Eş-Şekûr (c.c.) esmasının manası : Rızası için
yapılan işlere, ibadetlere karşılık daha çoğunu veren, itaatkar
kullarını öven, dünyada yapılan iyi ameller karşılığında ahirette sonsuz
nimetler ihsan eden, değerini bilene fazlasıyla karşılık veren. Rızası
için yapılan işleri bol sevapla karşılayan.
Eş-Şekûr : الشكور
Yâ Şekûr : يَا شَكُورُ
Fazilet ve faydaları :
* Geçim darlığı, gönül sıkıntısı ve gönül darlığı çeken ” Ya Şekûr celle celâlühû ” ism-i şerifini 41 kere bir bardak suya okuyup içen bu konularda faydasını görür.
* 5 vakit namazdan sonra 526 kere ” Ya Şekûr celle celâlühû ” zikrine devam edenler, geçim sıkıntısından kurtulur. Hayırlı işlerin hepsinde başarılı olur.
* Gözü az gören birinin 41 kere bir bardak suya ” Ya Şekûr celle celâlühû ” okuyup bu suyla gözlerini yıkarsa Allah’ın izniyle iyileşir.
* Nefes darlığından şikâyet edenlerin her gün bir bardak suya 526 kere ” Ya Şekûr celle celâlühû ” ve şifa ayetlerini de okuduktan sonra bu suyu içerse şikâyetleri kaybolur.
* Eş-Şekûr ism-i şerifi, rızkın bol, nimetlerin devamlı olması ve hayır işlerinde ilerlemek için, “Ya Şekûr Celle Celalühü” diyerek 526 kere okunur.
* Kendinde nefes darlığı ve beden yorgunluğu olan bir kişi Eş-Şekûr ism-i şerifini suya yazar ve onunla bedenini meshader ve içerse şifa bulur.
* Eş-Şekûr ism-i şerifi, 41 kere suya okunur, o su ile gözler yıkanır ve içilirse büyük bereketler bulur, göğsü ve bedeni şifa bulur, görmesi kuvvetlenir.
Eş-Şekûr esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı ; 526
Zikir günü ; Pazar
Zikir saati : Güneş (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (zikri hangi organa iyi gelir.) : Başın ön kısmı ve sağ el. Nefes darlığı.
Gezegeni : Ay.
İçinde Eş Şekur İsm-i şerifi geçen Kur’an ayetleri :
1-) Fatır suresi 30. ayet
لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Li yuveffîyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlihi, innehu gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
Onların ecirleri (mükâfatları) onlara vefa edilir (ödenir). Ve (Allah), onlara fazlından artırır. Muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen).
2-) Fatır suresi 34. ayet
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annâl hazen (hazene), inne rabbenâ le gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
Ve bizden hüznü gideren Allah’a hamdolsun, muhakkak ki Rabbimiz, gerçekten Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen). dediler (derler).
3-) Şura suresi 23. ayet
ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât (sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecran illâl meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innallâhe gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
İşte Allah’ın, âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işleyen kullarını müjdelediği budur. De ki: “Ben, ona (tebliğe) karşı bir ücret istemiyorum, yakınlıkta sevgiden başka.” Ve kim hasene işlerse onun için güzellikleri artırırız. Muhakkak ki Allah, Gafûr’dur (mağfiret eden), Şükredilen’dir.
4-) Teğabun suresi 17. ayet
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
Okunuşu :
İn tukridûllâhe kardan hasenen yudâıfhu lekum ve yagfir lekum, vallâhu şekûrun halîm (halîmun).
Anlamı :
Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, onu size kat kat arttırarak öder ve sizi mağfiret eder. Ve Allah; Şekur’dur (şükredilendir, şükrün karşılığını verendir), Halîm’dir.
5-) Sebe suresi 13. ayet
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاء مِن مَّحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَّاسِيَاتٍ اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ
Okunuşu :
Ya’melûne lehu mâ yeşâu min mehârîbe ve temâsîle ve cifânin kel cevâbi ve kudûrin râsiyâtin, i’melû âle dâvûde şukrâ (şukran), ve kalîlun min ibâdiyeş şekûr (şekûru).
Anlamı :
Ona dilediği şeyleri, mihraplar (mescidler, saraylar, yüksek binalar), heykeller, havuz gibi büyük çanaklar, sabit kazanlar yapıyorlar(dı). Ey Dâvud ailesi, şükrederek çalışın! Ve kullarımdan, çok şükredenler azdır.
6-) Sebe suresi 19. ayet
فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Okunuşu :
Fe kâlû rabbenâ bâid beyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzakın, inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr (şekûrin).
