ŞA'BÂN-I ŞERİF'İN 15. GECESİNİN (BERAAT GECESİNİN) FAZİLETİ (7 MART SALIYI 8 MART ÇARŞAMBAYA BAĞLAYAN GECE)
Beraat gecesinin fazileti hakkında birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Biz de burada bunlardan bir kısmını zikredelim. Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi olunca, gecesini (ibadette) kıyamla geçirin, gününü de oruç tutun.
Şüphesiz Allâh-u Tebârake ve Te'âlâ o gece güneş batımında en yakın semaya (inmekten, çıkmaktan, hareket ve intikalden münezzeh olarak, Zat'ına yakışan bir inişle) iner de, fecrin doğuşuna (imsak oluncaya) kadar:
'Bağışlanmak isteyen var mı onu mağfiret edeyim, rızık isteyen var mı ki onu rızıklandırayım, belaya tutulan var mı ona afiyet vereyim, yok mu şöyle isteyen, yok mu böyle isteyen?!' diye nida eder.
Artık kim ne isterse mutlaka ona muradı verilir."
[İbni Mâce, İkâmetü's-salât, no:1388, 1/444; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3542, 3555, 5/354-362]
Bazıları her gece hakkında böyle hadis-i şerifler bulunduğunu söyleyerek Beraat gecesinin faziletini inkara yeltenmişlerse de, bunlar hadis-i şerifler arasındaki farkı farketmekten aciz kimselerdir.
Zira o hadislerde gecenin son üçte birinden bahsedilmekte, bunda ise güneş batar batmaz bu tecellinin başladığı bildirilmektedir.
Ne yapalım?! Allâh-u Te'âlâ'nın nur vermediği kimse için hiçbir nur yoktur.
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: "Şa'bânın yarısının gecesi olduğunda Rasûlullâh ﷺ benim şalımın içinden sıyrılıp çıktı.
Ben: 'Hanımlarından birine gitmiştir' diye endişelenip kalktım. Onu evde aramaya başladım. Ayağım secde halindeyken onun mübarek ayaklarına değdi. Secdede o kadar uzun kaldı ki Allâh-u Te'âlâ onun ruhunu secdede kabzetti sandım. Ayaklarına dokunduğumda hareket edince, yaşadığını anlayarak çok sevindim.
Secdede söylediği dualardan, şunlar aklımda kaldı:
'Karartım da, hayalim de Sana secde etti, gönlüm Sana iman etti, işte elim ve onunla kendi aleyhime işlediklerim!
Ey her büyük şey için kendisine umut bağlanan büyük Allâh! Ey büyük! Büyük günahları affet! Yüzüm kendisini yaratan, kulağını ve gözünü yar(ıp yarat)ana secde etti. Nimetlerini Sana karşı ikrar ediyorum.
Büyük günahlarımı itiraf ediyorum. Ben nefsime zulmettim, öyleyse beni bağışla. Zira günahları Senden başkası affedemez. Azabından affına sığınıyorum.
Hışmından rahmetine sığınıyorum. Gazabından rızana sığınıyorum. Senden Sana sığınıyorum. Zat'ın pek yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. Sen kendini övdüğün gibisin.'
Sonra mübarek başını kaldırıp şöyle dua etti: 'Ey Allâh! Bana şerden arınmış bulunan, takva sahibi olan, kafir ve bedbaht olmayan bir kalp bağışla.'
Daha sonra tekrar dönüp secde yaptı ve şöyle duada bulundu: 'Ya Rabbi! Sana kardeşim Dâvûd (Aleyhisselâm)ın dediği gibi diyorum. Seyyidim için yüzümü toprağa sürüyorum. Efendimin cemali için tüm yüzler toprağa sürülmeye değer.'
Daha sonra başını kaldırdığında, ben kıskançlıkla onun peşine düştüğümden utanarak: 'Anam babam sana feda olsun ya Rasûlallâh! Sen bir vadidesin, ben ise başka bir vadideyim (sen neler düşünüyorsun, ben ne düşünüyorum?)' dedim.
O zaman bana: 'Ey Humeyra! Bilmez misin ki bu gece şa'bânın yarı gecesidir. Bu gecede Kelb kabilesinin koyunlarının kılları kadar Allâh'ın (cehennemden) azatlıları vardır' buyurdu.
Ben de kendisine: 'Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin durumu nedir (ki ondan bahsettiniz)?' diye sorunca: 'Araplar içinde onlardan fazla sürüye sahip olan bir kabile yoktur. Ancak ben (affolunacaklar arasında) altı kişiden bahsetmiyorum ki bunlar; içki içmeye devam eden, ana babasına isyan eden, zinaya ısrar eden, sıla-ı rahimi kesen, heykel tasvir eden ve söz gezdirendir' buyurdu.
