeyi:“Bismillahirrahmanirrahim ve üfevvidu emri ilallahi innallahe basirun bil ıbad

41 kerede:“Allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed salaten tuncina biha min cemiıl ehvali vel afati ve takdi lena biha cemiıl hacati ve tütahhiruna biha min cemiıs seyyiati ve terfeuna biha aled deracati ve tübelliğuna biha aksal ğayati min cemiıl hayrati fil hayati ve badel memat. inneke ala kulli şeyin kadir”

41 kerede bu ayeti kerime okunur:“La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin”
1 Defa da bu dua okunur:“Ya ğayyasül müsteğisine eğisni bi (****HACET****)bi hakki hateynil ayeteyniş şerifeteyni ve hazihis sayfetül münifeti ve bi hakki nebiyyike muhammedin sallallahü aleyhi ve selleme ve ezvacühü ve zürriyyetühü ve ali beytihi ve tabiine ila yevmiddine ve sallallahü ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

SON OLARAK DUA EDİLİR SALAVAT İLE FATİHA OKUNUR.. Allahu Teâlâ okuyanın dileğini en kısa zamanda kabul eder inşaallah.Hacet yazan yerde dilek söylenir okumaya devam edilir.
Kaynak: Şifalı Dualar-Manevi reçeteler

Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur.

 “Euzübillahimineşşeytanirracim” “Bismillahirrahmanirrahim”
Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a mahsustur. Bütün işler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Hûd, 11/123