Anlamı :
Fakat onlar: “Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl.” dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) “hadîs” kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır.
7-) Neml suresi 73. ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve inne rabbeke le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûn (yeşkurûne).
Anlamı :
Ve muhakkak ki senin Rabbin, insanlara karşı fazl (lütuf) sahibidir. Ve lâkin onların çoğu şükretmiyorlar.
İbrahim suresi 7. ayet
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Okunuşu :
Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd (şedîdun).
Anlamı :
Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni’metlerinizi) artırırım, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım şiddetlidir.
9-) Nahl suresi 14. ayet
وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُواْ مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُواْ مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve huvellezî sehharal bahra li te’kulû minhu lahmen tariyyen ve testahricû minhu hilyeten telbesûnehâ, ve terâl fulke mevâhira fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ondan taze et yemeniz için, denizi emrinize veren, O’dur. Ondan süs eşyası çıkarırsınız, onu takarsınız. Ve onun içinde, suları yararak giden gemileri görürsünüz. Ve (bunlar), O’nun fazlından istemeniz içindir. Ve böylece şükredersiniz.
10-) Enfal suresi 26. ayet
وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Vezkurû iz entum kalîlun mustad’afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ve siz; yeryüzünde az (sayıda) olduğunuzu, aciz, güçsüz olduğunuzu hatırlayın. İnsanların sizi yakalamasından korkuyordunuz. O zaman sizi barındırdı (yer sahibi yaptı) ve sizi yardımı ile destekledi ve sizi tayyib rızıkla (helâl, temiz rızıklardan) rızıklandırdı. Umulur ki böylece siz şükredersiniz.
11-) Kasas suresi 73. ayet
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve min rahmetihî ceale lekumul leyle ven nehâre li teskunû fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ve rahmetinden (olmak üzere) sizin için, içinde sükûn bulasınız (dinlenesiniz) diye ve O’nun fazlından isteyesiniz diye geceyi ve gündüzü kıldı (yarattı). Ve umulur ki siz böylece şükredersiniz.
12-) Araf suresi 10. ayet
وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve lekad mekkennâkum fîl ardı ve cealnâ lekum fîhâ maâyiş (maâyişe), kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!
13-) Secde suresi 9. ayet
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
14-) Bakara suresi 152. ayet
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Okunuşu :
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn (tekfurûni).
Anlamı :
Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
15-) Bakara suresi 172. ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Okunuşu :
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn (ta’budûne).
Anlamı :
Ey âmenû olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O’na kul iseniz, Allah’a şükredin.
56
Büyüklerin katına varmak için
Ve es’elüke biesmâike
Yâ’Afüvv
Yâ Ğafûr
Yâ Vedûd
Yâ Şekûr
Yâ Sabûr
Yâ Rauf
Yâ’Atûf
Yâ Kuddûs
Yâ Hayy
Yâ Kayyûm
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne ecirnâ mine’n-nâr.
Allah’ım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum.
Ey kullarını çok çok affeden Afüvv,
Ey kullarının günahlarını bağışlayan Gafur,
Ey itaatkar kullarını çok seven Vedud,
Ey rızası için yapılan işleri bol sevapla karşılayan Sekür,
Ey asileri hemen cezalandırmayıp çok sabreden Sabür,
Ey kullarına çok şefkat edip esirgeyen Rauf,
Ey kullarına karşı pek merhametli olan Atüf,
Ey bütün mahlukatın maddi ve manevi kirlerden arındıran Kuddüs,
Ey gerçek hayat sahibi olan Hayy,
Ey gökleri yeri ve bütün mahlukatı yerinde tutan Kayyum,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok ki bize imdat etsin. Eman ver bize, eman diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.
Not : Cevşen-i Kebir duası alıntısıdır.
Eş-Şekûr ; nimeti vereni bilip onu düşünmek ve övmek, teşekkür etmek ; işin, amelin, çalışmanın karşılığını vermek, dolu ve cömert olmak anlamındaki “ş-k-r” kökünden gelen bir isimdir. eş Şekûr Allah için kullanıldığında “az da olsa kulun iyi bir ameline fazlasıyla karşılık veren” anlamına gelir.
Hz. Peygamber, yola sarkan bir dikeni insanlara sıkıntı vermesin diye kaldıranın (Müslim,Birr,127), uzak bir yol üzerinde gördüğü susamış köpeğe su vermek için kuyuya inen, hayvanın susuzluğunu gideren kimselerin (Buârî, Müsakât, 9) davranışlarını Allah’ın şükranla karşılayacağını ve küçük de olsa bu davranışlarına karşılık günahlarını bağışlayacağını bildirmektedir.