O zaman ben: 'Ya Rasûlallâh! Sizin bu gece secdenizde bir duada bulunduğunuzu işittim ki, bu zamana kadar bu duayı yaptığınızı hiç işitmemiştim. Secdede diyordunuz ki: 'Azabından affına sığınıyorum, gazabından rızana sığınıyorum, Senden Sana sığınıyorum. Zat'ın yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem, Sen kendini övdüğün gibisin' deyince: 'Sen bunu belledin mi?' diye sordular. Ben: 'Evet' deyince:
'Bunları iyi öğren ve öğret. Çünkü Cibrîl (Aleyhisselâm) bana bunları secdede tekrar tekrar söylememi emretti' buyurdular.
İşte Rasûlullâh ﷺ böylece sabah vaktine kadar ayakta ve oturarak namaza devam etti. Sabah olduğunda iki ayağı da iyice şişmişti.
Ben onları oğuştururken: 'Anam babam sana feda olsun! Kendinize çok zahmet verdiniz, Allâh-u Te'âlâ sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışlamamış mıydı?! Şöyle yapmamış mıydı?! Böyle yapmamış mıydı?!' diye sayınca:
'Ey Âişe! (Madem ki O bana bu kadar lütuflarda bulundu) şimdi ben çok şükreden bir kul olmalı değil miyim?! Bu gecede neler olduğunu bilir misin?!' buyurdu. Ben: 'Ey Allâh'ın Rasulü! Bu gecede neler var?" dediğimde: 'Adem oğullarından bu sene doğacakların tamamı bu gece yazılır. Adem oğullarından bu sene öleceklerin tümü bu gece kaydedilir, amelleri bu gece yükseltilir, rızıkları da bu gece indirilir' buyurdu.
Bu sefer ben: 'Ya Rasûlallâh! Allâh'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez mi?' dediğimde: 'Allâh'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez' buyurdu.
Tekrar ben: 'Siz de mi ya Rasûlallâh!?' deyince, mübarek elini başının üstüne koyarak üç kere: 'Allâh rahmeti ile beni kuşatmazsa ben de giremem' buyurdular."
[Beyhakî, Fadâilü'l-evkât, no:26-29, sh:126-132; Şu'abü'l-îmân, no:3556-3557, 5/362-365; Münzirî, et-Terğîb, no:1546, 2/124; Süyûtî, ed-Dürru'l-Mensûr, 13/257-260]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Dört gece vardır ki geceleri günleri gibi, günleri de geceleri gibi (faziletli)dir. Allâh-u Te'âlâ bunlarda yapılan yeminleri doğru çıkarır (ism-i şerifi adına and verilerek yapılan duaları kabul eder), canları (cehennemden) azad eder ve bol mükafatlar ihsan eder.
(Bunlar da) kadir gecesi ve sabahı, şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi ve sabahı, arefe gecesi ve sabahı, cuma gecesi ve sabahıdır." [Hâfız Ebû Nu'aym, Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:191; Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:221]
Mu'âz ibni Cebel (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Beş geceyi (ibadetle geçirerek) ihya edene cennet vacip olur. (Bunlar da) terviye (zülhıccenin sekizinci) gecesi, arefe (zülhıccenin dokuzuncu) gecesi, nahr (zülhıccenin onuncu) gecesi, fıtr (ramazân bayramı) gecesi, şa'bânın yarısının (Beraat) gecesidir."
[Isfahânî, et-Terğîb, no:367, 1/182; İbni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:190; Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:220-221; İsmâ'îl Hakkî, Rûhu'l-beyan, 8/403]
Ebû Ümâme el-Bâhilî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Beş gece vardır ki, onlarda (şartlarına uygun olarak yapılan) dua reddolunmaz, bunlar da recebin ilk gecesi, şa'bânın yarı gecesi, cuma gecesi, ramazân bayramı gecesi ve kurban bayramı gecesidir."
[İbni Asâkir, Târîhu Dimeşk, 10/408; Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, no:2975 2/196; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3440, 5/288; Abdürrezzâk, el-Musannef, no:7927, 4/317]
İmâm-ı Münâvî (Rahimehullâh) bu hadis-i şerifin izahında şöyle buyurmuştur: "Bu geceleri ibadetle geçirmek, kendilerinde dua ve yalvarışı çok yapmak sünnettir. Selef-i salihin (geçmiş büyükler) kesinlikle bu gecelerde ibadete devam etmişlerdir."
[Feyzu'l-Kadîr, no:3952, 3/454]
'Amr ibni Osman ibni Kesîr ibni Dînar (Radıyallâhu Anhüm)dan rivayete göre Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi ile iki bayram gecelerini (ibadette) kıyamla geçirirse, kalplerin öldüğü günde onun kalbi ölmez."
[Ebu'l-Ferac ibnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:190-191, Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:220; Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/143; Ali el-Muttakî, Kenzü'l-ummâl, no:24107, 8/548]
Beraat gecesinin fazileti ile ilgili rivayetlere devam edecek olursak, Âişe (Radıyallâhu Anhâ): "Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu işittim" demiştir: "Allâh-u Te'âlâ bütün hayırları dört gecede, (sabah) ezan(ının vakti oluncay)a kadar (kullann üzerine) boşaltırcasına açar ki bunlar, Edha (kurban bayramı) gecesi, fıtr (ramazân bayramı) gecesi, şa'bânın yarısının (Beraat) gecesi ki onda ecelleri ve rızıkları (Levh-i Mahfuz'dan) nüsha (kopya)la(yıp, görevlilerine teslim ede)r. (O sene) hacca gidecekleri de o gece yazar. Arefe (zülhiccenin dokuzuncu) gecesidir."
İbrâhîm ibni Ebî Nüceyh (Radıyallâhu Anh) bu dörde ilaveten cuma gecesini de zikrederek bu sayıyı beşe çıkarmıştır. [el-Hatîb, Ruvâtü Mâlik, Süyûtî, ed-Dürru'l-Mensûr, 13/255; Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; İbni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:48; Ebu'l-Ferac ibnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şa'bânın yarısının gecesi Cibrîl (Aleyhisselâm) bana gelerek: 'Ya Muhammed! Başını semaya doğru kaldır' buyurdu.
Ben: 'Bu ne gecedir?' dediğimde: 'Bu, Allâh-u Sübhânehû'nun üç yüz rahmet kapısı açtığı bir gecedir ki onda, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan (Müslüman)ların tümünü bağışlar, ancak büyücü, kahin (gayptan haber veren), içki içmeye devam eden yahut faiz ve zinayı bırakmayanları, tevbe etmedikleri sürece affetmez' buyurdu.
Gecenin dörtte biri geçince Cibrîl (Aleyhisselâm) tekrar inerek: 'Ya Muhammed! Başını kaldır' buyurdu.
Başını kaldırdığında bir de ne görsün? Cennetin tüm kapıları (ardına kadar) açılmış, dünya semasından Arş'a kadar tüm melekler secdede Muhammed ﷺ'in ümmeti için istiğfarda bulunuyorlar ve her sema kapısında bir melek bulunuyor.
Birinci kapıdaki melek: 'Bu gece ruku edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
İkinci kapıdaki melek: 'Bu gece secde edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Üçüncü kapıdaki melek: 'Bu gece dua edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Dördüncü kapıdaki melek: 'Bu gece zikredenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Beşinci kapıdaki melek: 'Bu gece Allâh korkusundan ağiayanlara müjdeler olsun!'
Diğer bir rivayette: 'Bu gece hayır yapanlara müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Altıncı kapıda müvekkel (görevli) melek: 'Bu gece tüm Müslümanlara müjdeler olsun!' diye sesleniyor.
Yedinci kapıda bulunan melek ise: 'Bu gece bir şey telep eden (isteyen) var mı ki, muradı kendisine verilsin?'
Diğer bir rivayette: 'Bu gece Kur'ân okuyanlara müjdeler olsun!' diye çağırıyor.
Sekizinci kapıda duran melek de: 'İstiğfar eden var mı ki kendisi için (günahları) mağfiret olunsun?' diye bağırıyor.
Bunun üzerine: 'Ey Cibrîl! Bu kapılar ne zamana kadar açık olacak?' diye sorduğumda: 'Gecenin başından fecrin tulu'una (imsak vakti gireneeye) kadar' buyurduktan sonra:
'Bu gece Kelb kabilesinin koyun sürülerinin tüyleri kadar (çok) sayıda Allâh-u Te'âla'nın ateşten azatlıları vardır!' buyurdu."
[Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/142]
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: "Şa'bânın yarısının gecesi (Beraat gecesi) Nebî ﷺ'i secdede dua ederken gördüm.
Derken Cibrîl inerek: 'Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ bu gece senin şefaatinle ümmetinin üçte birini cehennemden azad etti' buyurdu.
Bunun üzerine Rasûlullâh ﷺ duayı artırınca Cibrîl (Aleyhisselâm) tekrar nüzül ederek: 'Muhakkak Allâh-u Te'âlâ sana selam söylüyor ve: 'Ümmetinin yarısını gerçekten ateşten azad ettim' buyuruyor' dedi.
Rasûlullâh ﷺ duayı ziyadeleştirince Cibrîl (Aleyhisselâm) üçüncü defa gelerek: 'Şu bir gerçek ki Allâh-u Te'âlâ senin şefaatinle ümmetinin tamamını cehennemden azad etmiştir.
Ancak hasmı olanlar, düşmanlanın razı edinceye kadar onları azad etmemiştir" buyurdu.
Rasûlullâh ﷺ (bu müjdelerle yetinmeyip, tüm ümmetini kurtarmak için) duayı artırınca, sabaha doğru Cibrîl (Aleyhisselam) son bir kez inerek:
'Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ fazl-u rahmetiyle ümmetinin hasımlarını razı edeceğine (ve böylece hepsini bağışlayacağına) dair güvence verdi' buyurdu da ancak o zaman Nebî ﷺ razı oldu." [İsmâ'îl Hakkî Bursevî, Ruhu'l-beyan, 8/404)
Tabi'inin ulularından Hâlid ibni Ma'dân (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Senede beş gece vardır ki sevaplarını umarak ve müjdelerine inanarak onlar(da ibadet ve taat)a devam eden kişiyi Allâh-u Te'âlâ cennete girdirir.
Recebin ilk gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir.
Şa'bânın ilk gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir.
Ramazân bayramı gecesi ki onu (ibadette) kıyamla geçirir, gününü ise oruçsuz geçirir.
Kurban bayramı gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü ise oruçsuz geçirir. Aşûrâ gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir." [Ebû Muhammed el-Hallâl, Fedâilü şehri receb, no:17, sh:75; Abdulkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327; İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l-me'arif, sh:263]
Rivayete göre raşis halife Ömer ibni Abdilazîz (Radıyallâhu Anh) Basra valisi olan Haccâc ibni Ardât (Radıyallâhu Anh)a yazdığı mektubunda şöyle demiştir: "Senede dört geceye dikkat et! Çünkü Allâh-u Te'âlâ bunlarda rahmetini tam manasıyla boşaltır.
Bunlar da recebin ilk gecesi, şa'bânın yarı gecesi, recebin yirmi yedinci gecesi ve fıtr (ramazân bayramı) gecesidir." [Abdulkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327; Hatîb-i Bağdâdî, Ğunyetü'l-mültemis, Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, no:3952, 3/454]
Ali ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anh) senenin dört gecesi (hiç uyumayıp) kendini ibadete ayırırdı ki bunlar recebin ilk gecesi, ramazân ve kurban bayramı geceleriyle, şa'bânın yarı gecesiydi. [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/328]
"er-Ravza" isimli eserde Beraat gecesi duanın kabul edildiği gecelerden sayılmıştır.
Nitekim büyük müctehid İmâm-ı Şâfi'î (Radiyallâhu Anh) şöyle demiştir:
"Bize ulaşan habere göre dualar beş gecede kabul edilir. (Bunlar da) cuma gecesi, iki bayram geceleri, recebin ilk gecesi ve şa'bânın yarı gecesi(dir).
İşte bu geceler hakkında nakledilen faziletli amellerin tümü müstehaptır." [İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l -me'arif, sh:264; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3438, 5/287; İmâm-ı Şâfi'î, el-Ümm, 1/164]
Kâ'b (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ şa'bânın yarı gecesinde Cibrîl (Aleyhisselâm)ı cennete göndererek süslenmesini emreder ve ona:
'Muhakkak ki Allâh-u Te'âlâ senin bu gecende, gökteki yıldızlar adedince, dünyanın günleri ve geceleri sayısınca, ağaçların yaprakları adedince, dağların ağırlığınca ve kumlar kadar (günahkar kulunu) gerçekten (cehennemden) azad etmiştir' buyurur." [İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l-me'arif, sh:264; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/144; Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:64-65]
Hakîm ibni Keysân (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Allâh-u Te'âlâ şa'bânın yarısının gecesinde kullarına tecelli'de bulunur. Her kimi o gecede temize çıkarırsa, bir daha seneye kadar o kulunu tezkiye (tertemiz muhafaza) eder."
[Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62]
Bu gecenin fazileti hakkında hiçbir rivayet olmasaydı bile bu söz yeterli olurdu.
Zira hiçbir gecenin fazileti hakkında: "Bu geceyi ibadetle geçirirseniz, günahlarınızdan tertemiz olursunuz ve bir daha seneye kadar günah kirlerine bulaşmazsınız" diye bir söz varid olmamıştır.
'Atâ ibni Yesâr (Radıyallâhu Anh):
"Kadir gecesinden sonra Beraat gecesinden daha fazlletli hiçbir gece yoktur" sözü ile bu konuda son sözü söylemiştir. [İbni Receb, Letâifü'l-me'arif, sh:264]
Ebu'l-Ferac (Rahimehullâh) "en-Nûr" isimli eserinde bu bapta şunları söylemiştir:
"Ey Allâh'ın kulları! Şüphesiz bu gecenizin faziletleri zahir ve batın olmuştur.
Şüphesiz ki bu gece, kıymeti çok yüce ve diğer gecelere karşı pek üstün bir gecedir. Hasta fikirliler bu gecenin faziletine ulaşamaz. İslam'dan büyük bir payı olmayanlar bunu ibadetle ihya edemez.
Bu gece eceller ve rızıklar taksim edilir. Lütuflar ve keremler ikram edilir. Birçok cehennemliklerin rikabı (boyunları) da cehennemden azad edilir.
Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kişinin sene içerisinde dört geceyi sırf ibadetle geçirmesi benim çok hoşuma gider.
Bunlar da fıtr (ramazân bayramı) gecesi, edha (kurban bayramı) gecesi, receb ayının ilk gecesi ve şa'bânın yarısının (Beraat) gecesidir."
[Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:83]
Beraat gecesinin fazileti hakkında birçok hadis-i şerif varid olmuştur. Biz de burada bunlardan bir kısmını zikredelim. Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi olunca, gecesini (ibadette) kıyamla geçirin, gününü de oruç tutun.