RASÛLULLAH'IN HAYATINDAN DUALAR

RİYAZUS-SALİHİN
RASÛLULLAH'IN HAYATINDAN DUALAR
"Ama Rabbiniz buyuruyor ki, "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim..." (40 Mü'min, 60)
"Rabbinize alçak gönüllü olarak ve yüreğinizin ta derinliklerinden için için yalvarıp gizlice sessizce dua edin, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez." (7 A'raf, 55)
"Eğer kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ki ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına her zaman karşılık veririm. Öyleyse kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yolu bulabilsinler!" (2 Bakara, 186)
"Peki kimdir, darda kalıp dua ettiğinde dua edenin duasına olumlu cevap veren, üzüntü ve sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünde, öncekilerin yerine geçirip söz sahibi kılan? Allah'la beraber başka ilah öyle mi? Ne kıt düşünüyorsunuz?" (27 Neml, 62)
1466: Numan ibni Beşir (Allah Onlardan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Dua bir ibadettir." (Ebu Davud, Vitir, 23; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, 3)
1467: Hz. Aişe (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) özlü ve kapsamlı duaları sever, özlü ve kapsamlı olmayan duayı yapmazdı." (Ebu Davud, Vitir, 23)
1468: Enes (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) çoğu zaman şöyle dua ederdi:
“Allahumme atina fiddunya hasene ve filahireti hasene ve kına azabennar = Allahım bize dünyada da ahirette de iyilik ve güzellik ver, bizi cehennem azabından koru!” (Buhari, Tefsir, 38; Deavat, 55; Müslim, Zikir, 23)
1469: İbni Mesud (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi:
"Allahumme inni es'eluke'l-huda ve't-taka velafâfe velğına = Allahım senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim." (Müslim, Zikir, 72)
1470: Tarık ibni Eşyem (Allah Ondan razı olsun) şöyle dedi: Bir kimse müslüman olduğu vakit Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ona namaz kılmayı öğretir sonra da şöyle dua etmesini tavsiye ederdi. Allahumağfirlî verhamnî vehdinî ve âfinî verzuknî = Allahım beni affet, bana merhamet et, acı bana, doğru yola ilet, bana afiyet ve hayırlı rızık ver. (Müslim, Zikir, 35)
Yine Müslim'in Tarık ibni Eşyem (Allah Ondan razı olsun)'den rivayetine göre Tarık (Allah Ondan razı olsun) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'i dinlerken bir adam gelerek:
"Ya Rasûlallah! Rabbımdan birşey isteyeceğim zaman nasıl dua edeyim?" diye sordu. Rasul-ü Ekrem de şöyle buyurdu:
Allahumağfirlî verhamnî ve âfinî verzuknî = Allahım beni bağışla, bana merhamet et, acı, bana afiyet ve hayırlı rızık ver de bu sözler senin hem dünya hem de ahiret için istenen gereken herşeyi içine alır. (Müslim, Zikir, 36)
1471: Abdullah ibni Amr ibni As (Allah Onlardan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi:
"Allahumme musarrifel kulûb, sarrif kulûbena alâ tâatike = Ey kalbleri çeviren yönlendiren Allahım, kalblerimizi sana itaate yönelt." (Müslim, Kader, 17)
1472: Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
"Dayanılmayacak dertten, insanı helake götürecek zorluklara uğramaktan, başa gelecek her türlü fenalıktan ve düşmanı sevindirecek felaketlerden Allah'a sığınırım." (Buhari, Deavat, 28; Müslim, Zikir, 53)
1473: Yine Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun)'den bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi: "Allahummaslih lî dinî ellezî huve ismetu emrî, ve aslıh lî dünyaye elletî fîha meâsî, ve aslıh lî ahireti elletî fîha meadî, vecalilhayâte ziyâdeten lî fî külli hayrin, vec'alil mevte râhaten lî, min külli şerrin = Allahım bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru. Yaşadığım şu dünyadaki işlerimizin yolunda gitmesini sağla. Dönüp varacağım ahiretimi kazanmama yardım et. Hayatımda daha fazla hayırlar yapmama imkan tanı. Ölümümü her türlü sıkıntılardan kurtuluşa sebep kıl." (Müslim, Zikir, 71)
1474: Ali (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bana:
“Allahummehdinî ve seddidnî = Allahım beni doğru yola ilet ve bütün işlerimde beni başarılı kıl, de”, buyurdu. (Müslim, Zikir, 28)
Başka bir rivayete göre de şöyle buyurdu: Allahumme innî es'elukel huda vessedat = Allahım senden beni doğru yola iletmeni ve o yolda başarılı kılmanı niyaz ederim. (Müslim, Zikir, 78)
1475: Enes (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi:
Allahumme innî eûzu bike minel aczi velkeseli vel cübni velheremi vel buhli ve eûzu bike min azâbil kabri ve eûzu bike min fitnetil mahya ve'l memât = Allahım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından da sana sığınırım. (Müslim, Zikir, 50)
Diğer bir rivayette ... ve dala'iddeyni ve galebeti'r-Ricâl. Borç altında ezilmekten ve zalimlerin başa geçip zulmetmelerinden de sana sığınırm. (Nesai, İstiaze, 8)
1476: Ebu Bekir es-Sıddık (Allah Ondan razı olsun), Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'e, "Bana bir dua öğret de, namazımda okuyayım" dedi. O da şöyle buyurdu: “Allahumme innî zalemtu nefsî zulmen kesîran, ve lâ yağfiruz zünûbe illâ ente fağfirlî mağfiraten min indike, verhamnî inneke entel ğafûrur Rahim = Allahım ben kendime çok zulmettim, günahları bağışlayacak olan yalnız sensin. Öyleyse sonsuz bağışlaman ile beni bağışla. Bana merhamet et, acı, çünkü affı sonsuz, merhameti sonsuz olan sadece sensin de.” (Buhari, Ezan, 149; Müslim, Zikir, 48)
1477: Ebu Musa el-Eş'ari (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine öğretmek üzere şöyle dua ederdi: “Allahummağfirlî hetîetî ve cehlî, ve israfî fî emrî, ve ma ente a'lemu bihî minnî, Allahummağfirlî ciddî, ve hezli, ve hetai ve amdi, ve küllü zalike indi, Allahummağfirli ma kaddemtu ve ma ahhartu, ve ma esrartu ve ma a'lentu, vema ente a'lemu bihî minnî, entel mukaddimu ve entel muahhir ve ente ala külli şey'in kadir = Allahım, günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddi aşarak yaptığım tüm işleri, benden daha iyi bildiğin bütün sırlarımı bağışla. Allahım, ciddi ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı affeyle, bu kusurların hepsi bende vardır. Allahım şimdiye kadar yaptığım bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, beni benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle, ilerleten de geri bırakan da sensin. Senin her şeye gücün yeter.” (Buhari, Deavat, 60; Müslim, Zikir, 70)
1478: Aişe (Allah Ondan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi: “Allahumme innî eûzu bike min şerri ma amiltu ve min şerri ma lem a'mel. Allahım şimdiye kadar işlediğim ve henüz işlemediğim günahların şerrinden sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 65)
1479: İbni Ömer (Allah Onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in dualarından biri de şöyle idi: "Allahumme innî eûzu bike min zevali niğmetike, ve tehavvuli afiyetike, ve fücaeti nikmetike, ve cemi'i sahatike. Allahım verdiğin nimetin yok olmasından, verdiğin afiyetin bozulmasından, ansızın gelebilecek felaket ve musibetlerden ve gazabına sebep olacak her türlü işlerden sana sığınırım. (Müslim, Zikir, 96)
1480: Zeyd ibni Erkam (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayete göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dua ederdi: "Allahumme innî eûzu bike minel aczi, ve'l keseli, ve'l buhli, ve'l heremi ve azabil kabri.Allahumme âti nefsî takvâha, ve zekkiha ente hayrı men zekkaha, ente veliyyuhu ve mevlaha. Allahumme inni euzu bike min ilmin la yenfeu, ve min kalbin lâ yahşeu, ve min nefsin lâ teşbeu, ve min da'vetin lâ yüstecâbu leha = Allahım, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, kabir azabından sana sığınırım. Allahım, nefsime günahlardan korunma melekesi nasib eyle ve onu her türlü günahtan temizle, onu en iyi temizleyecek sensin. Onun koruyucusu ve efendisi de sensin. Allahım faydasız ilimden, ürpermeyen kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul olunmayacak duadan sana sığınırım. (Müslim, Zikir, 73)
1481: İbni Abbas (Allah Onlardan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine öğretmek için şöyle dua ederdi: Allahumme leke eslemtu ve bike amentu, ve aleyke tevekkeltu, ve ileyke enebtu, ve bike hasamtu, ve ileyke hakemtu, fağfirlî ma kaddemtu vema ahhartu, vema esrartu ve ma a'lentu, ente'l mukaddimu ve ente'l müahhir, lâ ilâhe illâ ente = Allahım sana teslim oldum. Sana inandım, sana güvendim. Sana yöneldim, senin yardımınla düşmanlara karşı savaştım, her konuda sana başvurdum. Önceden yaptığım bundan sonra yapacağımı sandığım, gizlediğim ve açığa vurduğum tüm günahlarımı affeyle. İlerleten de gerileten de sensin. Senden başka ilah yoktur. (Buhari, Teheccüd, 1)
Ravilerden bazıları, "La havle vela kuvvete illa billah" = Her türlü güç ve kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir cümlesini de ilave etmişlerdir.
1482: Aişe (Allah Ondan razı olsun)'den bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle de dua ederdi: "Allahumme innî eûzu bike min fitnetin nâri, ve azabinnâri, ve min şerril ğına ve'l fakr. = Allahım cehennem fitnesinden ve azabından zenginlik ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım." (Ebu Davud, Vitir, 32)
1483: Ziyad ibni İlaka (Allah Ondan razı olsun)'nın rivayetine göre amcası Kutbe ibni Malik (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle de dua ederdi: “Allahumme innî eûzu bike min münkerâtil ahlaki vel a'mali vel ehvai = Allahım, fena huylardan, fena işler yapmaktan ve nefsani arzulara uymaktan sana sığınırım.” (Tirmizi, Deavat, 126)
1484: Şekel ibni Humeyd (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Ya Rasûlallah, bana bir dua öğret" dedim. Bunun üzerine bana: "Allahumme innî eûzu bike min şerri sem'î ve min şerri basarî ve min şerri lisanî ve min şerri kalbî ve min şerri meniyyi = Allahım kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve cinsel uzvumun şerrinden sana sığınırım de buyurdular. (Ebu Davud, Vitir, 32; Tirmizi, Deavat, 74)
1485: Enes (Allah Ondan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle de dua ederdi: "Allahumme innî euzu bike mine'l-barası ve'l-cünuni ve'l-cüzami ve seyyii'l-eskam = Allahım alaca hastalığından, akli rahatsızlıktan, cüzzam hastalığından ve kötü hastalıkların tümünden sana sığınırım. (Ebu Davud, Vitir, 132)
1486: Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in şöyle dua ettiğini bize bildirmiştir: “Allahumme innî eûzu bike mine'l cû'i feinnehu bi'sed dacii, ve eûzu bike minel hıyaneti feinneha bi'seti-il bitaneti = Allahım açlıktan sana sığınırım. Çünkü o insanı kucaklayan ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. O sinede gizlenen ne kötü bir huydur.” (Ebu Davud, Vitir, 32)
1487: Ali (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre sözleşmeli bir köle kendisine başvurarak:
"Borcumu ödeyecek gücüm yok, bana yardım et" dedi. O da Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in bana öğrettiği duayı ben de sana öğreteyim mi? Bunu okuduğun müddetçe üzerinde dağ gibi borç olsa bile Allah ödemeni kolaylaştırır. Allahummekfini bihalâlike an haramike ve ağninî bifadlike ammen sivâke = Allahım, beni helal rızıklarla yetindirerek haramlardan koru. Beni lütfunla zengin kılarak başkalarına muhtaç etme. (Tirmizi, Deavat, 111)
1488: İmran ibni Husayn (Allah Onlardan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) babam Husayn'a dua etmesi için şu iki cümleyi öğretti: Allahumme elhimnî rüşdî ve eizni min şerri nefsî = Allahım doğru yolda yürümeyi bana ilham eyle. Nefsimin şerrinden beni koru. (Tirmizi, Deavat, 70)
1489: Ebu'l-Fadl Abbas ibni Abdulmuttalib (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: "Ya Rasûlallah! Bana Allah'tan isteyeceğim bir şey öğret" dedim. "Allah'tan afiyet dileyin" buyurdu, birkaç gün geçtikten sonra tekrar yanına geldim. Allah'tan dileyeceğim birşey öğret dedim. Ey Abbas! Ey Rasûlullah'ın amcası, Allah'tan dünya ve ahirette afiyet dileyin buyurdular. (Tirmizi, Diavat, 85)
1490: Şehr ibni Havşeb (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Ümmü Seleme (Allah Ondan razı olsun)'den, "Ey mü'minlerin anası, Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) yanınızda bulunduklarında en çok hangi duayı okurdu?" diye sordum. O da şöyle dedi: Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) en çok, "Ya mukallibel kulûb! Sebbit kalbî alâ dînike = Ey kalpleri evirip çeviren Allah, benim kalbimi dininden ayırma." (Tirmizi, Kader, 7)
1491: Ebu'd-Derda (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Davut (a.s.) şöyle dua ederdi: Allahumme inni es'eluke hubbeke ve hubbe men yuhibbuke, ve'l-amelel lezi yübelliğuni hubbeke. Allahummec'al hubbeke ehabe ileyye min nefsî ve ehlî ve mine'l mail barid. Allahım senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi istiyorum. Allahım senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevgili kıl. (Tirmizi, Deavat, 73)
1492: Enes (Allah Ondan razı olsun)'dan bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: Ya zel celali vel ikram = Ey büyüklük ve ikram sahibi Allahım, sözlerini dualarınızda çok sık söyleyiniz. (Tirmizi, Deavat, 92)
1493: Ebu Umame (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) pek çok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine, "Ya Rasulallah birçok dua okudun, biz onları ezberleyemedik" deyince Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: O duaların hepsini kapsayan bir duayı size öğreteyim mi? Öyleyse şöyle söyleyiniz. Allahumme innî es'eluke min hayri ma seeleke minhu nebiyyuke Muhammedun (sallallahu aleyhi vesellem) ve eûzü bike min şerri mesteâzeke minhü nebiyyüke Muhammedun (sallallahu aleyhi vesellem) ve entel müsteân ve aleykel belâğ ve la havle ve la kuvvete illa billah.=Allahım peygamberin senden istediği hayırları ben de isterim. Peygamberin Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)'in sana sığındığı şeylerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir, insanı dünya ve ahirette istediğine kavuşturacak olan da sensin. Her türlü güç ve kuvvet ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabilir. (Tirmizi, Deavat, 89)
1494: İbni Mesud (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)'in dualarından biri de şöyleydi: Allahumme inni eseluke mucibatı rahmetike ve azaime mağfiratike ve's-selamete min külli ismin, ve'l-ganimete min külli birrin, vel-fevze bilcenneti, ve'n-necate mine'n-nar = Allahım senin rahmetini kazandıracak, bağışlamanı sağlayacak işler yapmayı, her günahtan uzak durmayı, her iyiliği işlemeyi, cenneti kazanıp cehennemden kurtulmayı dilerim. (Hakim, el-Müstedrek, 1/525; Tirmizi, Vitir, 17; İbni Mace, İkame, 189)