Yüce Allah, kullarına yaptıklarının karşılığı olarak çok mükafat veren, şükürlerini ödüllendiren, devamlı nimet ihsan edendir. Güzel ameller işleyen, hayır ve iyilik yapan müminleri bağışlar, onlara lütfundan bolca mükafat verir.Şükredenlere ise karşılığını verendir (Nisa suresi 147. ayet). Şükrün karşılığı Yüce Allah’ın nimetini artırmasıdır.(İbrahim suresi 7. ayet.
Not Alıntıdır (Diyanet Takvimi 22, 07, 2016)
Yazıda geçen ayetler :
Nisa suresi 147. ayet
مَّا يَفْعَلُ اللّهُ بِعَذَابِكُمْ إِن شَكَرْتُمْ وَآمَنتُمْ وَكَانَ اللّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا
Okunuşu :
Mâ yef’alullâhu bi azâbikum in şekertum ve âmentum. Ve kânallâhu şâkiran alîmâ(alîmen).
Anlamı :
Eğer siz şükrederseniz ve âmenû olursanız (yaşarken Allah’a ulaşmayı dilerseniz ve mürşidinize ulaşıp tâbî olursanız, böylece kalbinizin içine îmân yazılıp mü’min olursanız), Allah size azap etmez. Ve Allah Şâkir’dir (şükrün karşılığını verendir), Alîm’dir (en iyi bilendir).
İbrahim suresi 7. ayet
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Okunuşu :
Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd(şedîdun).
Anlamı :
Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni’metlerinizi) artırırım, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım şiddetlidir.
Eş-Şekûr : الشكور
Yâ Şekûr : يَا شَكُورُ
Fazilet ve faydaları :
* Geçim darlığı, gönül sıkıntısı ve gönül darlığı çeken ” Ya Şekûr celle celâlühû ” ism-i şerifini 41 kere bir bardak suya okuyup içen bu konularda faydasını görür.
* 5 vakit namazdan sonra 526 kere ” Ya Şekûr celle celâlühû ” zikrine devam edenler, geçim sıkıntısından kurtulur. Hayırlı işlerin hepsinde başarılı olur.
* Gözü az gören birinin 41 kere bir bardak suya ” Ya Şekûr celle celâlühû ” okuyup bu suyla gözlerini yıkarsa Allah’ın izniyle iyileşir.
* Nefes darlığından şikâyet edenlerin her gün bir bardak suya 526 kere ” Ya Şekûr celle celâlühû ” ve şifa ayetlerini de okuduktan sonra bu suyu içerse şikâyetleri kaybolur.
* Eş-Şekûr ism-i şerifi, rızkın bol, nimetlerin devamlı olması ve hayır işlerinde ilerlemek için, “Ya Şekûr Celle Celalühü” diyerek 526 kere okunur.
* Kendinde nefes darlığı ve beden yorgunluğu olan bir kişi Eş-Şekûr ism-i şerifini suya yazar ve onunla bedenini meshader ve içerse şifa bulur.
* Eş-Şekûr ism-i şerifi, 41 kere suya okunur, o su ile gözler yıkanır ve içilirse büyük bereketler bulur, göğsü ve bedeni şifa bulur, görmesi kuvvetlenir.
Eş-Şekûr esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati :
Ebced değeri ve zikir sayısı ; 526
Zikir günü ; Pazar
Zikir saati : Güneş (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası.)
Vücut haritasındaki yeri (zikri hangi organa iyi gelir.) : Başın ön kısmı ve sağ el. Nefes darlığı.
Gezegeni : Ay.
İçinde Eş Şekur İsm-i şerifi geçen Kur’an ayetleri :
1-) Fatır suresi 30. ayet
لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Li yuveffîyehum ucûrahum ve yezîdehum min fadlihi, innehu gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
Onların ecirleri (mükâfatları) onlara vefa edilir (ödenir). Ve (Allah), onlara fazlından artırır. Muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen).
2-) Fatır suresi 34. ayet
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annâl hazen (hazene), inne rabbenâ le gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
Ve bizden hüznü gideren Allah’a hamdolsun, muhakkak ki Rabbimiz, gerçekten Gafûr’dur (mağfiret eden), Şekûr’dur (şükredilen). dediler (derler).
3-) Şura suresi 23. ayet
ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ
Okunuşu :
Zâlikellezî yubeşşirullâhu ibâdehullezîne âmenû ve amilûs sâlihât (sâlihâti), kul lâ es’elukum aleyhi ecran illâl meveddete fîl kurbâ ve men yakterif haseneten nezid lehu fîhâ husnâ(husnen), innallâhe gafûrun şekûr (şekûrun).
Anlamı :
İşte Allah’ın, âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işleyen kullarını müjdelediği budur. De ki: “Ben, ona (tebliğe) karşı bir ücret istemiyorum, yakınlıkta sevgiden başka.” Ve kim hasene işlerse onun için güzellikleri artırırız. Muhakkak ki Allah, Gafûr’dur (mağfiret eden), Şükredilen’dir.
4-) Teğabun suresi 17. ayet
إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ
Okunuşu :
İn tukridûllâhe kardan hasenen yudâıfhu lekum ve yagfir lekum, vallâhu şekûrun halîm (halîmun).
Anlamı :
Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, onu size kat kat arttırarak öder ve sizi mağfiret eder. Ve Allah; Şekur’dur (şükredilendir, şükrün karşılığını verendir), Halîm’dir.
5-) Sebe suresi 13. ayet
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاء مِن مَّحَارِيبَ وَتَمَاثِيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَّاسِيَاتٍ اعْمَلُوا آلَ دَاوُودَ شُكْرًا وَقَلِيلٌ مِّنْ عِبَادِيَ الشَّكُورُ
Okunuşu :
Ya’melûne lehu mâ yeşâu min mehârîbe ve temâsîle ve cifânin kel cevâbi ve kudûrin râsiyâtin, i’melû âle dâvûde şukrâ (şukran), ve kalîlun min ibâdiyeş şekûr (şekûru).
Anlamı :
Ona dilediği şeyleri, mihraplar (mescidler, saraylar, yüksek binalar), heykeller, havuz gibi büyük çanaklar, sabit kazanlar yapıyorlar(dı). Ey Dâvud ailesi, şükrederek çalışın! Ve kullarımdan, çok şükredenler azdır.
6-) Sebe suresi 19. ayet
فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Okunuşu :
Fe kâlû rabbenâ bâid beyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzakın, inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr (şekûrin).
Anlamı :
Fakat onlar: “Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl.” dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) “hadîs” kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır.
7-) Neml suresi 73. ayet
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve inne rabbeke le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûn (yeşkurûne).
Anlamı :
Ve muhakkak ki senin Rabbin, insanlara karşı fazl (lütuf) sahibidir. Ve lâkin onların çoğu şükretmiyorlar.
İbrahim suresi 7. ayet
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Okunuşu :
Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd (şedîdun).
Anlamı :
Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni’metlerinizi) artırırım, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım şiddetlidir.
9-) Nahl suresi 14. ayet
وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُواْ مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُواْ مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve huvellezî sehharal bahra li te’kulû minhu lahmen tariyyen ve testahricû minhu hilyeten telbesûnehâ, ve terâl fulke mevâhira fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ondan taze et yemeniz için, denizi emrinize veren, O’dur. Ondan süs eşyası çıkarırsınız, onu takarsınız. Ve onun içinde, suları yararak giden gemileri görürsünüz. Ve (bunlar), O’nun fazlından istemeniz içindir. Ve böylece şükredersiniz.
10-) Enfal suresi 26. ayet
وَاذْكُرُواْ إِذْ أَنتُمْ قَلِيلٌ مُّسْتَضْعَفُونَ فِي الأَرْضِ تَخَافُونَ أَن يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَآوَاكُمْ وَأَيَّدَكُم بِنَصْرِهِ وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Vezkurû iz entum kalîlun mustad’afûne fîl ardı tehâfûne en yetehattafekumun nâsu fe âvâkum ve eyyedekum bi nasrihî ve razakakum minet tayyibâtî leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ve siz; yeryüzünde az (sayıda) olduğunuzu, aciz, güçsüz olduğunuzu hatırlayın. İnsanların sizi yakalamasından korkuyordunuz. O zaman sizi barındırdı (yer sahibi yaptı) ve sizi yardımı ile destekledi ve sizi tayyib rızıkla (helâl, temiz rızıklardan) rızıklandırdı. Umulur ki böylece siz şükredersiniz.
11-) Kasas suresi 73. ayet
وَمِن رَّحْمَتِهِ جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve min rahmetihî ceale lekumul leyle ven nehâre li teskunû fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Ve rahmetinden (olmak üzere) sizin için, içinde sükûn bulasınız (dinlenesiniz) diye ve O’nun fazlından isteyesiniz diye geceyi ve gündüzü kıldı (yarattı). Ve umulur ki siz böylece şükredersiniz.
12-) Araf suresi 10. ayet
وَلَقَدْ مَكَّنَّاكُمْ فِي الأَرْضِ وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ قَلِيلاً مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Ve lekad mekkennâkum fîl ardı ve cealnâ lekum fîhâ maâyiş (maâyişe), kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!
13-) Secde suresi 9. ayet
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Okunuşu :
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn (teşkurûne).
Anlamı :
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
14-) Bakara suresi 152. ayet
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Okunuşu :
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn (tekfurûni).
Anlamı :
Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
15-) Bakara suresi 172. ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Okunuşu :
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kulû min tayyibâti mâ razaknâkum veşkurû lillâhi in kuntum iyyâhu ta’budûn (ta’budûne).
Anlamı :
Ey âmenû olanlar! Sizi rızıklandırdığımız temiz (helâl) şeylerden yeyin. Ve eğer sadece O’na kul iseniz, Allah’a şükredin.
56
Büyüklerin katına varmak için
Ve es’elüke biesmâike
Yâ’Afüvv
Yâ Ğafûr
Yâ Vedûd
Yâ Şekûr
Yâ Sabûr
Yâ Rauf
Yâ’Atûf
Yâ Kuddûs
Yâ Hayy
Yâ Kayyûm
سُبْحَانَكَ يَا لآَ اِلٰهَ اِلآَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne ecirnâ mine’n-nâr.
Allah’ım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum.
Ey kullarını çok çok affeden Afüvv,
Ey kullarının günahlarını bağışlayan Gafur,
Ey itaatkar kullarını çok seven Vedud,
Ey rızası için yapılan işleri bol sevapla karşılayan Sekür,
Ey asileri hemen cezalandırmayıp çok sabreden Sabür,
Ey kullarına çok şefkat edip esirgeyen Rauf,
Ey kullarına karşı pek merhametli olan Atüf,
Ey bütün mahlukatın maddi ve manevi kirlerden arındıran Kuddüs,
Ey gerçek hayat sahibi olan Hayy,
Ey gökleri yeri ve bütün mahlukatı yerinde tutan Kayyum,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden başka ilah yok ki bize imdat etsin. Eman ver bize, eman diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.
Not : Cevşen-i Kebir duası alıntısıdır.
Eş-Şekûr ; nimeti vereni bilip onu düşünmek ve övmek, teşekkür etmek ; işin, amelin, çalışmanın karşılığını vermek, dolu ve cömert olmak anlamındaki “ş-k-r” kökünden gelen bir isimdir. eş Şekûr Allah için kullanıldığında “az da olsa kulun iyi bir ameline fazlasıyla karşılık veren” anlamına gelir.
Hz. Peygamber, yola sarkan bir dikeni insanlara sıkıntı vermesin diye kaldıranın (Müslim,Birr,127), uzak bir yol üzerinde gördüğü susamış köpeğe su vermek için kuyuya inen, hayvanın susuzluğunu gideren kimselerin (Buârî, Müsakât, 9) davranışlarını Allah’ın şükranla karşılayacağını ve küçük de olsa bu davranışlarına karşılık günahlarını bağışlayacağını bildirmektedir.
Yüce Allah, kullarına yaptıklarının karşılığı olarak çok mükafat veren, şükürlerini ödüllendiren, devamlı nimet ihsan edendir. Güzel ameller işleyen, hayır ve iyilik yapan müminleri bağışlar, onlara lütfundan bolca mükafat verir.Şükredenlere ise karşılığını verendir (Nisa suresi 147. ayet). Şükrün karşılığı Yüce Allah’ın nimetini artırmasıdır.(İbrahim suresi 7. ayet.
Not Alıntıdır (Diyanet Takvimi 22, 07, 2016)
Yazıda geçen ayetler :
Nisa suresi 147. ayet
مَّا يَفْعَلُ اللّهُ بِعَذَابِكُمْ إِن شَكَرْتُمْ وَآمَنتُمْ وَكَانَ اللّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا
Okunuşu :
Mâ yef’alullâhu bi azâbikum in şekertum ve âmentum. Ve kânallâhu şâkiran alîmâ(alîmen).
Anlamı :
Eğer siz şükrederseniz ve âmenû olursanız (yaşarken Allah’a ulaşmayı dilerseniz ve mürşidinize ulaşıp tâbî olursanız, böylece kalbinizin içine îmân yazılıp mü’min olursanız), Allah size azap etmez. Ve Allah Şâkir’dir (şükrün karşılığını verendir), Alîm’dir (en iyi bilendir).
İbrahim suresi 7. ayet
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Okunuşu :
Ve iz teezzene rabbukum le in şekertum le ezîdennekum ve le in kefertum inne azâbî le şedîd(şedîdun).
Anlamı :
Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni’metlerinizi) artırırım, eğer küfredenlerden olursanız muhakkak ki azabım şiddetlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder