Arafe
günü yapılan dua reddedilmez. Nitekim hadis-i şerifte şöyle varid
olmuştur: "Arafe günü olduğu zaman Allâh-u Te'âlâ rahmetini yayar, bu
nedenle o günden çok (cehennemden) azad hiçbir
günde yoktur. Her kim Arafe günü Allâh-u Te'âlâ'dan dünya ve ahiret
istekleriyle alakalı bir hacetini dilerse kendisi için o isteğini yerine
getirir." [es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/152]
Arafe
günü yapılacak duaların en faziletlisi Tirmizî (Rahimehullâh) ve
diğerlerinin Amr ibnü Şu'ayb'ın, babası vasıtasıyla dedesinden (Abdullâh
ibnü Amr ibni'l-Âs'dan) (Radıyallâhu Anhüm) rivayet ettikleri:
"Duaların en hayırlısı Arafe günü yapılan duadır. (O gün) benim ve
benden önceki peygamberlerin söylediklerinin en hayırlısı ise: 'Lâ ilâhe
illallâhü vahdehû lâ şerîke lehû, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve
'alâ külli şey'in kadîr'
لَا إِلَهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَديرٌ
'Allah'tan
başka hiçbir ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. Mülk yalnız
O'nundur. Hamd yalnız O'na mahsustur ve O her şeye Kadir'dir.'
(sözüdür)." (et-Tirmizî, es-Sünen, ed-De'avât:123, rakam:3585, 5/572;
el-Beyhakî, Ma'rifetü's-süneni ve'l-âsâr, 8/289) hadis-i şerifinde geçen
duadır.
2.
İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte
Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: "Her kim Arafe gününde Ku'l-hüvallâhü
(İhlâs Suresi'ni) 1000 kere okursa istediği kendisine verilir."
[el-Müstağfirî, ed-De'avât; 'Abdülhamid Kuds, Kenzü'n-necâh ve's-sürûr
fi'l-ed'iyeti'l-me'sûrati'l-letî teşrâhu's-sudûr, sh:284]
3.
İmâm-ı Mevsılî (Rahimehullâh), Rasûlullâh ﷺ'in şöyle buyurduğunu
rivayet etmiştir: "Her kim Arafe günü güneş batmadan önce (1 kere veya
100 kere): "Bismillâhi mâşâ allâhü lâ kuvvete illâ billâhi, mâşâ allâhü
küllü ni'ğmetin minallâhi, mâşâ allâhü'l-(kh)ayru küllühû bi yedillâhi,
mâşâ allâhü la yesrıfü's-sûe illallâhü"
بِسْمِ
اللهِ مَا شَاءَ اللهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ، مَا شَاءَ اللهُ كُلُّ
نِعْمَةٍ مِنَ اللهِ، مَا شَاءَ اللهُ الْخَيْرُ كُلُّهُ بِيَدِ اللهِ،
مَا شَاءَ اللهُ لَا يَصْرِفُ السُّوءَ إِلَّا اللهُ
'Allâh'ın
adıyla! Allâh ne dilerse o olur. Allâh'ın yardımı olmadan hiçbir kuvvet
yoktur. Allâh ne dilerse o olur. Bütün nimetler Allâh'tandır. Allâh ne
dilerse o olur. Hayrın tamamı Allâh'ın yed(-i kudret)indedir. Allâh ne
dilerse o olur. Kötülüğü Allâh'tan başkası çeviremez' derse Allâh-u Azze
ve Celle onu şeytandan korur ve Arşı'nın fevkınde (bulunan bir melek
tarafında)n ona: 'Muhakkak ki sen Beni razı ettin, seni razı etmek de
Bana düşer. Benden dilediğini iste, sana vereceğim' diye nida eder."
[el-Mu'âfâ ibnü İsmâ'îl el-Mevsılî, Ünsü'l-munkatî'in, 2/11; Ebû Tâlib
el-Mekkî, Kûtü'l-kulûb, 1/128; İbnü 'Asâkir, Târîhu Dimeşk, 16/427;
'Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 2/64; İbnü Hacer, el-İsâbe, 1/438-439;
es-Safûrî, Nüzhetü'l-mecâlis, 1/86]
4.
Rivayet edildiğine göre her kim Arafe gününde 100 kere: "Rabbenâ âtinâ
fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-â(kh)irati haseneten ve kinâ 'azâbe'n-nâr"
رَبَّنَا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
"Ey
Rabbimiz! Bize dünyada da güzel şeyler ver, ahirette de güzel şeyler
ver ve bizi (afv-u mağfiret buyurarak) o (cehennem) ateşin(in)
azabından koru" duasını okursa, AIlâh-u Te'âlâ o kişiyi dünyada güzel
amel işlemeyi nasib eder ve ahirette de Allâh-u Te'âlâ'nın cemalini
müşahede ile müşerref kılınır. [İbnü'l-Cevzî, Kitâbü'n-Nûr fî
fezâili'l-eyyâmi ve'ş-şühûr, sh:92]
5.
Vakfe saatinde (Arafe günü ikindiden sonra) özellikle şu dua okunur ki
bu duanın içerisinde ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden derlenme
birçok mühim dua mevcuttur: "Allâh en büyüktür. Allâh en yücedir.
Allâh'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allâh en büyüktür. Allâh en uludur.
Bütün hamdler O'nun içindir.
Ey
Allâh! Davetine sözümle ve özümle geldim, emrin başüstüne. Buyur
Allâhım buyur. Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrin başüstüne. Hamd Sana
mahsustur, bütün nimetler Sendendir. Mülk de Sana mahsustur, Senin
ortağın yoktur.
Allâh'tan
başka hiçbir ilah yoktur. O tektir, O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk
O'na aittir. Hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Tüm hayırlar
O'nun (kudret) elindedir ve O her şeye hakkıyla gücü yetendir. Dönüş
ancak O'nadır.
Bütün
hamdler, bizi işte bu (nimet yurduna girme vesilesi olan ima)na hidayet
etmiş olan O (yüce) Allâh'a aittir. Allâh bizi (İslam'a) hidayet
etmeseydi, biz (kendiliğimizden) asla hidayet bulamazdık.
Ey
Allâh! Efendimiz İbrâhîm'e ve Efendimiz İbrâhîm'in aline salat ettiğin
gibi Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in aline de salat eyle.
Şüphesiz ki Sen hamd olunmaya layıksın ve çok ulusun. Ey Allâh!
Efendimiz İbrâhîm'e ve Efendimiz İbrâhîm'in bereket verdiğin gibi
Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in aline de bereket ver.
Şüphesiz ki Sen hamd olunmaya layıksın ve çok ulusun.
Ey
Rabbimiz! (Bu amelimizi) bizden kabul buyur, şüphesiz (dualarımızı
hakkıyla işiten) Semî'de, (niyetlerimizi tam manasıyla bilen) 'Alîm de
Sensin ancak Sen. Sen bize hac ibadetlerimizi tarif et ve
(vazifelerimizi icra ederken yapmış olduğumuz eksiklikleri affedip)
tevbemizi kabul et. Şüphesiz (tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb da,
(inananları çokça esirgeyen) Rahîm de Sensin ancak Sen.
Ey
Rabbimiz! Bizi (muhkem ve müteşabih ayetlerin tümüne inanmaya) hidayet
buyurduktan sonra (kalplerini razı olmadığın yorumlara kaydırdığın
kimselere yaptığın gibi, bizim) kalplerimizi (de müteşabihleri
araştırmaya meylettirerek haktan) kaydırma ve bize tarafından bir rahmet
bahşet (ki, hakta sebata muvaffak olalım ve günahlarımızdan
kurtulalım). Şüphesiz ki (karşılık beklemeden bolca bağış yapan) Vehhâb
Sensin, ancak Sen.
Ey
Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve (kulluk) işimizdeki (haddi
aşmamızı ve) israfımızı bağışla, (er meydanında) ayaklarımızı iyice
sabit kıl ve o kafirler toplumuna karşı bize yardım et.
Ey
Rabbimiz! Şüphesiz biz: 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran (Muhammed
ﷺ ve Kur'ân gibi) yüce bir münadi duyduk da (ona) hemen inandık.
Rabbimiz! Öyleyse bizim için (büyük) günahlarımızı bağışla, (küçük
günahlarımızı vesair) kötü işlerimizi de bizden ört ve bizi(m
canlarımızı) iyi kullarla birlikte (peygamberler, sıddıklar, şehidler ve
salihler zümresine dahil olarak) vefat ettir.
Ey
Rabbimiz! Peygamberlerinle birlikte bize vaad etmiş olduğun şeyi (sevap
ve nusreti) ver bize. Kıyamet gününde de rezil etme bizi. Şüphesiz ki
Sen (müminlere sevap vermek ve dualarını kabul etmek hususunda
kendilerine vermiş olduğun) sözü bozmazsın.
Ey
Allâh! Ben Senden din işinde sebat, doğru yolda azimlilik isterim. Ben
Senden selim bir kalp ve doğru bir lisan isterim. Ben Senden bildiğin
bütün hayırları isterim, bildiğin tüm şerlerden Sana sığınırım, bildiğin
bütün günahlarımdan Senden mağfiret dilerim zira tüm gaypları hakkıyla
bilen ancak Sensin.
Ey
Allâh! Sıkıntıdan, üzüntüden, güçsüzlükten, tembellikten, korkaklıktan,
cimrilikten, bunamaktan, günahtan ve borçtan Sana sığınırm. Kabir
azabından, kabrin sıkıntısından, ateşin sıkıntısından, cehennem
azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden, hayatın ve ölümün fitne ve
kargaşalarının şerrinden Sana sığınırım.
Ey
Allâh! Nimetinin elden çıkmasından, afiyetinin (belaya) dönüşmesinden,
azabının ansızın gelmesinden ve gazabını çekecek tüm şeylerden Sana
sığınırım, zora düşüren beladan, bedbatlığın bana ulaşmasından, kötü
kaza (yazı)dan ve düşmanlarımın sevinmesinden Sana sığınırım.
Ey
Allâh! Gazabından rızana, azabından affına sığınırım, Senden Sana
sığınırım. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. (Sen bizim övgülerimize
muhtac değilsin ve bizim medhiyelerimiz Seni hakkıyla tavsif edemez.)
Sen Kendini övdüğün gibisin.
Ey
Allâh! Kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hain
bakıştan tertemiz eyle, şüphesiz ki gözlerin hain bakışını da kalplerin
gizlediği düşünceleri de ancak Sen bilebilirsin.
Ey
Allâh! Sen bize günahlarınla aramıza girecek kadar Kendi korkundan,
cennetine ulaştıracak kadar Kendine itaatten ve dünya musibetlerini bize
kolaylaştıracak kadar da yakini imandan nasib bölüştür.
Sen
bizi yaşattığın sürece kulaklarımızla, gözlerimizle ve kuvvetlerimizle
bizi faydalandır. Onları (uzuvlarımızı) bize varis(lerimizin ardımızda
kaldığı gibi ardımıza dek kalıcı) eyle (ölünceye kadar bizi onlardan
mahrum eyleme).
Bize
zulmedenlerden intikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı bize
yardım eyle. En büyük derdimizi de ilmimizin ulaştığı noktayı da sadece
dünya eyleme, Senden korkmayan ve bize acımayan kimseleri bize musallat
eyleme.
Ey
Allâh! Bize selamet (belalardan kurtuluş) ihsan eyle, dinimizi (her
türlü imansızlık tehlikesinden) salim eyle, ruhumuzun çıkma vaktinde
imanımızı elimizden selbeyleme. Bize dünya ve ahiretin tüm hayırlarını
nasib eyle, şüphesiz Sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.
Allâh'tan
başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk
O'na aittir. Hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Tüm hayırlar
O'nun (kudret) elindedir ve O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Ey
Allâh! Kulağıma nur ver, gözüme nur ver, kalbime nur ver. Ey Allâh!
Göğsümü geniş eyle, işimi kolay eyle. Gönüllerin vesvesesinden, işlerin
dağınıklığından ve kabir azabından Sana sığınırm.
Ey
Allâh! Gece içerisine giren şeylerin şerrinden, gündüz içerisine giren
şeylerin şerrinden, rüzgarların esip getirdiği şeylerin şerrinden ve
zamanın helak edici musibetlerinin şerrinden Sana sığınırım.
Ey
Allâh! Ben nefsime çok zulmettim, günahları ise ancak sen affedersin.
Öyleyse tarafından bir mağfiretle beni bağışla ve bana rahmet et. Çünkü
şüphesiz Sen, ancak Sen Ğafûr ve Rahîm (ziyade bağışlayan ve merhamet
eden)sin.
Ey
Allâh! Sen beni, katından öyle bir mağfiret ile bağışla ki onun
vesilesiyle iki cihanda durumumu düzelteyim. Sen bana, Kendi Zatın'dan
öyle bir rahmetle bana merhamet eyle ki onun vasıtasıyla iki cihanda
saadete kavuşabileyim. Sen bana öyle bir nasuh tevbesi nasib et ki onu
ebedi bozmayayım. Sen beni istikamet yoluna öyle bir rapt eyle ki ondan
ebediyyen kaymayayım.
Ey
Allâh! Sen beni günahların alçaklığından (kurtarıp) taatinin izzetine
nakleyle. Sen beni helalinle haramından, ibadetinle masiyetinden, fazl-u
kereminle de Senden gayri her şeyden müstağni eyle. Kalbimi ve kabrimi
nur eyle. Beni bütün şerlerden muhafaza eyle. Bütün hayırları benim için
cemeyle. Dinimi, (bana) emanet (edilen çocuklarımı, mallarımı ve
eş)imi, kalbimi, bedenimi, (iyi ölüp ahirette rahat edebilmem için)
amelimin sonlarını(n güzel olması hususundaki hüsn-ü zannımı), bana,
cümle dostlarıma ve bütün Müslümanlara in'am ettiklerinin tümünü Sana
emanet ediyorum.
Ey
Rabbimiz! Bize dünyada da (nimet, afiyet, yeterli ve helal rızık,
saliha bir eş, hayırlı evlat, sağlıklı yaşam, düşmanlara karşı zafer,
Kur'ân anlayışı, iyilerle beraberlik, insanlar tarafından güzel övgülere
mazhar olmak, ilim ve ibadet gibi) güzel şeyler ver, ahirette de
(kabirden müjdeyle kalkmak, kötü muhasebeden kurtuluş, mahşerin
şiddetlerinden selamet, cennete azapsız giriş ve Allâh-u Te'âlâ'nın
cemalini görme lezzeti gibi) güzel şeyler ver ve bizi (afv-u mağfiret
buyurarak) o (cehennem) ateşin(in) azabından (ve o azaba götürecek
günahlardan) koru.
Ey
acıyanların en merhametlisi! Sen bizi de anne babalarımızı da,
zürriyetlerimizi de, kardeşlerimizi de, eşlerimizi de, bütün
Müslümanlardan yanımızda olanları da, uzakta olanları da rahmetinle
mağfiret eyle. Allâh-u Te'âlâ Efendimiz Muhammed'e ve Ehl-i Beyti'ne ve
tüm sahabesine salat eylesin. Alemlerin Rabbi olan Allâh'a hamd olsun."
[KutbuddÎn el-Hanefî, Ed'iyetü haccı ve'l-'umra, sh:18-28]