Şüphesiz Allâh-u Tebârake ve Te'âlâ o gece güneş batımında en yakın semaya (inmekten, çıkmaktan, hareket ve intikalden münezzeh olarak, Zat'ına yakışan bir inişle) iner de, fecrin doğuşuna (imsak oluncaya) kadar:
'Bağışlanmak isteyen var mı onu mağfiret edeyim, rızık isteyen var mı ki onu rızıklandırayım, belaya tutulan var mı ona afiyet vereyim, yok mu şöyle isteyen, yok mu böyle isteyen?!' diye nida eder.
Artık kim ne isterse mutlaka ona muradı verilir."
[İbni Mâce, İkâmetü's-salât, no:1388, 1/444; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3542, 3555, 5/354-362]
Bazıları her gece hakkında böyle hadis-i şerifler bulunduğunu söyleyerek Beraat gecesinin faziletini inkara yeltenmişlerse de, bunlar hadis-i şerifler arasındaki farkı farketmekten aciz kimselerdir.
Zira o hadislerde gecenin son üçte birinden bahsedilmekte, bunda ise güneş batar batmaz bu tecellinin başladığı bildirilmektedir.
Ne yapalım?! Allâh-u Te'âlâ'nın nur vermediği kimse için hiçbir nur yoktur.
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: "Şa'bânın yarısının gecesi olduğunda Rasûlullâh ﷺ benim şalımın içinden sıyrılıp çıktı.
Ben: 'Hanımlarından birine gitmiştir' diye endişelenip kalktım. Onu evde aramaya başladım. Ayağım secde halindeyken onun mübarek ayaklarına değdi. Secdede o kadar uzun kaldı ki Allâh-u Te'âlâ onun ruhunu secdede kabzetti sandım. Ayaklarına dokunduğumda hareket edince, yaşadığını anlayarak çok sevindim.
Secdede söylediği dualardan, şunlar aklımda kaldı:
'Karartım da, hayalim de Sana secde etti, gönlüm Sana iman etti, işte elim ve onunla kendi aleyhime işlediklerim!
Ey her büyük şey için kendisine umut bağlanan büyük Allâh! Ey büyük! Büyük günahları affet! Yüzüm kendisini yaratan, kulağını ve gözünü yar(ıp yarat)ana secde etti. Nimetlerini Sana karşı ikrar ediyorum.
Büyük günahlarımı itiraf ediyorum. Ben nefsime zulmettim, öyleyse beni bağışla. Zira günahları Senden başkası affedemez. Azabından affına sığınıyorum.
Hışmından rahmetine sığınıyorum. Gazabından rızana sığınıyorum. Senden Sana sığınıyorum. Zat'ın pek yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. Sen kendini övdüğün gibisin.'
Sonra mübarek başını kaldırıp şöyle dua etti: 'Ey Allâh! Bana şerden arınmış bulunan, takva sahibi olan, kafir ve bedbaht olmayan bir kalp bağışla.'
Daha sonra tekrar dönüp secde yaptı ve şöyle duada bulundu: 'Ya Rabbi! Sana kardeşim Dâvûd (Aleyhisselâm)ın dediği gibi diyorum. Seyyidim için yüzümü toprağa sürüyorum. Efendimin cemali için tüm yüzler toprağa sürülmeye değer.'
Daha sonra başını kaldırdığında, ben kıskançlıkla onun peşine düştüğümden utanarak: 'Anam babam sana feda olsun ya Rasûlallâh! Sen bir vadidesin, ben ise başka bir vadideyim (sen neler düşünüyorsun, ben ne düşünüyorum?)' dedim.
O zaman bana: 'Ey Humeyra! Bilmez misin ki bu gece şa'bânın yarı gecesidir. Bu gecede Kelb kabilesinin koyunlarının kılları kadar Allâh'ın (cehennemden) azatlıları vardır' buyurdu.
Ben de kendisine: 'Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin durumu nedir (ki ondan bahsettiniz)?' diye sorunca: 'Araplar içinde onlardan fazla sürüye sahip olan bir kabile yoktur. Ancak ben (affolunacaklar arasında) altı kişiden bahsetmiyorum ki bunlar; içki içmeye devam eden, ana babasına isyan eden, zinaya ısrar eden, sıla-ı rahimi kesen, heykel tasvir eden ve söz gezdirendir' buyurdu.
O zaman ben: 'Ya Rasûlallâh! Sizin bu gece secdenizde bir duada bulunduğunuzu işittim ki, bu zamana kadar bu duayı yaptığınızı hiç işitmemiştim. Secdede diyordunuz ki: 'Azabından affına sığınıyorum, gazabından rızana sığınıyorum, Senden Sana sığınıyorum. Zat'ın yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem, Sen kendini övdüğün gibisin' deyince: 'Sen bunu belledin mi?' diye sordular. Ben: 'Evet' deyince:
'Bunları iyi öğren ve öğret. Çünkü Cibrîl (Aleyhisselâm) bana bunları secdede tekrar tekrar söylememi emretti' buyurdular.
İşte Rasûlullâh ﷺ böylece sabah vaktine kadar ayakta ve oturarak namaza devam etti. Sabah olduğunda iki ayağı da iyice şişmişti.
Ben onları oğuştururken: 'Anam babam sana feda olsun! Kendinize çok zahmet verdiniz, Allâh-u Te'âlâ sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışlamamış mıydı?! Şöyle yapmamış mıydı?! Böyle yapmamış mıydı?!' diye sayınca:
'Ey Âişe! (Madem ki O bana bu kadar lütuflarda bulundu) şimdi ben çok şükreden bir kul olmalı değil miyim?! Bu gecede neler olduğunu bilir misin?!' buyurdu. Ben: 'Ey Allâh'ın Rasulü! Bu gecede neler var?" dediğimde: 'Adem oğullarından bu sene doğacakların tamamı bu gece yazılır. Adem oğullarından bu sene öleceklerin tümü bu gece kaydedilir, amelleri bu gece yükseltilir, rızıkları da bu gece indirilir' buyurdu.
Bu sefer ben: 'Ya Rasûlallâh! Allâh'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez mi?' dediğimde: 'Allâh'ın rahmeti olmadan kimse cennete giremez' buyurdu.
Tekrar ben: 'Siz de mi ya Rasûlallâh!?' deyince, mübarek elini başının üstüne koyarak üç kere: 'Allâh rahmeti ile beni kuşatmazsa ben de giremem' buyurdular."
[Beyhakî, Fadâilü'l-evkât, no:26-29, sh:126-132; Şu'abü'l-îmân, no:3556-3557, 5/362-365; Münzirî, et-Terğîb, no:1546, 2/124; Süyûtî, ed-Dürru'l-Mensûr, 13/257-260]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Dört gece vardır ki geceleri günleri gibi, günleri de geceleri gibi (faziletli)dir. Allâh-u Te'âlâ bunlarda yapılan yeminleri doğru çıkarır (ism-i şerifi adına and verilerek yapılan duaları kabul eder), canları (cehennemden) azad eder ve bol mükafatlar ihsan eder.
(Bunlar da) kadir gecesi ve sabahı, şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi ve sabahı, arefe gecesi ve sabahı, cuma gecesi ve sabahıdır." [Hâfız Ebû Nu'aym, Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:191; Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:221]
Mu'âz ibni Cebel (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Beş geceyi (ibadetle geçirerek) ihya edene cennet vacip olur. (Bunlar da) terviye (zülhıccenin sekizinci) gecesi, arefe (zülhıccenin dokuzuncu) gecesi, nahr (zülhıccenin onuncu) gecesi, fıtr (ramazân bayramı) gecesi, şa'bânın yarısının (Beraat) gecesidir."
[Isfahânî, et-Terğîb, no:367, 1/182; İbni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:190; Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:220-221; İsmâ'îl Hakkî, Rûhu'l-beyan, 8/403]
Ebû Ümâme el-Bâhilî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Beş gece vardır ki, onlarda (şartlarına uygun olarak yapılan) dua reddolunmaz, bunlar da recebin ilk gecesi, şa'bânın yarı gecesi, cuma gecesi, ramazân bayramı gecesi ve kurban bayramı gecesidir."
[İbni Asâkir, Târîhu Dimeşk, 10/408; Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, no:2975 2/196; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3440, 5/288; Abdürrezzâk, el-Musannef, no:7927, 4/317]
İmâm-ı Münâvî (Rahimehullâh) bu hadis-i şerifin izahında şöyle buyurmuştur: "Bu geceleri ibadetle geçirmek, kendilerinde dua ve yalvarışı çok yapmak sünnettir. Selef-i salihin (geçmiş büyükler) kesinlikle bu gecelerde ibadete devam etmişlerdir."
[Feyzu'l-Kadîr, no:3952, 3/454]
'Amr ibni Osman ibni Kesîr ibni Dînar (Radıyallâhu Anhüm)dan rivayete göre Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim şa'bânın yarı (on beşinci) gecesi ile iki bayram gecelerini (ibadette) kıyamla geçirirse, kalplerin öldüğü günde onun kalbi ölmez."
[Ebu'l-Ferac ibnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62; Necmüddîn el-Ğaytî, Kitâbu Leyleti'n-nısfi min şa'bân, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:190-191, Şihâbüddîn Ahmed el-Kalyôbî, Nebzetün Azbetü'l-menhel fî zikri leyleti nısfi şa'bâne'l-mufaddal, Süleymaniye Kütüphanesi, Reîsü'l-küttâb Mustafa Efendi, kayıt no:1166, varak:220; Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:51; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/143; Ali el-Muttakî, Kenzü'l-ummâl, no:24107, 8/548]
Beraat gecesinin fazileti ile ilgili rivayetlere devam edecek olursak, Âişe (Radıyallâhu Anhâ): "Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu işittim" demiştir: "Allâh-u Te'âlâ bütün hayırları dört gecede, (sabah) ezan(ının vakti oluncay)a kadar (kullann üzerine) boşaltırcasına açar ki bunlar, Edha (kurban bayramı) gecesi, fıtr (ramazân bayramı) gecesi, şa'bânın yarısının (Beraat) gecesi ki onda ecelleri ve rızıkları (Levh-i Mahfuz'dan) nüsha (kopya)la(yıp, görevlilerine teslim ede)r. (O sene) hacca gidecekleri de o gece yazar. Arefe (zülhiccenin dokuzuncu) gecesidir."
İbrâhîm ibni Ebî Nüceyh (Radıyallâhu Anh) bu dörde ilaveten cuma gecesini de zikrederek bu sayıyı beşe çıkarmıştır. [el-Hatîb, Ruvâtü Mâlik, Süyûtî, ed-Dürru'l-Mensûr, 13/255; Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; İbni Hicâzî, Tuhfetü'l-ihvan, sh:48; Ebu'l-Ferac ibnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şa'bânın yarısının gecesi Cibrîl (Aleyhisselâm) bana gelerek: 'Ya Muhammed! Başını semaya doğru kaldır' buyurdu.
Ben: 'Bu ne gecedir?' dediğimde: 'Bu, Allâh-u Sübhânehû'nun üç yüz rahmet kapısı açtığı bir gecedir ki onda, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan (Müslüman)ların tümünü bağışlar, ancak büyücü, kahin (gayptan haber veren), içki içmeye devam eden yahut faiz ve zinayı bırakmayanları, tevbe etmedikleri sürece affetmez' buyurdu.
Gecenin dörtte biri geçince Cibrîl (Aleyhisselâm) tekrar inerek: 'Ya Muhammed! Başını kaldır' buyurdu.
Başını kaldırdığında bir de ne görsün? Cennetin tüm kapıları (ardına kadar) açılmış, dünya semasından Arş'a kadar tüm melekler secdede Muhammed ﷺ'in ümmeti için istiğfarda bulunuyorlar ve her sema kapısında bir melek bulunuyor.
Birinci kapıdaki melek: 'Bu gece ruku edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
İkinci kapıdaki melek: 'Bu gece secde edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Üçüncü kapıdaki melek: 'Bu gece dua edenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Dördüncü kapıdaki melek: 'Bu gece zikredenlere müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Beşinci kapıdaki melek: 'Bu gece Allâh korkusundan ağiayanlara müjdeler olsun!'
Diğer bir rivayette: 'Bu gece hayır yapanlara müjdeler olsun!' diye nida ediyor.
Altıncı kapıda müvekkel (görevli) melek: 'Bu gece tüm Müslümanlara müjdeler olsun!' diye sesleniyor.
Yedinci kapıda bulunan melek ise: 'Bu gece bir şey telep eden (isteyen) var mı ki, muradı kendisine verilsin?'
Diğer bir rivayette: 'Bu gece Kur'ân okuyanlara müjdeler olsun!' diye çağırıyor.
Sekizinci kapıda duran melek de: 'İstiğfar eden var mı ki kendisi için (günahları) mağfiret olunsun?' diye bağırıyor.
Bunun üzerine: 'Ey Cibrîl! Bu kapılar ne zamana kadar açık olacak?' diye sorduğumda: 'Gecenin başından fecrin tulu'una (imsak vakti gireneeye) kadar' buyurduktan sonra:
'Bu gece Kelb kabilesinin koyun sürülerinin tüyleri kadar (çok) sayıda Allâh-u Te'âla'nın ateşten azatlıları vardır!' buyurdu."
[Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/142]
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: "Şa'bânın yarısının gecesi (Beraat gecesi) Nebî ﷺ'i secdede dua ederken gördüm.
Derken Cibrîl inerek: 'Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ bu gece senin şefaatinle ümmetinin üçte birini cehennemden azad etti' buyurdu.
Bunun üzerine Rasûlullâh ﷺ duayı artırınca Cibrîl (Aleyhisselâm) tekrar nüzül ederek: 'Muhakkak Allâh-u Te'âlâ sana selam söylüyor ve: 'Ümmetinin yarısını gerçekten ateşten azad ettim' buyuruyor' dedi.
Rasûlullâh ﷺ duayı ziyadeleştirince Cibrîl (Aleyhisselâm) üçüncü defa gelerek: 'Şu bir gerçek ki Allâh-u Te'âlâ senin şefaatinle ümmetinin tamamını cehennemden azad etmiştir.
Ancak hasmı olanlar, düşmanlanın razı edinceye kadar onları azad etmemiştir" buyurdu.
Rasûlullâh ﷺ (bu müjdelerle yetinmeyip, tüm ümmetini kurtarmak için) duayı artırınca, sabaha doğru Cibrîl (Aleyhisselam) son bir kez inerek:
'Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ fazl-u rahmetiyle ümmetinin hasımlarını razı edeceğine (ve böylece hepsini bağışlayacağına) dair güvence verdi' buyurdu da ancak o zaman Nebî ﷺ razı oldu." [İsmâ'îl Hakkî Bursevî, Ruhu'l-beyan, 8/404)
Tabi'inin ulularından Hâlid ibni Ma'dân (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Senede beş gece vardır ki sevaplarını umarak ve müjdelerine inanarak onlar(da ibadet ve taat)a devam eden kişiyi Allâh-u Te'âlâ cennete girdirir.
Recebin ilk gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir.
Şa'bânın ilk gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir.
Ramazân bayramı gecesi ki onu (ibadette) kıyamla geçirir, gününü ise oruçsuz geçirir.
Kurban bayramı gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü ise oruçsuz geçirir. Aşûrâ gecesi ki onu (ibadette) kıyam, gününü sıyam (oruç)la geçirir." [Ebû Muhammed el-Hallâl, Fedâilü şehri receb, no:17, sh:75; Abdulkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327; İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l-me'arif, sh:263]
Rivayete göre raşis halife Ömer ibni Abdilazîz (Radıyallâhu Anh) Basra valisi olan Haccâc ibni Ardât (Radıyallâhu Anh)a yazdığı mektubunda şöyle demiştir: "Senede dört geceye dikkat et! Çünkü Allâh-u Te'âlâ bunlarda rahmetini tam manasıyla boşaltır.
Bunlar da recebin ilk gecesi, şa'bânın yarı gecesi, recebin yirmi yedinci gecesi ve fıtr (ramazân bayramı) gecesidir." [Abdulkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327; Hatîb-i Bağdâdî, Ğunyetü'l-mültemis, Münâvî, Feyzu'l-Kadîr, no:3952, 3/454]
Ali ibni Ebî Tâlib (Radıyallâhu Anh) senenin dört gecesi (hiç uyumayıp) kendini ibadete ayırırdı ki bunlar recebin ilk gecesi, ramazân ve kurban bayramı geceleriyle, şa'bânın yarı gecesiydi. [Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/328]
"er-Ravza" isimli eserde Beraat gecesi duanın kabul edildiği gecelerden sayılmıştır.
Nitekim büyük müctehid İmâm-ı Şâfi'î (Radiyallâhu Anh) şöyle demiştir:
"Bize ulaşan habere göre dualar beş gecede kabul edilir. (Bunlar da) cuma gecesi, iki bayram geceleri, recebin ilk gecesi ve şa'bânın yarı gecesi(dir).
İşte bu geceler hakkında nakledilen faziletli amellerin tümü müstehaptır." [İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l -me'arif, sh:264; Beyhakî, Şu'abu'l-îmân, no:3438, 5/287; İmâm-ı Şâfi'î, el-Ümm, 1/164]
Kâ'b (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ şa'bânın yarı gecesinde Cibrîl (Aleyhisselâm)ı cennete göndererek süslenmesini emreder ve ona:
'Muhakkak ki Allâh-u Te'âlâ senin bu gecende, gökteki yıldızlar adedince, dünyanın günleri ve geceleri sayısınca, ağaçların yaprakları adedince, dağların ağırlığınca ve kumlar kadar (günahkar kulunu) gerçekten (cehennemden) azad etmiştir' buyurur." [İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü'l-me'arif, sh:264; Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/144; Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:64-65]
Hakîm ibni Keysân (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir: "Allâh-u Te'âlâ şa'bânın yarısının gecesinde kullarına tecelli'de bulunur. Her kimi o gecede temize çıkarırsa, bir daha seneye kadar o kulunu tezkiye (tertemiz muhafaza) eder."
[Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/347; Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:62]
Bu gecenin fazileti hakkında hiçbir rivayet olmasaydı bile bu söz yeterli olurdu.
Zira hiçbir gecenin fazileti hakkında: "Bu geceyi ibadetle geçirirseniz, günahlarınızdan tertemiz olursunuz ve bir daha seneye kadar günah kirlerine bulaşmazsınız" diye bir söz varid olmamıştır.
'Atâ ibni Yesâr (Radıyallâhu Anh):
"Kadir gecesinden sonra Beraat gecesinden daha fazlletli hiçbir gece yoktur" sözü ile bu konuda son sözü söylemiştir. [İbni Receb, Letâifü'l-me'arif, sh:264]
Ebu'l-Ferac (Rahimehullâh) "en-Nûr" isimli eserinde bu bapta şunları söylemiştir:
"Ey Allâh'ın kulları! Şüphesiz bu gecenizin faziletleri zahir ve batın olmuştur.
Şüphesiz ki bu gece, kıymeti çok yüce ve diğer gecelere karşı pek üstün bir gecedir. Hasta fikirliler bu gecenin faziletine ulaşamaz. İslam'dan büyük bir payı olmayanlar bunu ibadetle ihya edemez.
Bu gece eceller ve rızıklar taksim edilir. Lütuflar ve keremler ikram edilir. Birçok cehennemliklerin rikabı (boyunları) da cehennemden azad edilir.
Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kişinin sene içerisinde dört geceyi sırf ibadetle geçirmesi benim çok hoşuma gider.
Bunlar da fıtr (ramazân bayramı) gecesi, edha (kurban bayramı) gecesi, receb ayının ilk gecesi ve şa'bânın yarısının (Beraat) gecesidir."
[Ebu'l-Ferac ibnü'I-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî fedâili'l-eyyâmi ve'ş-şuhûr, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazîf Paşa, Mikrofilm arşivi, no:1575, varak:83]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder